Ali Türer
On sekizinci yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı devletinde uç veren modern eğitim ihtiyacı Batı’daki ortaya çıkıştan oldukça farklıdır. Avrupa’da modern eğitime artan işbölümü içinde giderek çeşitlenen ihtiyaçlar ile ekonomik-siyasi yeni bir güç olarak beliren burjuvazinin yetişmiş insan gücüne duyduğu ihtiyaç kaynaklık etmiştir. Osmanlı’da ise modern eğitimin ortaya çıkışına kaynaklık eden güdü, devletin bölünme ve parçalanma tehlikesini bertaraf etme ihtiyacından kaynaklandı; savaşların yeniden karlı hale gelmesini sağlama arayışı içinde ortaya çıktı. Modern eğitimin amacı; sistemi dağılmaktan kurtaracak, geleneksel merkeziyetçi yapıyı yeni bir anlayışla tesis edecek, asker-sivil bürokrat kadroları, kurtarıcıları yetiştirebilmekti.
Tanzimat döneminde “Osmanlıcılık” etrafında yeni bir siyasal birlik oluşturulmaya çalışıldı. Eğitim yoluyla bütün unsurlar içinden bir Osmanlı eliti oluşturulmaya çalışıldı. Ama olmadı. II. Meşrutiyet döneminde eğitim Türk etnik kimliği altında uluslaşma arayışında kullanılacak bir araç haline geldi.
Eğitim anlayışının kavramsal, kuramsal yapısı bu koşullarda Ziya Gökalp, Sati Bey ve Emrullah Efendi gibi eğitimcilerin elinde bu dönemde netleşmeye başladı. Cumhuriyet yıllarında atılan adımlara da yön veren eğitim anlayışının belli başlı karakteristik özellikleri şöyle sıralanabilir:
ü Eğitim etkinliklerine yön veren temel ilke, “devlet ve millet için” eğitimdir. Bu ilke devleti bölünmekten, dağılmaktan kurtaracak, toplumsal yapıyı çağdaş medeniyet düzeyine yükseltecek asker-sivil bürokrat kadrolar yetiştirme yolu ile yaşama geçirilmeye çalışıldı.
ü Eğitim düşüncesi içinde yükseköğretime sistemi yönetecek elit’i yetiştirme rolü yüklendi. Ortaöğretime yükseköğretim için öğrenci hazırlama, devletin taşra teşkilatında görevlendirilecek memurları yetiştirme rolü biçildi. İlköğretime ise sisteme bağlı, uyumlu çevresini ve devletini kalkındırmak için her fedakârlığı göze alabilecek vatandaşlar yetiştirme rolü yüklendi.
ü Eğitim düşüncesi örgütlenme boyutunda; yetkinin merkezde toplandığı, alt sistemlerde kontrol mekanizmaları oluşmasına izin vermeyen bir örgütlenme anlayışı benimsedi. Eğitim düşüncesi içinde eğitim yaşantılarına yön veren ilişki, hep yukarıdan aşağıya doğru ve tek yönlü oldu.
ü Program boyutunda programıdirektif olarak ele alan bir anlayıştan hareket etti.
Modern eğitim anlayışına dönük en ciddi eleştiri Prens Sabahaddin’den geldi. Prens, aldığımız eğitim sonunda çalışmadan zenginleşebilmek için devletin kanatları altına girmek istediğimizi, bunun için de bir “kurtarıcıya” ihtiyaç duyduğumuzu belirtiyordu. Kayrıldığımız yolda ilerleyebilmeyi bu himayeye borçluyduk; o nedenle her yükselişimiz bir koltuk değneğine ihtiyaç gösterdi. Amirinin her dediğini görev bilen memur doğal olarak kendi altıdaki memurdan ne emrediyorsa onu yapmasını isteyecek, ne düşünüyorsa onu düşünmesini isteyecekti. Böylece toplumsal sistemde baskı ve tahakküm kaçınılmaz hale geldi.
Osmanlı Klasik toplum yapısını ayakta tutan ilişkiler; Cumhuriyet sonrasında asker-sivil kurtarıcılar arasında ve bu kurtarıcılar ile vatandaşlar arasında eğitim yoluyla yeni tarzda üretilmeye çalışıldı. Bu ilişkiler, geleneğe uygun biçimde yukarıdan aşağıya ve tek yönlüydü. İyilik de zenginlik de devlet aygıtı içinde edinilen yere bağlı olarak usulünce belirleniyordu.
Tek partili yıllarda sürecin belirleyici özelliği; “Türk etnik kültürü altında uluslaşma arayışı” olmasıdır. Devlet ve Millet için eğitim” ilkesinin uygulamada anlamı fedakâr, namuslu, çalışkan, sistemle uyumlu, batılılaşma idealine bağlı, milli kültüre sahip çıkacak, onu koruyacak ve güçlendirecek “vatandaş”ı yetiştirmektir. 1924’de yürürlüğe giren Tevhid-i Tedrisat yasası, 1930’lu yıllardan sonra açılan Halk Evleri, Türk dil ve Tarih Kurumu gibi kuruluşlar; sonuçta uluslaşma projesi ile halkı bütünleştirmek amacıyla oluşturulmuş, eğitimin siyasal işlevine hizmet eden yasal düzenlemeler ve kurumlar olmuştur.
“Türk ırkı”, “Türkün derin tarihi” gibi yol gösterici vurgular 1960’lardan itibaren yerini “Atatürkçü Düşünce” vurgusuna bıraktı. Atatürkçü düşünce etrafında oluşturulmak istenen değerler bütünü, topluluk içinde çıkabilecek çatışmaları önlemek için kullanılmaya çalışıldı. 1968 ve sonrasında programlar, “insan hak ve özgürlükleri”, “demokrasi” gibi yeni bazı kavramlarla tanıştılar; ancak bütün bu kavramlar öğrencilere kültürlenme boyutunda, toplumun ahlak kuralları çerçevesinde benimsetilmeye çalışıldı.
12 Eylül Darbesi, eğitim yaşantılarının bu ilkeler ve politikalar etrafında şekillendirilebilmesi için elverişli bir ortam oluşturmuştur. Bugünkü siyasi partiler, bu partiler etrafında süre giden siyasal yaşam; Milli Eğitim Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurumu gibi alt sistemler; sivil toplum örgütlerinin kendine özgü yapıları ve bütün bu yapılar içinde süre giden ilişkiler; sonuçta devleti ayakta tutacak “Kurtarıcılar” yetiştirme anlayışının somut birer ürünleridirler. Hemen hepsi de merkeziyetçi örgütsel anlayış doğrultusunda, yukarıdan aşağıya hiyerarşik bir yapı içinde şekillenmiş ve işletilen yapılardır.
Örneğin siyasi partilerimizden hiç biri Batıda tanık olduğumuz tipte siyasi organizasyonlar değildir. Hiç biri belirli bir sınıfı ya da zümreyi temsil etme iddiasıyla; bir sınıfın çıkarına olan programları uygulamaya geçirme amacıyla ülke yönetimine talip olmamışlardır. Aksine bu tür ortaya çıkışlar, siyasi kültür içinde bölücülük olarak ilan edilip lanetlenmiştir. Temel amaç devleti kurtarmaktır. Yönetme yetkisi, belirli bir kitleyi temsil etme adına değil, devleti birlik halinde diğerlerinden daha iyi tutma adına istenmiştir. Bu nedenle, siyasal yaşantımız içinde ”uzlaşma” kültürü gelişememiştir.
Belirli bir sınıfın ya da zümrenin çıkarlarını temsil etme; o organizasyonu günü birlik hareketlerden uzak tutar. Temsil edilen kitlelerin durumunu iyileştirmek adına en elverişli uzlaşmayı aramak siyasi çalışmaların odak noktasını oluşturur.
Oysa “kurtarıcının” hem kendi grubu içinde hem de dışında rüştünü ispatlayabilmesinin tek yolu, hem içerde hem dışarıda rakiplerini minder dışına itebilmesine bağlıdır. O nedenle “kurtarıcı” dalaşmacı (polemikçi), saldırgan olmalı, yandaşlarına cesaret vermeli, amaç için her yolu kullanmasını bilmelidir. Uzlaşmacı değil, tam tersi tavizsiz olmalıdır.
Siyasi yaşamda tartışmaların sert geçmesine; partizanlığın, komitacılığın, illegal örgütlenmelerin, siyasi cinayetlerin diğer ülkere göre ülkemizde çok daha fazla olmasına; örgütsel yapılar içinde demokratik işleyişin olmamasına, sivil toplum örgütlerinin sonuçta siyasi organizasyonlar biçiminde ortaya çıkmasına; modern eğitim anlayışının ve sürecin ürünü olarak bir de bu açıdan bakılmalıdır.
Siyasal-toplumsal sistemin yönetiminde “uzlaşma arama” kültürü yoksa yöneticilere biat edecek tek tip insanı yetiştirme, “düşüncede aynilik” arayışı yaşamsal önem taşıyacaktır. ”Aynilik” dayatma halini aldığında ise, ister istemez farklıkları birbirine yaklaştıran değil uzaklaştıran bir rol oynar. Çünkü kendini dayatılan ayniliğin içinde görmeyen, bu ayniliği bir tehdit olarak algılayan farklılıklar kendi farklılıklarını daha köşeli, daha kararlı bir biçimde ortaya koyma yoluna giderler. Böylece birliği sağlamak için kurtarıcı yetiştirme anlayışının tam da kendisi, birliği sağlamanın önündeki başlıca engel haline gelir.
Bu paradoks, uluslaşma için homojen bir toplum yaratma çabasının gerçekte nafile bir çaba olduğunu; bu amaçla hiçbir “düşünsel paydanın” gerçekte kullanışlı olamayacağını yeterince açıkça göstermektedir.
Sekiz yıllık temel eğitime geçilmesi kararı da, zorunlu eğitimin geçtiğimiz aylarda 4+4+4 şeklinde düzenlenmesi de çocuğun gelişim özellikleri, ihtiyaçları, ülkenin ekonomik, sosyal gereksinimleri dikkate alınarak yapılmış değişiklikler değildir. Siyaseten alınmış kararlardır. Bütün bunlar tek tip insan yetiştirme anlayışının eğitim yaşantılarına hala yön vermeye devam ettiğinin somut göstergeleridir.
Öte yandan bu eğitim anlayışının sosyal, kültürel ilişkiler içindeki tahrip edici etkilerini de görmek gerekir. Her şeyi devletten beklemek; hep arkasında yer alınacak öncüler aramak; Yaşanan olumsuzluklarda kendi payını görmeye yanaşmamak. Hayatı küçük küçük adımlarla sabırla kazanacak iradeyi ve sabrı kendinde bulamamak. Kısa zamanda “köşeyi dönmeye” bakmak. Kişiliği üretim içinde geliştirememek; kendi moral dayanaklarını üretmeyi becerememek; hep sığınılacak bir liman, bir koruyucu aramak; bütün bunları insanımızın kendini gerçekleştirmesini çevresi ile sağlıklı ilişki kurmasını engelleyen, eğitim anlayışının sosyal boyutta ortaya çıkardığı ayak bağları olarak görmek gerekir.
Davranışlarımız çoğu kez diğerlerini kontrol etmeye dönük, nesnellikten uzak duygusal ve tepkisel. İlişkilere sempati ya da önyargı gibi duygular yön veriyor. Tartışmalarda karşımızdakini dinlemeye tahammülümüz yok. Empati kurma, karşıt fikirlerde doğruyu arama gibi bir alışkanlık geliştiremedik. Niyetimizi açıkça ortaya koymaktan çekiniyoruz. İlişkilerde yaşadığımız bu tür sapmalar içinde aldığımız eğitimin payını nedir, diye sormak gerekir.
Öte yandan her alanda genel siyasi eğilimleri temsil eden birden çok “sivil toplum” örgütünün varlığını nasıl açıklamalı? Sivil toplum örgütleri çoğu kez siyasi parti gibi davranıyorlar. Temsil ettikleri insanların, ekonomik, eğitimsel ihtiyaçlarıyla, mesleklerin onurunu, statüsünü yükseltmekle daha az; siyasi mücadeleyle daha fazla ilgileniyorlar. Kendi aralarında, siyasi partiler arasında gözlenen rekabete eş değer sert bir mücadele içindeler.
Eğitim anlayışımız içinde bir türlü “mesleki eğitim” gibi bir kavram gelişemedi. Eğitim anlayışının sebep olduğu en vahim sonuçlardan biri budur. O nedenle okullaşma boyutunda asıl sorun, mesleki ve teknik eğitim alanında ortaya çıktı. Mesleki eğitim Osmanlı’da kimsesizleri-öksüzleri meslek sahibi yapmayı amaçlayan “ıslahhaneler” kurmanın ötesine geçemedi. Bu alanda atılan adımlar daha çok, devletin memur ihtiyacını karşılamaya dönüktü. Mithat Paşa’nın girişimleriyle 1860-1870’li yıllarda kurulan “Islahhanelere” alınacak çocuklar mutlaka, ya öksüz ya yetim ya da aileleri tarafından ihtiyaçları karşılanamayan çocuklar olmak zorundadırlar.
Mesleki eğitimin Cumhuriyet yıllarındaki algılanışı da gelişimi de sorunlu oldu. Maddi alt yapının gerekse ideolojik üst yapının elverişli olmaması nedeni ile 1930’lu-40’lı yıllarda mesleki teknik eğitim alanında atılan adımlar; sosyal yaşamı zenginleştirecek uzmanlaşmayı getirecek bir sonuç da vermemiştir. Çünkü bu adımlar, toplumdaki ihtiyaçların çeşitlenmesi ile değil; önemli oranda ortaokul ve liseler üzerinde artan eğitim talebini azaltmak ile ilgilidir. Bu durum modernleşmenin maddi alt yapısının sistemde ne kadar zayıf olduğunun bir başka göstergesidir
1950’li yıllardan itibaren 1980 yılına gelinceye kadar mesleki teknik eğitim alanında ciddi bir gelişme olmadı. Ortaöğretimin aynı zamanda öğrenciyi hayata da hazırlaması gerektiği düşüncesi 1960 İhtilalından sonra ortaokul düzeyinde, 1970 muhtırasından sonra ise lise düzeyinde okullaşmanın amaçları arasında yer aldı. “Sanayinin gerektirdiği nitelikli ara insan gücünü yetiştirmek” ise ancak 1980 sonrası ortaöğretim reformu içinde gündeme gelebilmiştir. Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu ise 1986'da çıkarılabilmiştir.
Bugün mesleki eğitimdeki öğrenci sayısı, bütün ortaöğretimin hala %43’ü düzeyindedir. Bu %43’ün içinde İmam-Hatip Lisesi öğrencileri de yer alır. Meslek okullarından, üniversiteden mezun olan gençlerimizin önemli bölümü bu okullarda öğrettiğimiz mesleği yapmamaktadırlar. Üniversite mezunlarımızı yeniden meslek edindirme kurslarına alıyoruz. Elinde belgesi olmadan su tesisatçılığı yapan arkeologlar; polislik yapan, güvenlik görevlisi olan matematik öğretmenleri, fizikçiler, kimyacılar mesleki yaşam içindeki sıradan görüntüler halini almıştır. Hâlbuki Avrupa Birliği’ne katılma hedefi olan Türkiye’nin genel ortaöğretim içindeki mesleki teknik öğretimin payını %65’e çekmesi gerekmektedir.
Mesleği sadece para kazanma aracı olarak değerlendirmek de yanlıştır. Meslek sahibi olma amacının içinde sosyal ve psikolojik ihtiyaçları karşılamak, yaşamdan doyum sağlamak gibi istekler de yatar. Yaptığı iş gereği toplumda kabul ve saygı görmesi insan için övünç kaynağıdır. İnsanların kendilerini mesleki kimlikleri ile tanımladığı toplumlarda iş bölümü, uzmanlaşma, uzmanlaşmaya olan saygı, emeğe saygı dolayısı ile insana saygı diğer ülkelere göre daha gelişmiş durumdadır. Toplumumuzda hoşgörünün, hakka saygının, empatinin yeterince gelişememiş olmasının nedenlerini bir de bu açıdan ele almak gerekir.
Bugün milli eğitim sisteminde temel sorun alanı olarak görülen ortaöğretimdeki sağlıksız yapılaşmanın da, ilköğretimden orta öğretime, orta öğretimden yüksek öğretime geçişlerde yaşanan sorunlarında, üniversite kapısında bir buçuk milyarın üzerinde bir öğrencinin bekliyor olmasının da temelinde mesleki eğitim sorununun çözülememiş olması yatmaktadır. Bu da doğrudan eğitim anlayışından kaynaklanan bir sonuçtur.
Sonuç olarak, modernleşme dönemi eğitim anlayışının toplumsal ilişkilerde ortaya çıkan; sonuçları şöyle özetlenebilir.
ü Bu anlayış içinde düşüncelerde aynilik arayışı belirleyici olmuş; eğitim yoluyla tek tip insan yetiştirilmek istenmiştir.
ü Bu eğitim anlayışı sonucunda Türkiye’de yetişmiş iş gücünün yöneldiği temel çalışma alanı, devlet sektörü ola gelmiştir.
ü İnsanlar arasında himaye-korunma ilişkisi birebir ilişkilere yön veren belirleyici ilişki olmuştur.
ü İlişkiler yukardan aşağı ve tek yönlü gelişmiş; örgütlerde “devlet memuru” zihniyeti belirleyici olmuş; merkeziyetçi örgüt geleneği pekişmiştir.
ü Sistemi geliştirecek sağlıklı dönüt üretilememiş; kamu alanı verimli yönetilememiş, sistemde karmaşa giderek derinleşmiştir.
ü Partiler dayandıkları kitlelerin çıkarlarını savunmak adına değil devlete sahip çıkmak adına ortaya çıkmışlar; lidere endeksli, dalaşmacı bir siyasi kültürün yerleşmesine yol açmışlardır.
ü Toplumda uzlaşma, işbirliği, katılımcılık, farklılıklara saygı, karşı görüşte mantık arama, empati kurabilme, eleştirme, özeleştiri, hakkını arama, bilimsellik gibi çağdaş değerler sağlık bir biçimde gelişememiştir.
ü Sivil toplum örgütleri, üyelerinin haklarına, mesleki kimliklerine statülerine sahip çıkacak, bu yolla ülkenin demokratikleşmesine katkıda bulunacak örgütlenmeler biçiminde ortaya çıkamamışlardır.
ü Genelde ortaöğretimde, özelde mesleki teknik eğitimde okullaşma sağlıklı bir biçimde geliştirilememiş, yönlendirmeler sağlıklı bir biçimde düzenlenememiştir.
ü Mesleki kimlik sahibi insan yetiştirme gibi bir anlayış modernleşme dönemi eğitim düşüncesi içinde kendine yer bulamamıştır.
Modernleşme dönemi eğitim anlayışı içinde ortaya çıkan biat etmeyi dayatan; koruyucu-kollayıcı, boyun eğdirici, boyun eğici, aynileştirici, kurtarıcı, çatışmacı, polemikçi değerler sosyal yaşantımızı olumsuz etkilemekte, sosyal yaşamda karışıklığa, huzursuzluğa neden olmaktadırlar. Öte yandan hedefleri gerçekçi olamayan, kullanışlı olamayan eğitim anlayışı; eğitim sistemi içinde uygulayıcıların birlikte hareket etmeleri için gerekli moral değerleri üretme yeteneğini de yitirmiştir. Bu yüzden eğitim sisteminde karmaşa giderek daha da derinleşmekte, moral değerler yıpranmaktadır.
Hâlbuki eğitim yoluyla ulaşılmak istenen hedef; çağdaş toplumun ihtiyaç duyduğu hakkını hukukunu bilen ve kendisine, çevresine, doğaya, ortak yaşama değerlerine sahip çıkan, sorgulayan, eleştiren, talep eden, başka kültürlere, inançlara saygılı, gerektiğinde risk alabilen, lider özelliklere sahip, katılımcı, yaratıcı, üretken, uzlaşmacı mesleki kimlik sahibi insanı yetiştirmek olmalıdır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024
1.04.2024
26.03.2024
9.03.2024