Ali Türer

Ali Türer
Ali Türer
Tüm Yazıları
YÖNLENDİRME OLMADAN YERLEŞTİRME: TEOG
28.06.2015
3283

 1 Milyon 287 Bin öğrenci ve bu öğrencilerin velileri kulakları MEB’de, açıklanacak yerleştirmeye esas puanlarını bekliyorlar; kaygı içinde ve huzursuzlar.

Öğrencileri yetenekleri, özellikleri, ilgileri doğrultusunda bir üst öğrenime yönlendirme (ilköğretimden ortaöğretime, ortaöğretimden yüksek öğretime) MEB’in temel sorumlulukları arasında yer alır. Milli Eğitim Temel Kanunundan (1973) kaynağını alan yasal ve temel bir yükümlülüktür bu. Eğitim sisteminde yönlendirme olmadan yerleştirme yapılamaz. Gelin görün ki MEB, TEOG’la yönlendirme olmadan yerleştirme yapıyor.

Yönlendirme sorumluluğunun gerektiği gibi yerine getirilmesi eğitim sisteminde üç koşulun gerçekleşmesine bağlıdır. Öncelikle yönlendirmenin sağlıklı yapılabilmesi için bir sonraki eğitim sürecindeki okullaşma ihtiyaçlara uygun ve fırsat eşitliğine dayalı biçimde yapılandırılmış olmalıdır. Öte yandan eğitim sistemi gelişimsel rehberlik için gerekli anlayışa, örgüt yapısına ve kadrolara sahip olmalıdır. Bu ikisi ile birlikte eğitim ile teknolojik gelişme ve iş yaşamı arasındaki ilişkilerin de doğru bir biçimde kurulmuş olması gerekir. Eğitim süreci sonucunda yeterliliği ile ilgili belge almış olan iş bulamazken, belgesi olmayan istihdam ediliyorsa;, ekonominizi kayıt altına alamamışsanız eğitimde yönlendirme sorununda sınıfta kalırsınız.

Ortaöğretim mesleki eğitim temelinde yapılandırılmamıştır. Eğitim sistemi gerekli gelişimsel rehberlik anlayışından yoksundur, buna uygun yapılanmamıştır, son derece merkezileşmiştir. Eğitim sisteminde belirleyici olan ideolojik yaklaşımdır. Eğitim süreci sonunda alınan belge ile iş yaşamı, eğitim ile iş yaşamının teknolojik gereksinimleri, mesleki alanda yaşanan gelişimler arasındaki bağlantılar son derece zayıftır.

Yönlendirme için gerekli olan yapısal sorunları çözecek kalıcı adımlar neden atılmaz, neden TEOG gibi düzenlemelerle vaziyet kurtarılmaya çalışılır? Çünkü toplumu çağın ve insanlığın gereksinimlerine hazırlamak yerine iktidarı elde tutacak adımlar atmak, göz boyamak marifet sayılmıştır.

TEOG kapsamında öğrenciler 8. Sınıfta merkezi iki sınava tabi tutuluyorlar. Bu sınavlardan aldıkları puanlara, okudukları derslerden aldıkları başarı puan ortalamaları ekleniyor; o yıla ait başarı durumları ortaya çıkıyor. İlköğretim mezunu öğrenciler ilan edilen puanlarla taban puanları MEB tarafından belirlenmiş 9.500 civarında ortaöğretim kurumu arasından okumak istedikleri okul için her yıl başvuruda bulunuyorlar. İstedikleri okullara yerleşemedikleri durumda da otomatik olarak Açık Öğretim Lisesi’ne kayıtları yapılıyor. İstemeseler de açık öğretim lisesinde okumaya mahkûm oluyorlar, çünkü orta öğretimi artık zorunlu hale getirdik.

Zorunlu ve sorunlu bu yerleştirme sürecine “yönlendirme” demek mümkün mü? Öğrencilerin bu sistemle yetenekleri ve ilgileri doğrultusunda bir üst öğretime gönüllülük temelinde devam etikleri iddia edilebilir mi?

TEOG sürecinin her aşaması ayrı bir problem! Yerleştirmeye Esas Puan gibi bir değerlendirme yöntemi ile tek tek öğrencilerin yetenek ve ilgi düzeyleri belirlenmiş olur mu? Okullar arasında, bölgeler arasında eğitimin sunumu bakımından derin kalite farklılıkları, fırsat eşitsizlikleri varken bir iki ortak sınavla, ders başarılarına bakarak bütün öğrencileri yetenek ve ilgi bakımından doğru sıralayabilir misiniz? Her bölgenin eğitim beklentileri, ihtiyaçları, koşulları, olanakları farklı; siz bütün okulları aynı potada taban puan uygulaması nasıl sınıflandırırsınız?

Öğrencinin yeteneği ve ilgisini okulda öğretmen, öğrenci, veli işbirliği içinde rehber öğretmen ortaya çıkarır. Yönlendirme ilkesinin özünde gönüllülük yatar. Ortaya çıkan akademik başarı doğrultusunda bir üst öğrenim ile ilgili son kararı öğrenci ve velisi verir. Yönlendirmenin temel ilkeleridir bunlar.

Zorunlu din dersi uygulaması ile önce inanç dayatıyorsunuz, sonra bu dayatma sonucunda yaptığınız ölçmeye dayanarak ilgi, yetenek belirliyorsunuz? Buna ne hakkınız var, adalet, fırsat eşitliği bunun neresinde. Dayatmanın olduğu yerde yönlendirmeden söz edilebilir mi? İsteği dışında Açık Öğretim Lisesi’ne ya da İmam Hatip Liselerine yerleşenler yargıya başvursalar, haklı değiller mi? 

Böyle belirlenen öğrenci havuzundan önce özel okullar sonra da devlet okulları öğrencisini, seçiyor. 24 Haziran 10 Temmuz arasında Özel okullar öğrencisini alacak, 6-16 Temmuz arasında Devlet okulları. Özel okullar taban puanları kafalarına göre belirleyecekler, istedikleri öğrencileri alacaklar sonra sıra taban puanı MEB tarafından belirlenen okullara gelecek. Özel okullara önce tercihte bulunan devlet okulları için tercihte bulunamayacak.

Niyetiniz ne? Parası olanı başınızdan atmak mı? Hangi üretici ortaya çıkardığı üründen önce rakibinin yararlanmasına imkân verir? Demek ki MEB orta öğretimde özel okulların belirleyici olmasını istiyor; devlet okullarına özel okullardan kalan boşlukları doldurma rolü yüklüyor. İnsanlar bunun için mi vergi veriyor?

Son yapılan TEOG sınavında gene bir soru sorunlu çıktı. Yapılan itiraz sonucu mahkeme soruyu iptal etti. MEB öğrencilerin yerleştirme puanlarını yeniden belirlemek zorunda kaldığı için süreç sarktı. Her yıl yaşanan rutin bu, ille sınavda sorulan sorulardan biri ya da ikisi yanlış çıkıyor. MEB bir soru listesini bile doğru dürüst hazırlayamıyor. İlan ettiği tarihler arasında süreci sonuçlandıramıyor. Bu ülkede eğitimin kimlerin elinde, nasıl yönetildiğine bakar mısınız?

İmam Hatip Liseleri Ortaöğretimde neredeyse beş öğrenciden birini istihdam edecek büyüklüğe ulaştı. Açık Öğretim Lisesine gitmek istemeyen binlerce öğrenci ister istemez İmam Hatip Liselerini tercih etmek zorunda kalıyorlar. Önce orta öğretimi zorunlu hale getireceksiniz. Sonra İmam Hatip Liseleri’nin sayısını arttıracak. Bu okullarda okuyan öğrenci sayısını bir milyona çıkarmayı hedefleyeceksiniz. Sonra başka tercih olanağı bırakmadığınız için öğrencilerin önemli kısmını bu okullarda okumak zorunda bırakacaksınız. Sonra da meslek liselerinin orta öğretim içindeki payını yükselttik diye övüneceksiniz, bunun neresi ahlaki.

Peki, ne olacak? YGS 2015 sonucuna göre liseden mezun ettiğiniz öğrencilerin başarı ortalaması 100 üzerinden 22. Yüz üzerinden yirmi iki alan öğrencilerin içinden en iyilerden başlayarak 800-900 binini üniversitelere yerleşeceksiniz, geri kalan yaklaşık 1 Milyon öğrenciyi sokakta kaderlerine terk edeceksiniz. TEOG ve Yüksek Öğretim Yerleştirme süreci sonucunda ortaya çıkan manzara bu!

Eğitimde yarattığınız bu tahribat unutulmayacak!

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar