Ali Türer
Evet, Savaştepe Köy Enstitüsü adıyla eğitim tarihimizde onurlu yerini almış olan eğitim yerleşkesinden söz ediyorum. Şimdi bu yerleşkeyi Necip Fazıl Kısakürek Anadolu Lisesi kullanıyor.
Savaştepe öğretmen okulundan ne kalmış, gidelim yerinde bir görelim dedik; Necati Eğitim Fakültesinden Dekan Yardımcısı, Biyoloji, Kimya bölümünden hocalarımla yerleşkeyi ziyaret ettik. Giderken neşeliydik, dönerken içimiz buruk!
1954’e kadar 1171 ilkokul öğretmeni, 1954-1974 arasında 3.481 sınıf öğretmeni yetişti bu yerleşkede. 1978’e kadar da lise üzeri iki yıllık öğretmen okulu olarak, daha sonra da Anadolu Öğretmen Lisesi olarak öğretmen yetiştirme misyonuna hizmet etti bir biçimde bu yerleşke. Nihayet 2006’da önce Hazırlık sınıfı, 2014 de ise Anadolu Öğretmen Okulu ibaresi kaldırıldı. Böylece bu okulun liseye dönüşmesi de tamamlanmış oldu.
MEB, geçmişinde köylere lider öğretmen yetiştirmek amacıyla oluşturduğu yerleşkede faaliyet gösterecek bir düz liseye; bu geleneği Komünizm için “hesaplı ve tesviyeli bir arsa teşebbüsü” olarak ilan etmiş birinin adını niye verir? Bu, sonuçta, Köy Enstitüleri geleneğine karşı öç alma duygusu içinde ortaya konmuş düşmanca bir yaklaşım değilse nedir?
Savaştepe’de Çakmak ve Çomaklı mevkilerinde 300 dönüm arazi üzerinde kurulu, Savaştepe Köy Enstitüsünü, kurucu Müdür Sıtkı Atay ve öğrencileri tam beş yıl içinde sırtlarında taş taşıyarak, tuğlalarını, kiremitlerini kendileri yaparak ortaya çıkardılar. O öğrenciler içinde yer alan Yazar Talip Apaydın, bu binaları yaparken inşaat yapmada nasıl ustalaştıklarını gururla anlatır.
Ortaya çıktığında bu yerleşke içinde 30 kadar bina vardı. Elektrik santrali, hamamı, ambarı; öğrencisine kalma imkânı sunan yatakhaneleri, pansiyonları, 500 dekar bahçesi, meyvelikleri, parke döşeli yolları, spor ve oyun alanlarıyla Savaştepe Köy Enstitüsü bir öğretmen okulu olmanın yanı sıra aynı zamanda çevre çalışanlarına model olmuş modern bir çiftlikti. Bu gelenek içinde mesleki kimliklerini bulan o öğrenciler, öğretmenler Savaştepe’ye çok şey kattılar.
Öğretmeni, öğrencisi, hizmetlisiyle 1.000 kişiyi bağrında taşıdı bu mekân. Zamanında cıvıl cıvıl bir arı kovanıydı bu modern yerleşke. Bugün ne halde biliyor musunuz?
Ayakta kalmayı başarabilmiş 11 bina var, sadece 4 tanesi kullanılıyor. Bu binalarda 100’ü yatılı 240 öğrenci kalıyor, üçü idareci 30 da kadrolu öğretmeni var. Zamanında bin kişiyi barındıran bu mekânı bugün kullananların sayısı bu kadar.
Gene de geçmişten gelen anıların, yaşantıların izleri yerleşkeye o kadar sinmiş ki, burada bugün bir lise olduğunu ayırt edemiyorsunuz. Sanki hoyratça üzerine basılmış, ezilmiş bir çiçek, düşman işgali sırasında kullanılmış bir toplama kampı var karşınızda. Biraz ilgi, biraz sahip çıkma ile toparlanır bu çiçek, yine gürül gürül çağlar bu mekân diyorsunuz içinizden!
Okul Müdürü Kadir Balcı, Necatibey Eğitim Fakültesi Kimya bölümünden mezun, Yüksek Lisansını da kurumumuzda tamamlamış. Üzerindeki yükün farkında, içi kan ağlıyor, dertli mi dertli. Bizi eski bir dostu görmüş gibi heyecanla karşıladı.
Okul, ikide bir idari soruşturma geçirmiş, yolsuzluk soruşturmalarıyla ha bire yıpratılmış. Bu yıl sınavla öğrenci alınan liseler arasına bile sokulmamış. İtibarsızlaştırmak, öç almak için “Necip Fazıl” adı verilmiş sanki. Okulun Çok Programlı Lise haline getirileceği konuşuluyor etrafta.
Müdür ve bir iki öğretmen çırpınıyorlar; MEB üzerinde kamuoyu baskısı oluşturulsa da okul esas misyonuna geri dönebilse diye. Bu yüzden eski mezunlara da biraz kırgınlar, “Geliyorlar fotoğraf çektirip gidiyorlar, bu okula nasıl sahip çıkarız diye hiç kafa yormuyorlar” gibi bir şikayeti var.
Okulun Almanca öğretmeni Halil Uysal, binalardan birinde, genişçe bir solonu müze haline getirmiş. Öğretmen okulu iken kullanılan ders araçlarından seçtiklerini salonda sergilemiş. Bir de güzel olmuş! Düşünmüş ki, birileri gelip gezer de, okulun o öğretmen yetiştirdiği zamanları hafızalarda canlanırsa, yerleşkeyi kurtarmak belki mümkün olur! Birileri projeler geliştirir, yerleşkeye sahip çıkar kim bilir! Beklentileri bu. Ama ilçe milli eğitimden, çevre okullardan gelip de müzeyi gezen pek olmamış henüz.
Neler yok ki müzede, bir köşede öğretmen eğitiminde kullanılan müzik aletleri, sazlar, bir köşede kullanılmış dikiş makineleri, laboratuar malzemeleri, mikroskoplar, siren sesi çıkaran alet, eski güzel günleri hatırlatan öğretmen, öğrenci resimleri! Halil Hocanın emeğine sağlık! Yerleşkenin harap, bakımsız görüntüsüne karşın içimizi ısıttı bu müze.
Kullanılmayan binalar; onca badireye rağmen hala değerli bir sürü araç, gereç, eşya malzemeyle dolu. Fizik laboratuarında, Kimya laboratuarında deney masaları, henüz ambalajından çıkartılmamış sensor takımları, deney aletleri, ölçüm aletleri, malzemeler! Kimi yerde, kimi dolapların içinde! Salonun bir köşesinde elden geçse pekâlâ kullanılacak bir piyano, öylece kaderlerine terk edilmiş duruyor.
Binaların sıvaları dökülmüş, kapılar zor açılır, kapanır olmuş. Savaştepe Köy Enstitüsü ile ilgili belgeler, arşiv belgeleri çuvallar dolusu bir odaya tıkılmış, öylece duruyor.
Bir an bizde bürokrasinin nasıl işlediğini unutup, MEB, hala kullanım değeri olan bu aletleri, malzemeleri toplayıp, kullanacak okullara, üniversitelere yollasa diye düşünüyorsunuz. Ama çaresi yok, çürümeye terk edilecek, belli! Okullarda bu aletleri kullanacak kaç öğretmen, kaç öğrenci kaldı ki. Eğitim Fakültelerinde, Fen Fakültelerinde Biyoloji, Kimya, Fizik bölümlerinin durumları malum; ortada öğrenci yok!
Öğretmen Okullarının kuruluşunun 172. Yıl dönümünü kutlamaya hazırlandığımız şu günlerde; Köy Enstitülerinden kalan bütün izleri silmeyi kafasına koymuş MEB yöneticilerine inat, Köy Enstitüsü geleneğine sahip çıkmak gerek.
Bu geleneğin anısını diri tutmak boynumuzun borcu olmalı.
Not: 36 şehit ardından geçen hafta kaleme aldığım bir eleştirel yazıyı Balıkesir24saat internet sitesi “sert” buldu, yayınlamadı. Ben de, görüşüne katılsın katılmasın, karabasan günlerinde, yazarının arkasında dik duramayacağı belli olan bu siteye yazı göndermeme kararı aldım. Söz konusu yazımı, bir hafta içinde 1.000 okuyucu dostuma ulaştıran “Marmarayerelhaber” ve “Mersin Sonses.Tv”’ye, teşekkür ediyorum.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.07.2025
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024
1.04.2024