Ali Türer
PKK’ya karşı sekiz aydır sürdürülen operasyonlarda beşte biri sivil, üç yüzü aşkın asker, dokuz yüzü aşkın PKK’lı kabaca 1500 civarında insanımızı kaybettik. Kentlerimiz harabeye döndü. 400 bin insanın hayatı değişti, belki yarısı evinden barkından oldu. Ne uğruna feda edildi bunlar?
Kurumlara, kurumların işleyişine her gün keyfi müdahaleler oluyor. Sistem gerildikçe geriliyor, ilişkiler sertleştikçe sertleşiyor. İktidar kendini güvence altına almak için başkanlık sistemi dayatması içinde. “Referanduma mı gitsem yoksa HDP’yi parlamento dışına itip erken seçimi mi zorlasam” hesapları yapıyor.
PKK ise özyönetim peşinde, neyine güveniyor, o silahları nereden buluyor, o çocukları nasıl harcayabiliyor, o gençler kendilerini nasıl harcıyorlar, neyle karşı karşıyayız, işin içinde başka ne numaralar var; sınırlı bilgiyle bu cenapta bütün bu sorulara mantıklı yanıtlar bulmak, olaya akıl erdirmek mümkün değil! Ama sonuç da, sebep oldukları da ortada?
Hedefi rotası belirsiz salvolarıyla içindeki zayıf halkalarına kancalar atılmış bir garip muhalefetimiz var. Bunun ötesinde bir muhalefete de yaşama şansı bırakmıyor iktidar. Üçüncü büyük partisinin terör örgütü ilan edildiği, bu partinin önde gelen beş milletvekilini meclisten atma hazırlıklarının yapıldığı “demokratik” bir ülke burası.
İktidara yandaşı değilsen, hele sesini yükseltiyorsan yandın: ya hainsin ya terörist, ya da terörist destekçisi. Doğasını korumak için altın madenine karşı koyan Artvinli “yavru gezici”, TIR’daki “insani yardımları” haber yapan gazeteci “casus”, barış talep etmek için sokağa çıkan Diyarbakırlı “terörist”. Sendika değiştirip ek zam talep ettiği için işçinin (Reno’da) işinden, barış istediği için akademisyenin üniversitesinden atılmayı hak ettiği bir garip ülke oldu Türkiye.
Muhalefet sesini duyurabileceği kanallardan yoksun, var olanlar da tehdit altında. Ama gelir dağılımı adaletsizliğinde 150 ülke arasında 120. sıradaymışız, Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü 2015 basın özgürlüğü raporunda 170 ülke arasında bizi 149. sırada göstermiş ne gam.
Bütün bu yaşadıklarımıza rağmen yine de demokrasiye sahip çıkan, her şeyin en iyisini bilen iman ve vicdan sahibi iktidarımız oluyor. PKK’da halkların çektiklerine rağmen insan hakları savunucusu, Kürt hareketinin temsilcisi oluyor ya, işte buna bitiyorum.
Yıkılan kentler, telef olan insanlar, yaşamlar; kapatılan, el konulan kanallar, yaşanan bunca acı bütün bunlar demokrasimizi korumak için, insan haklarını geliştirmek için yapılmış oluyor. Bu arada Merkez Bankası, TÜSİAD başkanları, Akademisyenler, HDP’liler, CHP’ler , Anayasa mahkemesi başkanları, hemen hepsi en az bir kez hain ilan edilmiş oluyorlar. Ne demokrasi ama!
İktidar kendine karşı işleyen bazı kurumları, bazı işleyişleri ortada kaldırırken de demokrasi adına hareket etmiş oluyor, kendisi için daha kullanışlı olanları getirirken de. Bazen de dün gözden çıkardığını bugün yeniden getiriyor. Örneğin özel yetkili mahkemeleri kaldırırken de demokrattı, onların boşluğunu dolduran kapalı devre işleyen sulh hukuk mahkemelerini yeniden kurumsallaştırırken de. İstihbarata dayalı izleme ve dinleme için izin almayı dün tek hâkimden üç hâkime çıkarırken de demokrattı, bugün istihbarat ve izlemeyi yeniden tek hâkim iznine bağlamaya çalışırken de. Dün bir gazetemiz (Cumhuriyet) ispiyonculuğu kurumsallaştırıcı adımlar atıldığını müjdeliyor. Demokrasi değdin de böyle derinleşir değil mi?
Dün faaliyetlerinden ötürü MİT’çilere soruşturma açılmasını Cumhurbaşkanın iznine bağlarken iktidarımız demokrasiyi savunuyordu. Bugün bir adım daha atıp silah kullanma yetkisini aşan, işkence ve kötü muameleyle suçlanan askere soruşturma açmayı Milli Savunma Bakanlığının İznine, Başbakanın onayına bağlamaya çalışırken (tasarı Milli Savunma Komisyonunda) demokrasimizi biraz daha derinleştirmiş oluyor. Hele yarın işkence ve kötü muamele iddiaları ile yıpratılan polisimizi de hükümetimizin koruması altına bir alalım, siz o zaman görün polisimizin şefkatli kolları arasında demokrasimiz nasıl da gelişip güçleniyor (!).
Hele Cumhurbaşkanımız sayesinde şu başkanlık işini referanduma bir götürelim, %50’inin üzerinde bir kabul görsün, siz o zaman görün demokrasimiz nasıl ilerliyor(!).
Galiba iktidarı ayakta tutan milletvekillerimizin gönül gözünde bunlar var. Ülkeye, dünyaya böyle bakıyorlar. Hitler de Almanya harabe haline gelinceye kadar halkı böyle avutmadı mı?
Kendisine yapılan bireysel başvuruda Cumhurbaşkanının hoşuna gitmeyen bir karar vermişse bu ülkede, Anayasa Mahkemesi anayasayı ihlal etmekle suçlanabiliyor. Hangi yetkiyle, hangi yeti ile diye sormayın. Cumhurbaşkanı anayasanın kendisini korumakla, uzmanı olmakla görevlendirdiği kuruma “sen anayasayı ihlal ettin” diye suçlama getirebiliyor mu siz ona bakın. Demokratik gelişmişliğin göstergesi işte bu! Anayasa mahkemesi kararının Cumhurbaşkanı tarafından hukuken yok sayılabildiği yeryüzünde bir başka “demokratik” ülke var mı?
Nasıl ihlal etmiş anayasayı mahkeme? Süren davaya müdahale etmiş. (Müdahale tutukluluğa falan demeyin sakın, Sayın Cumhurbaşkanından daha iyi bilecek değilsiniz ya!)
Üyelerin ezici çoğunluğu kararın altına imza atmış. Bunca hukuk okumuş, bunca dava yürütmüşler de nasıl görememiş bunu hâkimler. Bu kadar yetersizdiler, acemiydiler de niye getirdiniz bu üyeleri o kuruma, bu üyeleri ağırlıklı olarak ağırlıklı olarak atayan siz değil misiniz? Hukuka, anayasaya bu kadar vakıfsanız anayasa mahkemesi başkanı da, üyesi de siz olun o zaman. Böylece gereksiz tartışmalardan kurtulmuş, zamanı da boşuna tüketmemiş olurduk.
“Zaten başkanlık sistemiyle yapmak istediğimiz bu” dendiğini duyar gibiyim?
Ne diyelim, kolay gelsin. Ama size kötü bir haberim var: Metropol’ün yaptığı araştırmaya göre halkımızın %60’ı hala başkanlık sistemine karşıymış. Bu demek oluyor ki biraz daha fazla insanı hain, casus, terörist falan ilan etmeye ihtiyacınız var. HDP’yi siyasetten silmek şart.
Dua edin de PKK stratejisini değiştirmesin, bu öz yönetim işi size çok iyi geldi, yoksa işiniz zordu yani.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları





































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.11.2025
6.09.2025
18.07.2025
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024