Ali Türer
Eğitim Sisteminde Sorunlar Yapısaldır:
Türk Eğitim Sistemi Osmanlı-Türk modernleşme döneminin özelliklerine bağlı olarak, modernleşme döneminin belli başlı sorunlarını çözmede araç olarak kullanılmak üzere ortaya çıkmıştır. Türk Eğitim Sistemi’nin kavramsal kuramsal çerçevesi meşrutiyet döneminde Ziya Gökalp’lerin (ideolojik boyut) Satı Bey’lerin (pedegojik boyut), Emrullah Efendi’lerin (okul reformu) elinde oluşmuştur. Türk Eğitim Sisteminin asıl amacı Türk kültürü etrafında uluslaşmayı sağlayacak ve sürdürecek asker sivil elit’i yetiştirmek olmuştur. Bu amaç yüksek öğretim ile hayata geçirilmeye çalışılmış; orta öğretim esas olarak elit yetiştirmeye öğrenci da hazırlayan bir okullaşma olarak görülmüştür. Ortaöğretimin öğrenciyi hayata da hazırlaması Türk eğitim sisteminde 1960’lardan itibaren konuşulmaya başlanmıştır. İlköğretime ise bir yönüyle kırsal alanda cahilliği önleyecek, modernleşme için gerekli temel bilgi ve alışkanlıkları kazandıracak liderler yetiştirme, diğer yönü ile de uluslaşmayı sağlayacak elit’in politikalarına halkı bağlama ve uyum sağlamasını gerçekleştirme (tedrisat-ı iptidaiye kanunu) rolü biçilmiştir. (Türer 2011:279-280;371-372)
Türkiye’de ideolojik boyutu öne çıkan eğitim anlayışına bağlı olarak yetkiyi merkezde toplayan, alt sistemlerde kontrol mekanizmalarının oluşmasına izin vermeyen son derece merkeziyetçi bir eğitim örgütü ve yönetimi ortaya çıkmıştır. Programlar yukarıda direktif olarak hazırlanmış, yukarıdan aşağıya katı bir biçimde uygulanmıştır. Sistemin bu özelliği nedeniyle sistemin yenilenmesinde ve yeniden üretimde kullanılacak dönüt aşağıdan yukarıya üretilememiş; sistem genişledikçe sistemde karmaşa her geçen gün artmış ve artmaktadır.(Türer 2011: 371-372)
O nedenle önce Türk eğitim sistemine kaynaklık eden eğitim anlayışının sorgulanmasıyla işe başlanmalıdır. Bu yapılmadan, vatandaşlık temelinde siyasal birliğini sağlamış, kalkınmaya dönük, demokratik, katılımcı çağdaş bir devlet için gerekli nitelikli insan gücü yetiştirme rolü üstlenecek çağdaş bir eğitim sistemi için mevcut yapısal sorunları çözme iradesi ortaya konmadan; sistemde kalitenin arttırılması yönünde yapılacak müdahalelerin başarıya ulaşma şansı yoktur. Çağdaş bir eğitim sistemine dönük kalıcı adımlar atabilmek için bir an evvel geleneksel eğitim anlayışından gelen ayak bağlarından kurtulmak gerekmektedir.
Yapılması gereken öncelikli iş “Çağdaş Eğitim Anlayışı” içinde nasıl bir insan, nasıl bir gençlik yetiştirileceğine karar vermek olmalıdır. “Milliyetçi” ya da “dindar” gençlik yetiştirmek gibi ideolojik bir öncelikten hareket edilirken Türkiye eğitim sisteminin yapısal sorunlarını çözecek adımlar atmak mümkün değildir. Bu ancak “Mesleki kişilik sahibi insan yetiştirme” gibi sosyal yaşamı dönüştürmeyi öne alan bir anlayıştan hareket edilebildiğinde mümkün olabilir. Aksi halde eğitim reformu adı altında bu güne kadar olduğu gibi bölük pörçük, birbiri ile ilişkisiz ya da bir biri ile eklemlenemeyen siyaseten bir takım adımlar atılmaya devam edilecek; sistemdeki karmaşanın giderek artmasının, moral değerlerdeki yıpranmanın önüne geçmek mümkün olmayacaktır.
Eğitim sistemi içinde program geliştirme mekanizması oluşturulmalıdır.
Eğitimde program geliştirme süreci, açık sistem özelliklerine uygun bir biçimde işleyen, kesintisiz bir süreç olmak durumundadır. Türkiye'deki uygulamaya bakıldığında programlar, "Öğretim Programı" ve "Öğretim Planları" -yıllık plan, ünite planı, günlük plan ve ders planı- biçiminde düzenlenmektedir. Uzmanların rolü programlar ve diğer kılavuz malzemeyi, kaynak kitabı hazırlamakla; öğretmenin rolü ise direktif olarak önlerine konan öğretim programlarına en uygun öğretim planlarını hazırlamakla sınırlanmıştır. Birbirini tamamlaması beklenen bu iki alan arasındaki enformasyon akışı ise sistemde, teftiş ve rehberlik rolünü üstlenen müfettişler aracılığıyla sağlanmaya çalışılmaktadır. Program düzenleme sürecinde enformasyon akışı; programlar, kılavuz malzeme ve kaynak kitap (içerik) hazırlayan uzmanlardan öğretmene doğrudur. O nedenle program düzenleme sürecinin bu iki alanı arasındaki ilişki tek yönlüdür. (Türer, 2006)
Mevcut program geliştirme modeli açısından temel sorun, öğretim programı hazırlayanlar ile öğretim planını hazırlayanlar ve uygulayanlar arasında karşılıklı enformasyon ve deneyim alış verişini kolaylaştıracak ve sağlayacak bir köprünün oluşturulamamış olmasıdır. Merkezi yapının alt sistemleri kontrol etmek amacıyla oluşturduğu bir mekanizma (teftiş sistemi); program geliştirmede kilit rol oynayacak bir misyon üstlenemez. Çünkü tek taraflı açılabilen, dolayısıyla bilgi ve deneyimin tek taraflı akışına izin veren bir kapıyla kesintisiz ve sürekli bir program geliştirme süreci yaşanamaz. Bunun için hem program geliştirme alan uzmanları hem de uygulamaya dönük program hazırlayan uygulayıcıların birlikte oluşturdukları, iki yönlü bilgi ve deneyim akışına uygun bir örgütlenme gerekir. (Türer: 2006)
· Program geliştirmeyi öğretim programları ve diğer kılavuz malzemelerin geliştirilmesi ile sınırlayan; uzman ve öğretmen arasındaki program düzenleme ilişkisini müfettişler eliyle karşılamaya çalışan; öğretmene süreç içinde edilgin bir rol biçen mevcut uygulamaya son verilmelidir.
· Materyal zenginliği sağlanmalı ancak programlar direktif biçimde yukarıda üretilip aşağıya dayatılmamalıdır. Aşağıdan yukarıya dönüt devşirecek biçimde bir program geliştirme sistemi eğitim sistemi içinde oluşturulmalı ve işletilmelidir. Böylece yaşamın akışına uygun biçimde programların kendini yenileyebilmesi, eskimemesi güvence altına alınmış olacaktır.
· İl Milli Eğitim Müdürlükleri'ndeki "Program Geliştirme" görev alanı, program geliştirme alanında uzmanlaşmış bir şube müdürü başkanlığında oluşturulacak bir örgütsel yapıyla işlevsel hale getirilmelidir.
· Sistem içinde programla ilgili çalışma alanlarının "özerk program geliştirme komisyonları" halinde örgütlenmesi sağlanmalıdır.
· Öğretmen örgütleri de program geliştirmede ve hizmet içi eğitimde rol üstlenmelidir.
Eğitim sisteminde esas olan liderlik olmalıdır:
Merkeziyetçi geleneğe bağlı olarak sistem çalışanlarında “memur” zihniyetinin hâkim olması, eğitimin kalitesini arttırma yolunda çabaların sonuç vermemesinin bir başka önemli nedenidir. Sisteme hâkim olan memur zihniyeti eğitim sisteminde moral üstünlüğün sağlanamamasının, sinerjik çalışma alışkanlığının geliştirilememesinin de başlıca nedenidir. Oysa eğitim sisteminde liderlik esas olmalıdır. Atamayla gelen, sorumluluğu oranında yetki verilmeyen müdür ve öğretmen için esas olan konumu sürdürmek olmakta, durum “idare” edilmekte, risk alınmaktan kaçınılmakta, sistemde kendini geliştirme ihtiyacı duyulmamaktadır. Oysa liderlik bütün zamanlar için bağışlanmış bir statü değildir, süreç içinde kazanılır. O nedenle sürdürülebilir bir liderlik için gerektiğinde risk almak, sürekli kendini geliştirmek gerekir. Köy Enstitülerinde yaşama geçen lider öğretmen yetiştirme deneyiminden daha sonra öğretmen yetiştirme sisteminde yararlanılamamıştır.
· Her şeyi yukarıdan belirleme, bütün yetkileri elde tutma alışkanlığı terk edilmeli; alt sistemlerin olumlu, yaratıcı örnekler üretecek biçimde özerkliği desteklenmelidir.
· Sistem aşağıdan yukarıya dönüt devşirecek, kontrol sistemleri alt sistemlerde oluşturulacak biçimde yapılandırılmalıdır.
· Sistemde liderlik esas olmalı; her birimin yetkileri görev ve sorumlulukları ile uyumlu olmalıdır.
Öğretmen sınıfının lideri olacak şekilde yetiştirilmelidir:
1982’de öğretmen yetiştiren kurumlar bilindiği gibi MEB’lığından alınarak fakülteler haline getirilmiş YÖK’e bağlanmışlardır. Akademik yönden kuşkusuz bu olumlu olmuştur, fakat öte yandan MEB’nın öğretmen yetiştirme uygulamaları ilişkisi zayıflamış; öğretmen yetiştirme alanında bir ikilik baş göstermiştir. Bunun olumsuz sonuçları ağırlıklı olarak 1990’lardan sonra hissedilmeye başlanmıştır. M.E.B. 1990’ların ortasında 30.000 sınıf öğretmeni açığı olduğunu dile getirirken, eğitim fakülteleri sınıf öğretmenliği programı açmakta isteksiz davranmışlardır. Bunun sonucunda M.E.B. 1997-1998 yılları arasında yüksek öğretim mezunlarına 5-6 aylık pedagojik formasyon vererek dışarıdan öğrenci aldığı hatırlardadır. (Türer,2011: 365) Aradan geçen on beş yıl sonra, öğretmen olmak için yüksek okul mezunu olmanın yeterli olduğu bir noktadan bu gün elinde diploması olan 300 bini aşkın diplomalı öğretmenin atama beklediği bir noktaya gelinmiş olması öğretmen yetiştirme alanında nasıl bir gelişi güzellik içinde olunduğunun yeterli kanıtı olmak gerekir. Bunun öğretmen yetiştiren kurumlar ve öğretmen adayları üzerinde moral açıdan nasıl olumsuz bir baskı oluşturduğunu görmek gerekir.
· Öğretmen yetiştiren kuruluşlar MEB ve Üniversiteler Arası Kurul arasında bir protokol ile yeniden düzenlenmelidir.
· Öğretmen yetiştirme programları, hizmet içi eğitim programları öğretmenin sınıfın lideri olmasını sağlayacak şekilde yeniden ele alınmalıdır.
· M.E.B. içinde öğretmene hizmet içi eğitim ve konsültasyon (rehberlik) hizmetleri verecek yapı teftiş sisteminin mutlaka dışında oluşturulmalıdır.
· Öğretmene M.E.B. içinde öğretmen adaylarına verilen temel eğitim “iyi devlet memuru nasıl olur?” türünden mevzuat eğitimi olmamalı; lider özelliklerini, yaratıcılığını destekleyecek nitelikte olmalıdır. Temel eğitimde eğitim fakültelerinde görev yapan eğitim bilimcilerin kullanılması esas olmalıdır.
· Sınıf öğretmeni ve okul öncesi öğretmenliği dışında bütün alan öğretmenleri 3 yıllık alan eğitiminin ardından 2 yıllık formasyon eğitimi ile yüksek lisans programları ile yetiştirilmelidir.
· Formasyon eğitimleri, eğitim fakültelerinde alan eğitiminin dışında uygulamalı biçimde, öğretmen adayına lider özellikler kazandıracak biçimde verilmeli, uygulamalar mutlaka eğitim bilimleri bölümünden öğretim üyelerinin kontrolünde sürdürülmelidir.
· Her eğitim Fakültesi bünyesinde mutlaka bir uygulama okulu bulunmalıdır.
· Formasyon eğitiminde görev alacak eğitimciler, mutlaka eğitim sistemini yakından tanımalı, bu eğitimcilerde en az 3 yıl milli eğitimde sisteminde çalışma koşulu aranmalıdır.
· Kadrolu, sözleşmeli, ücretli ayrımı kaldırılmalı; aynı işi yapan personelin aynı personel rejimine tabi tutulması esas olmalıdır. Öğretmenlerin ekonomik sosyal durumunda gerçekleştirilecek iyileştirmelerin, öğretmenlere verilen değerin eğitim sistemindeki kalitenin yükselmesinde olumlu katkıda sağlayacağı açıktır.
Yeterince talebin olduğu yerde anadilde eğitimin önü açılmalıdır.
Eğitim sisteminde kalite yönünden bölgeler arasında oldukça öneml farklılıklar bulunmaktadır. “Eğitim Sisteminin Kalkındırılması Özel İhtisas Komisyonu Ön Raporu”nda hem fen eğitiminde hem de matematik eğitiminde temel becerilerin kazandırılması bakımından TIMMS 2007 verilerinde Güneydoğu Anadolu ile Marmara bölgesi arasında 46 puanlık bir fark tespit edilmiştir. Buradan yola çıkılarak ön raporda; bölgesel ve sosyo-ekonomik değişkenlerin eğitimsel başarıyı belirlemedeki etkisinin azaltılması gerektiği vurgulanmıştır. (Gür,2012:24,25,26)
Dil bilindiği gibi iletişim aracı olduğu kadar, düşünme ve anlamlandırma aracıdır. Düşünce edimi beyinde küçük yaşlarda hücre gruplaşması biçiminde yerleşen sözel imgelerin faz ardışıklığı yolu ile yeni anlamlar üretilmesi ile gerçekleşir. Bu bölgede okuyan Kürt asıllı öğrenciler enerjilerin büyük çoğunu öğretmenin söylediklerini anlamaya çalışırken kullanmaktadırlar. Derste verilen bilgiler üzerinde düşünme ve anlama çalışmaları bakımından diğer bölge öğrencilerinin sahip oldukları fırsata bu bölge öğrencileri sahip bulunmamaktadırlar. O nedenle Güneydoğu Anadolu’da ağırlıklı olarak Kürt kökenli vatandaşların yaşadığı göz önünde tutulduğunda, eğitimde temel becerilerin kazandırılmasında ortaya çıkan bu bölgesel farklığın, büyük ölçüde bu bölge öğrencilerinin anlamadıkları bir dilde düşünmeye, öğrenim görmeye zorlanmalarından kaynaklanabileceği gerçeği göz önünde bulundurulmalıdır. Öte yandan bu bölgesel farklılıkta yine raporda belirtildiği gibi iyi puan alanı iyi yere yerleştiren atama sisteminin bir rolü olmalıdır. Bu tespitlerden yola çıkarak şu öneriler geliştirilebilir:
· Bölgelerde sınıf açacak kadar yeterince talebin olduğu yerde ana dilde eğitimin önü açılmalıdır. İlköğretim birinci ve ikinci kademede tarih coğrafya gibi dersler öğrencilerin ana dilinde verilebilir. İki dilde eğitim, Avrupa’da pek çok ülkede sürdürülen bir uygulamadır. (Canatan,2012) Öte yandan bu bölge öğrencilerine verilecek ana dilde eğitimin Türkçe dil becerilerinin kazanımına da katkı sağlayacağı unutulmamalıdır.
· Eğitimin kalitesi bakımından bölgeler arasında farklılığı arttıran bir rol oynayan mevcut öğretmen atama sistemindeki ölçütler, bölgesel farklılıkların azaltacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.
Eğitim yatırımlarında karar vericilerin siyaseten o makamlara gelmiş olması, eğitimin maliyetini yükselten bir rol oynamaktadır.
Eğitim sisteminde yetkinin merkezde toplanması ve kararların siyaseten alınması eğitimin maliyetini yükselten bir rol oynamaktadır. Bölgelerdeki idari kadroların beklentileri ile bölgelerin eğitim ihtiyaçlarının örtüşmediği durumlarda; siyasi özellikler taşıyan yerel kadroların gerek milli eğitim müdürlükleri gerek ise bakanlık düzeyindeki beklenti ve baskıları; eğitim fonların bölgesel ihtiyaçlar doğrultunda amaca uygun biçimde kullanılmasının önündeki en önemli engellerden biridir. Siyaseten atanmış, bakanlık yetkilileri, illere siyaseten atanan müdürler, şube müdürleri, bulundukları statülerini korumak için aşağıdan gelen siyasi taleplerin baskısına boyun eğmek durumunda kalabilmektedirler. Bu da bir yandan eğitim ile ilgili atılan adımların maliyetini yükseltirken; diğer yandan yatırımların eğitimsel ihtiyaçlar doğrultusunda sürdürülmesine engel olmaktadır. Bu da alabildiğine merkeziyetçi yapılanan eğitim örgütündeki kadroların siyaseten belirlenmesi alışkanlığının doğal bir sonucudur.
1990’da 51.190 ilköğretim okulu bulunurken 2009’da bu sayı 33.310’dur. Bu tarihler arasında yapılan ve hizmete giren ilköğretim okulları da göz önünde tutulduğunda en az 30.000’in üzerinde köy ilköğretim okulu binasının bugün atıl durumda ya da amaç dışı kullanıldığı ortadadır. (Türer, 2011:307) O nedenle eğitim ilgili yatırımlar yönlendirilirken sosyal yaşamda oluşabilecek orta ve uzun vadedeki olası değişiklikler de göz önünde tutulmalıdır.
KAYNAKLAR
Bozkurt Güvenç ve diğerleri, Yeni Eğitim Düzeni Ankara:TÜSES Yay.,t.y.
Canatan Kadir. Çok Kültürlü Toplumlarda Çok Dilli Eğitim Olanakları: Teori, Politika ve Uygulama olarak Hollanda Friesland örneği. Uluslar arası Eğitim sosyolojisi Sempozyumu. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fak yayınları, 2012
Gür, Bekir S. Onuncu Kalkınma Planı Eğitim Sisteminin Kalitesinin Arttırılması Özel İhtisas Komisyonu Ön Raporu: Kalkınma Bakanlığı, 2012.
Milli Eğitim Bakanlığı, Milli Eğitim İstatistikleri 2008-2009.
Milli Eğitim Bakanlığı, Milli Eğitim İstatistikleri 2009-2010, Ankara
Milli Eğitim Bakanlığı, Strateji Geliştirme Başkanlığı, Ortaöğretimde okullaşma ile ilgili Genelge, Sayı: B.08.0.SGB.0.03.05–010.06- 3223 12/06/2009.
LYS Yerleştirme Sonuçları, http://www.internethaber.com/lys-osym-yerlestirme-sonuclari--452982h.htm)
Polat Serdar. Türkiye’de Eğitim Politikalarının Fırsat Eşitsizliği Üzerindeki Etkileri. Ankara: DPT yayın No:2801, 2009.
Türer, Ali.Türk Eğitim Tarihi Ankara: Detay yayıncılık, 2011.
Türer, Ali. Türk Milli Eğitim Sisteminde Uygulanan Program Geliştirme Modelinin Sistem Yaklaşımı Acısından İncelenmesi. Tokat: 16. Eğitim Bilimleri Kongresi Bilimleri Kongresi, 2006)
[1] Bu çalışma Kalkınma Bakanlığı tarafından 10. Kalkınma Planı hazırlıkları içinde sürdürülen Eğitim Sisteminin Kalitesinin arttırılması Özel İhtisas Komisyonu çalışmaları içinde değerlendirilmek üzere hazırlanmıştır. Yazının kalan ortaöğretimin mesleki eğitin temelinde yapılandırılması ile ilgili bölümünü gelecek haftaya bu köşede okuyabilirsiniz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024
1.04.2024
26.03.2024
9.03.2024