Ali Türer
İstikrar arayışı ve değişim, toplumsal sistemlerin ayakta durmasını ve gelişmesini sağlayan iki temel süreçtir. Bu iki süreç içinde de eğitim başat bir rol oynar. İstikrar ayağında “terbiye” sisteme egemen düşünce doğrultusunda aykırılıkları önleme,“yola getirme” süreci olarak iş görür. Fakat öte yandan eğitim ile kazandırılacak davranış değişikliğinin kalıcı olması sonuçta bireyin kendi yaşantısı yoluyla yani gönüllülük temelinde gerçekleşmiş olmasına bağlıdır. Bu da bireye ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda düşünen, sorgulayan, üreten ve yapan olarak kendini gerçekleştirmesi için gerekli koşulları sağlamakla olur. Kendini gerçekleştirmiş birey sorumluluk alır, sorgular; kalıcı olan ile değişmesi gerekeni birbirinden ayırır. Böylece aynı zamanda sistemde değişimin maddi unsuru haline gelir. Eğitimin toplumsal sistemlerdeki bu ikili işlevi değişimin istikrar içinde gerçekleşmesinin güvencesidir.
Nasıl insan iki ayağını dengeli kullanarak ilerlerse, demokratik toplumlarda (açık sistemlerde) huzur, gelişme zenginleşme bu iki sürecin sağlıklı bir biçimde işlemesine bağlıdır. Birinin diğerini esir almaya çalıştığı, giderek diğerini baskı altında tutmaya, yola getirmek için güç kullanmaya yöneldiği yerde; sistemdeki çeşitli enerjilerin tutundukları örgütler birbirine düşer. Sistem gelişip güçlenmek için kullanacağı gücü, kendi içindeki çatışmalarda tüketir hale gelir. Demokratik özelliğini yitirir, güç kaybeder. Sistemde güç kullanma yaygınlaştıkça karmaşa ve huzursuzluk giderek artar, moral değerler yıpranmaya başlar.
Bizim gibi modernleşme sürecine ekonomik altyapı, örgütlü üretici güçler gibi maddi araçlardan yoksun olarak giren ülkelerde eğitim başlıca araç olarak kullanılmaya başlayınca esas olarak terbiye etme, “yola getirme aracı” haline gelir. Değişime yol açılmasın diye program düzenleme, yönetim ve örgütlenme boyutlarında her türlü önlem alınır. Fakat verilen gerçekten eğitim ise, gene de o yapacağını yapar, değişimin alt yapısını hazırlar. Sistemi kontrol eden egemen düşünce bunu varlığı için bir tehdit olarak algılarsa güç kullanmayı, şiddeti başlıca “terbiye etme aracı” olarak kullanmaya yönelebilir.
Bizim modernleşme sürecimiz içinde çok fazla tanık olduğumuz bir durumdur bu. Fakat güç kullanma yoluyla insan sonuçta ne terbiye edilebilir, ne de sindirilebilir. Güç kullanma yoluyla değişimin önüne geçmek de mümkün değildir. Şiddet yoluyla programı hayata geçirmeye çalışmanın sonucu hep huzursuzluk, güvensizlik, karmaşa ve moral değerlerde yıpranma yani hüsran olmuştur.
II. Abdülhamit'in değişen ulaşım ve iletişim (tren yolu, telgraf) olanaklarından da yararlanarak merkezi otoriteyi güçlendirebilmek için kendine bağlı yetişmiş ara insan gücüne ihtiyacı vardı. Modern okulların (özellikle de idadiler ile sultanilerin) II. Abdülhamit döneminde İstanbul dışında yaygınlaşmasının nedeni budur. II. Abdülhamit bir yandan da eğitimin değişime yol açmaması için programları dinileştirdi, okullarda programların nasıl işletildiğini denetleyecek bir teftiş sistemi oluşturdu.
Ancak aldığı önlemler eğitimin değişim ayağında iş görmesini engellemeye yetmedi. Modernleşen eğitim ve canlı bir basın yayın faaliyeti içinde yetişen Jön Türkler değişimde başrolü üstlenecekti. Abdülhamit aldığı önlemeler işe yaramadıkça, daha fazla güç kullanma yoluna gitti. Öğretmenliğin meslek haline gelmesine öncülük eden Selim Sabit Efendi kitabında “hal” sözcüğü geçtiği için bu dönemde işten atıldı, açlık sefalet içinde öldü. Ama ne ağza bal çalmalar, ne sürgünler, ne zindanlar, ne de işsiz bırakmalar değişimin önüne geçmeye yetmedi.
Modern eğitimin içinden çıkan kısa zamanda değişimin öznesi haline gelen İttihat ve Terakki şiddet yoluyla terbiye etme mirasını devraldı. İktidara gelirken şiddeti nasıl kullandıysa, iktidarını sürdürürken de kullandı. Tetikçileri ile ünlendi. Suikastlar birbirini izledi. Yeni ayrışmalar, yeni kavgalar ortaya çıktı. Modern eğitimin psikolojik boyutunun temelini atan Arap kökenli Sati El Husri, sürecin Türkçülüğe yöneldiği açıkça belli olunca İstanbul Darülfünun müdürlüğünü bırakıp Suriye'ye gitti.
İttihat Terakki içinde yetişen Cumhuriyet'in kurucuları da devraldıkları miras içinde hareket etmekte gecikmediler. Bu daha Kurtuluş Savaşına katılmak için Sovyetlerden gelen Mustafa Suphi ve 14 arkadaşının Karadeniz’de boğdurulmasından belliydi. Meşrutiyet yıllarının öncülerinden hiç biri cumhuriyetin kurucu kadroları arasında yer alamadı. Modern eğitimin ideolojik boyutunun mimari Meşrutiyet yıllarının İttihat Terakki Sekreteri Ziya Gökalp bile düşüncesinin dışında süreç içinde doğrudan rol oynayamadı. Modern Eğitim anlayışına en köklü eleştiriyi getiren Prens Sabahattin gibi, ülkenin ilk bilim tarihi yazarı Adnan Adıvar gibi pek çok isim ömürlerini yurt dışında geçirmek zorunda kaldı.
Kimin nasıl giyineceğine, kimin hangi unvanı kullanacağına, inancın nasıl yaşanacağına, insanların nasıl yola getirileceğine artık yeni elit karar verecekti. “Halk Evleri” vatandaşları yeni elit’e bağlamada araçtı. Varlık vergisi” gibi başka “yola getirme araçları” da kullanıldı. Değişime elit dışında yön verebilecek bütün potansiyel tehditler bir biçimde kontrol altına alınmalıydı. Sebahattin Ali gibi tercüme hareketi içinde kullanılan modern Türk edebiyatının kurucularından tanınmış bir yazar bile şiddetin kurbanı oldu. Bu topraklarda yetişen evrensel bir değer, Nazım Hikmet uzun yıllar hapiste tutulduktan sonra bir yolunu bulup ülkesini terk edip canını kurtardığı için arkasından hain ilan edildi.
Şiddeti bir kere sindirme, yola getirme aracı olarak kullanmaya başladınız mı arkası gelir. Nitekim geldi de. Dersim'ler, 4-5 Eylül olayları, Sivas, Maraş, Fatsa, Gazi Mahallesi olayları şiddetin kitlesel boyutta kullanıldığı kanlı olaylardı. Ve her biri bu toplumun bağrında onarılmaz izler bıraktı. Bu şiddet yoluyla yola getirme politikası ürünlerini vermekte gecikmedi. THKPC, Hizbullah, PKK gibi şiddeti terbiye aracı olarak kullanarak sistemi değiştirmeye soyunan örgütler ortaya çıktı.
Güç kullanma yoluyla terbiye etmeyi alışkanlık haline getirerek bugünlere geldik. İsmail Beşikçi gibi sırf devletin tasvip etmediği araştırmalar içinde olduğu için uzun yıllar hapiste yatan bilim adamları oldu. Ahmet Kaya gibi kendi insanın türkülerini söyledi diye aforoz edilen, ülkesini terk etmek zorunda kalanlar oldu Liste oldukça uzun. Faili meçhule giden savcılar mı ararsın, sendikacılar mı, gazeteciler mi, bilim adamları mı, generaller mi; yok, yok bu listede. Başbakanına suikast yapılan, bin bir oyunla meşru iktidarın alaşağı edildiği tek ülke biz miyiz diye kendinizi teselli edebilirsiniz belki. Ama sorarım size, öldü mü yoksa öldürüldü mü diye merakını gidermek için öldükten onlarca yıl sonra Cumhurbaşkanlarının mezarını açan bir başka ülke daha var mı?
Hal böyle iken nasıl olurda bu ülkenin generalleri hükümeti devirecek provokasyon tezgahlamak için İstanbul’ un en büyük camilerinden birine bomba atmaya, bir komşu ülke ile savaş çıkarmaya kalkar diye gözlerini büyük büyük açıp şaşıranlar çıkıyor. Nesine şaşırıyorlar anlamıyorum, açıkçası bu şaşkınlığı da samimi de bulmuyorum. Balyoz davası ile ilk kez şiddet yoluyla süreci istenen yöne çevirme, birilerini yola getirme operasyonu bu ülkede suçüstü yakalanmış ve mahkûm edilmiştir. Kim ne derse desin, bu ülkenin geleceği için bu kendi başına önemlidir.
PKK'nın kullandığı şiddet de, bu ülkede şiddet yoluyla terbiye etme deneyiminin somut bir ürünüdür. PKK kadroları, devletin davranışlarına gizli açık yön veren odakların temel alışkanlıklarından soyutladıkları, varlık nedenleri olan şiddeti programlarına ulaşmanın biricik yolu haline getirdiler.
Orhan Miroğlu geçen gün Mehmet Ali Birant'ın konuğu olarak CNN'de yaptığı konuşmada; “PKK’nın kan ve acı ile yoğrulmuş bir hikayesi var, gücünü buradan alıyor” dedi. Doğrudur, ama kan ve acı içinde şekillenmiş bir hikâye, çevresinde kan ve acıya neden olacak şekilde inatla sürdürülüyorsa, artık var olma nedenini de yitirir, gücünü de. Daha fazla kan ve acıya neden olmadan bu hikâyeye bir nokta koymak gerekir. Her iki tarafında burada sorumluluğu vardır.
Haklı olduğunuz yere hakkınız olmayan bir yöntem ile ulaşamazsınız. Kullandığınız yanlış yönteme esir olduysanız işiniz bitmiştir. Şiddetin sonu olmaz. Çünkü şiddetten terbiye aracı olmaz. Şiddetin olduğu yerde huzur, samimiyet, dostluk, sevgi, saygı, moral üstünlük olmaz. Şiddeti kullanan devlet de olsa, örgüt de olsa bu böyledir.
Şiddet kullanarak şimdiye kadar kimse yola getirilemedi. Hiçbir sorun kalıcı olarak çözülemedi. Şiddet bu güne kadar hep kullananın elinde patladı, şiddeti yöntem olarak kullanmaya devam edenlerin elinde patlamaya da devam edecek. Sorunlar sonuçta anlaşmayla, yani karşılıklı birbirini anlama iradesiyle çözülür. Yani demokrasi içinde çözülür.
Soruyorum, bunun kafalara dank etmesi için şiddete daha ne kadar kurban vermemiz gerekiyor?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024
1.04.2024
26.03.2024
9.03.2024