Ali Türer
Osmanlı Türk Modernleşmesi, 1700’lerden itibaren “İslamlaşma”, “Türkleşme”, “Batılılaşma” eğilimleri arasındaki tartışmalar içinde gelişti.
Modernleşme sürecinde ilk adımlar (1700-1838 Yılları arasında) “İslamlaşma” “Batılılaşma” ikiliği içinde atıldı. Bizde Modernleşme, temel itici gücü, Batıya olan ilgide bulmuştur.
“Türkleşme” ise II. Meşrutiyet’ten sonra ihtiyaç ve zorunluluktan (Ziya Gökalp ile) sürece dahil oldu. Çünkü “Uluslaşma” Avrupa’da Modernleşme ile ortaya çıkan sonuçtu. O nedenle “İslamlaşma” yerine istikrarı koruyucu unsur olarak dönemin ruhuna daha uygun, daha kullanışlıydı.
Fakat diğer yandan “İslamlaşma” da geleneksel “Biat” kültürünü üreten temel taşıyıcı olarak, vazgeçilebilir bir unsur da değildi. O nedenle Jön Türk liderlerinin ömrü bu üç eğilimi uzlaştırma çabaları içinde geçti.
Kurtuluş Savaşı ile içine girilen süreçte Cumhuriyet “Devrimi”, en büyük evlat “İslamlaşmayı”, kontrol altında tutma üzerinden, “Türkleşme” ve “Batılaşma” eksenleri içinden kendine yol açtı.
M. Kemal Atatürk’ün düşüncesinde “Türkleşme”, Türk Etnik Kültürü üzerinden siyasi birlik (Uluslaşma) arayışıydı. “Batılılaşma” ise Batının bilimi, teknolojisi ve kurumları üzerinden toplumu “Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaştırma” işi idi.
Ziya Gökalp’ten farklı olarak M. Kemal, Pozitivist mantık içinde Uluslaşmanın (yani siyasi birliğin) ancak, “Muasır medeniyet seviyesine ulaşma” çabası içinde gerçekleşeceğine inandı. Bu bir çeşit “Türkleşme” ile “Batılılaşmanın” senteziydi.
Oysa “Cumhuriyet Devrimi” deneyimi içinde bu ikilik uzlaşmaktan çok çatıştı. 1970-1980 arasında bu çatışma öylesine sert geçti ki, bu iki eğilim içinde yetişen çocuklar birbirini yediler. Bu ise doğal olarak İslamcılığın işine yaradı.
“Türk-İslam Sentezi” düşüncesi, Türkçülüğün kontrolü ele almak için İslamcılıkla uzlaşma niyeti içinde 1960’lı yıllardan sonra doğdu. Türkleşme-Batılılaşmaya göre daha eklemlenebilir olduğu da hemen görüldü.
Fakat bu sentez süreç içinde, sonuçta, İslamcılığın inisiyatifi ele geçirebilmesi için payanda haline gelecekti. 1990’ların ikinci yarısından sonra içine girilen Post Modern süreçte meydan, esas olarak Modernleşmenin en büyük abisi “İslamcılığa” kalacaktı.
Türkiye’de Modernleşme Sürecine karakterini veren hikâyeyi, böyle özetlemek mümkündür.
***
1970-1980 arasında yaşanan o şiddetli çatışma; “İstikrar” ayağında hareket eden Ülkücü eksen ile “Değişim” ayağında hareket eden halka çağ atlatmak isteyen Devrimci eksen arasında yaşanan kavgadır. Birbiri ile çatışan bu aktörler bizce sonuçta, Cumhuriyetin emzirip büyüttüğü “Devrimin” çocuklarıdırlar. Necati Eğitim Enstitüsünde yaşananlar ise Türkiye’de yaşananların örneklemi gibidir.
Geçen hafta Balıkesir’de Necati Eğitim Enstitüsünde 1965-1970 arasında Ülkücüler ile Devrimcilerin siyasal saflaşmada yerlerini nasıl aldıklarını anlattık. Bu hafta ise Cumhuriyet Devriminin bu iki muteber çocuğu arasında 1972-1976 arasında ortaya çıkan çatışmaya bakacağız.
Bilindiği gibi bu süreçte, Ülkücüler, Devrimcileri “Komünist”, Devrimciler ise Ülkücüleri “Faşist” olarak tanımladılar. Biz ise bu çalışmada (metnin yazarı her ne kadar bu süreç içinde Devrimciler safında yer almış olsa da) birbirlerine taktıkları bu adları değil, kendilerini tanımladıkları adları kullanmayı tercih edeceğiz.
1972-1973 Yılına gelindiğinde Necati Eğitim Enstitüsünde artık kılıçlar karşılıklı çekilmiştir. 1972-1973 Yılında Osman Hatipoğlu yerine gelen Zihni Gümüştekin’in Ülkücü grupla ilişkisi daha iyidir. 1972 Yıllarında Necati Eğitim Enstitüsü Matematik Öğretmeni Hüseyin Sarı, aynı zamanda Balıkesir’de Ülkücü Öğretmenler Birliği (ÜLKÜ-BİR) başkanıdır. Daha sonra MHP’den Balıkesir Milletvekilliği de yapacak olan Ahmet Duran Bulut ise bu yıllarda hem Ülkü Ocakları Başkanı, hem de Necati Eğitim Enstitüsü’nde bu kesimin öğrenci lideridir.
Devrimci cenapta belirli bir liderlik etrafında birleşik, ortak bir hareketlilikten söz etmek mümkün değildir. Çünkü kendi içlerinde de mücadele halindedirler. Bu gurubu bir arada tutan ortak duygunun “yoldaşlar arasında daha az Devrimci görünmeme” gibi bir güdüden kaynağını aldığı söylenebilir.
Necati Eğitim Enstitüsü Disiplin Kurulunun 1973 Yılında verdiği bir karar, okulda siyasi kamplaşmanın boyutunu göstermek bakımından önemlidir.
1973 Yılında, Necati Eğitim Enstitüsünde yatılı okuyan bir Fen Bilgisi öğrencisi Denizli/Çivril’de lisede okuyan kardeşine bir mektup yazar. Mektubunda okulun “Faşistlerin elinde” olduğunu, kendisine sataşıldığını, hakaret edildiğini, gözdağı verildiğini fakat direndiğini, direneceğini söyler. Öğretmenlerinden ise genel olarak memnundur, kendisine yardımcı olmaya çalışmaktadırlar. Lisenin Müdürü mektubu yazan öğrenciyi Necati Eğitim Enstitüsü Müdürüne resmi yazı ile ihbar eder, mektubu gönderir. Müdür Zihni Gümüştekin olayı Hüseyin Sarı başkanlığındaki Disiplin Kuruluna Havale eder. Disiplin Kurulu öğrenciyi “Fırsat bulunca eyleme geçecek ölçüde tehlikeli bir anarşist” diye tanımlar ve okuldan “temelli uzaklaştırma” cezası verir (3 Mayıs 1973). Karar Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu tarafından hemen onaylanır (27.9.1973 tarihli karar). Öğrenci okuldan atılır, hayatı karartılır.
Bu sadece okul idaresinin değil, Milli Eğitim Bakanlığının, dahası o dönemde siyasi iradenin tutumunu açıklayan bir olaydır. Çünkü ne lise müdürü, ne Necati Eğitim Enstitüsü Müdürü, ne Disiplin kurulunun tavrı, keyfi bir tutum olarak açıklanamaz. Yönetmelik gereği Öğretmen Okulları Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun onayı olmadan bir hafta uzaklaştırmadan daha ağır karar alamaz.
1973 Yılında Ülkücülerin karşısında okulda henüz güçlü bir Sol kesim vardır. Cahit Yarış Müdür Yardımcısıdır. Salih Tozan’ın yakın arkadaşı Sahne ve Makyaj uzmanı, Balıkesir’in tanınmış gazetecilerinden Cahit Albayrak ile yakın işbirliği içinde Necati Eğitim Enstitüsü öğrencilerinden oluşturduğu bir ekiple okulda Haldun Taner’in “Keşanlı Ali Destanı” Oyununu sahneye koyar. Oyun Balıkesir’de ve Balıkesir’in birçok ilçesinde sahnelenir, büyük de beğeni toplar, takdir alır.
Fakat bu oyun, birden Ülkücü-Devrimci çatışması içinde merkezi bir konuma yerleşir. Çünkü dönem seçim dönemidir ve Seçimden MSP-CHP koalisyonu çıkacaktır. Ülkücüler Cahit Yarış’ın bu oyun ile okulda ve Balıkesir çevresinde “Komünizm propagandası” yaptığı iddiasındadırlar.
Susurlukta çıkan bir gazete olayı haber yapar, konu Balıkesir sınırları dışına taşar. Polis Muhabirliğinden gelen Sağ görüşlü gazeteci ve köşe yazarı Cezmi Kırımlıoğlu “Milli Eğitimde Haçlı Seferleri” adıyla 1975 yılında 2 cilt kitap yayınlar. Kitabın bir bölümünü, Necati Eğitim Enstitüsü öğretmen ve yöneticilerine ayırır. Kitapta Müdür Zafer Çağlayan, Cahit Yarış, öğretmenler Mehmet Türkkan, Nevzat Aksoy, Necla Mutlu ile ilgili hiçbir belge ve tanıklığa dayanmayan iftiralar ve karalamalar yer alır.
O dönemdeki Ülkücü söylemi ve mantığı anlama bakımından bunlar önemlidir, özetle de şöyledir:
- “Müdür Zafer Çağlayan, gece yarısı içkili vaziyette okulun kapısını zorlamıştır.”
- “Cahit Yarış, girdiği Tarih derslerinde Osmanlıları gericilikle suçlamış, dini ve milli duygulara sahip öğrencileri tahrik etmiştir.”
- “Güneşin Katli” romanının yazarı Mehmet Türkkan, Bandırma Lisesinde görev yaparken “ahlaksızlığı telkin eder biçimde bir taksi anteni” sökmüş, Edebiyat Öğretmeni olarak derslerde dinsizlik ve Komünizm propagandası yapmış, bu yüzden Bandırma Lisesi’nden sürgün edilmiştir.” (Bu durumda Necati Eğitim Enstitüsü sürgün yeri oluyor(!))
- “Öğretmen Nevzat Aksoy, Komünizm propagandası yaptığı için yargılanmıştır.”
- “Öğretmen Necla Mutlu derslerinde kız öğrencilere “Bekârete inanmayın” demiştir.
- “Sosyal faaliyetlerin Bölüm şefleri tarafından yapılması Bakanlık tarafından emredilmesine rağmen Balıkesir’de solculuğu ile tanınan “Topal Cahit’in” önderliğinde –ki bu adamla okulun alakası yoktur- Cahit Yarış ile işbirliği içinde “Keşanlı Ali Destanı” adlı piyes belirli öğrenciler tarafından sahneye konmuştur….” “Cahit Yarış Gece Bölümü Müdür Başyardımcısı olunca, bir kısım öğrenciye aşırı solculuğu ile tanınan Haldun Taner’in “Keşanlı Ali Destanı” piyesini, hazırlatmış, okulun kostüm ve malzemelerini izinsiz kullanmak suretiyle, gözetici öğretmen ve rejisör olarak ilçelerde CHP örgütü adına oyunu oynatmıştır (Haber, 11 Mayıs 1974 tarihli 24 Haziran isimli Susurluk mahalli Gazetesinden alınmıştır.) Basına intikal eden bu icraattan sonra Cahit Yarış Cezalandırılması gerekirken Devlet Müessesi olan Necati Eğitim Enstitüsüne Müdür tayin edilmiştir.” (Cezmi Kırımlı, M.E. Haçlı Seferleri,1975)
Kullanılan dilin ne kadar özensiz, etik olarak sorunlu olduğu ve belge ve tanıklığa dayanmadığı açıktır. Fakat bunlar sonuçta kavgada kullanılan araçlardır.
1974 yılında CHP MSP Koalisyonu iş başına gelince Cahit Yarış okula Müdür olur. Bu söylentileri okulda yayan, öğrenciler arasında ayrımcılık yapan öğretmenler okuldan uzaklaştırılacaklardır. Gerekçeler arasında kendi fikirlerinde olmayan öğrencilere kötü not verdikleri, Alpaslan Türkeş’e Balıkesir’de karşılama töreni yaptıkları, okulda bir kısım öğrencilere Bozkurt rozeti taktırarak ayrımcılık yaptıkları, rozet takmayanlara da sataşılmasına yol açtıkları gibi değerlendirmeler vardır. Hüseyin Sarı, Macit Abi, Ahmet Akpınar, Salih Zeki İsmailoğlu açılan soruşturma sonunda çevredeki ortaokullara öğretmen olarak gönderilirler. (Haçlı Seferleri Kitabından)
Fakat olay burada kalmaz. Antalya Milletvekili Remzi Yılmaz, CHP’nin Milli Eğitim Bakanı Safa Reisoğlu’na bir soru önergesi vererek, konuyu meclise taşır ve hesap sorar.
Antalya Milletvekili Remzi Yılmaz’ın 4 Şubat 1975 tarihli Soru Önergesi şöyledir:
“Bir kısım öğrenciyi tahrik ve teşvik ederek solcu öğrencileri dövdürüp sövdürdüğü gerekçesi ile” Necati Eğitim Enstitüsü Matematik öğretmeni Hüseyin Sarı'ya soruşturma açılmış, soruşturma sonunda Hüseyin Sarı’nın görevine son verilmiş (30 Eylül 1974), orta öğretime aktarılmıştır. “Necati Eğitim Enstitüsü’nde dört yıl çalışan, Müdür yardımcılığı, Tahakkuk memurluğu yapan, MEB’in 1971’de başlattığı eğitim reformu çalışmalarına katılan, öğretmenler kurulunda Yurtlar ve Krediler Kurumu Genel Kurul Üyeliğine seçilen, orta dereceli okul öğretmenlerinin Modern Matematik'e intibakları ile ilgili kurslarda görevlendirilen, başarılı bir Yüksek Okul Öğretmeninin orta dereceli bir okula verilmesinin hukuki gerekçesi nedir?” Öğretmenin suçlu olduğuna karar verilirken sadece şikâyet eden öğrencilerin ifadesi ile yetinilmiştir, tahkikat taraflıdır.
Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü Matematik- Fizik Öğretmeni Ahmet Akpınar'ın disiplin kurulu üyeliğinin 7 Mayıs 1974 tarih ve Öğretmen Okulları Genel Müdürlüğünün 12040 sayılı yazısı ile sona erdirilmiştir. Oysa bu öğretmen Disiplin Kurulu’na öğretmenler kurulu tarafından seçilmiştir. Bakanlığın bu Disiplin Kurulu üyesini görevden alma yetkisi yoktur. Diğer yandan Bölüm Öğretmenler Kurulunca Fen ve Tabiat Bilgileri Bölüm Şefliğine seçilen Akpınar’ın görevlendirilmesi Öğretmen Okulları Genel Müdürlüğü tarafından onaylanmamıştır.
Müdür Cahit Yarış'ın okulda bir kısım öğrenciler ile «Keşanlı Ali Destanı» adlı piyesi hazırlayarak Balıkesir’in ilçelerde C.H.P. adına temsiller verdiği 7-8 Haziran 1974 tarihli gazetelerde yayınlanmıştır. Aşırı solcuları tahrik ve himaye ederek okulda huzursuzluk kaynağı olan Cahit Yarış, neden Ekim 1974'te Necati Eğitim Enstitüsüne müdür yapılmıştır?
Necati Eğitim Enstitüsü öğretmenleri Macit Abi, Ahmet Akpınar, S. Zeki İsmailoğlu’na ders teftişi yapılmıştır. Buna neden gerek duyulmuştur?”
Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Safa Reisoğlu bu sorulara 12 Şubat 1975’te şöyle cevap verir:
“Hüseyin Sarı ile ilgili 22 öğrenci şikâyetçi olmuş, ayrıca soruşturmada 37 öğrencinin daha görüşüne başvurulmuştur. Öğretmenin okulda huzursuz olduğu görülmüş, 657 sayılı Kanun uyarınca da yeri değiştirilmiştir. Ayrıca Hüseyin Sarı’nın Bakanlık aleyhine açtığı idarî dava da mahkeme tarafından ret edilmiştir. Ahmet Akpınar kendisine verilen görevi yerine getirmediği için 7. 5. 1974 tarih ve 12040 sayılı yazı ile disiplin kurulu üyeliğinden alınmıştır. «Keşanlı Ali Destanı» isimli oyun eğitsel kol çalışmaları kapsamında değerlendirilmiştir. Gazete iddiaları incelenmiş, piyesin oynatılmasında parti yararı gözetilmediği tespit edilmiştir.
Tarih Öğretmeni S. Zeki İsmailoğlu, Meslek Dersleri Öğretmeni Macit Abi, Matematik Öğretmeni Ahmet Akpınar'ın ders teftişleri yapılmıştır. S. Zeki İsmailoğlu 4 yıl, Macit Abi 4 yıl, Ahmet Akpınar ise 3 yıldır Necati Eğitim Enstitüsünde görev yapmaktadırlar. Ahmet Akpınar, Enstitü Müdürü tarafından verilen emri yerine getirmemiş, görevin işbirliği içinde yapılması ilkesine uygun düşmeyen tasarrufta bulunmuştur. Kısa süreli görevi durdurma cezası almış bu nedenle de Bölüm Şefliğine atanmamıştır.”
Cezmi Kırımlı’nın 1975’de yayınladığı Milli Eğitimde Haçlı Seferleri kitabında daha bir yıl önce Hüseyin Sarı’nın Milli Eğitim Bakanlığına ÜLKÜBİR başkanı olarak gönderdiği itiraz dilekçesine, yine aynı tarihlerde Necati Eğitimli Ülkücü Öğrenciler imzalı bir gazeteye yollanan yazıya yer vermesi ilginçtir. Yazıda Necati Eğitimli Ülkücü Öğrenciler, Bozkurt Rozeti ile okullarda staj yapabilme “haklarının” engellenmesini protesto etmektedirler. Yazının bir bölümü aynen şöyledir:
“Bizler Necati Eğitim Enstitüsü son sınıf öğrencileriyiz. Bu yıl mezun olacağımız için bakanlığın emri ile bölgedeki okullarda staj yapmaya mecburuz. Fakat okulumuzdaki solcu hocalarla işbirliği yapan ortaokul müdürleri, çeşitli bahanelerle milliyetçi öğrencileri okula almamaktadırlar. Bilhassa Atatürk Ortaokulunda “Siz Bozkurt rozeti takıyorsunuz, onu çıkarmadan bu okula giremezsiniz” diye bizi kanuni uygulama hakkından mahrum etmekte ve haftalardır derslere almamaktadırlar. Gerekçe olarak da “Bozkurt” rozetinin bir siyasi partinin amblemi olmasını göstermektedirler. Biz bu şekilde elimiz boş olarak geri çevrilirken, diğer taraftan yakalarında Atatürk’ten ziyade başka birisini andıran, sol eli havada rozetlerle Hippi kılıklı solcu öğrenciler rahatça derlere alınmaktadırlar. Okul müdürlüğümüz, bu haksız kanunsuz ve keyfi tutum karşısında şimdiye kadar hiçbir müdahalede bulunmamıştır. Bir milletin kendi resmi okulunda çocuklarına ders görmek hakkı tanımamak kadar korkunç bir şey olabilir mi? Kim garanti edebilir ki bugünkü staj hakkımızı elimizden alanlar yarın öğretmenlik yapma hakkımızı da elimizden almasınlar?
Şimdi soruyoruz: Fikir hürriyeti bu mudur? Hangi kanunun hangi maddesi ile “Bozkurt” rozeti takan öğretmen adayları uygulama yapamazlar? Yeni hükümet ne zaman okullarda faşist (!) ezmeyi bırakıp solcu zorbalara dur, diyecek? 19 Mart 1974. Necati Eğitim Enstitüsü Ülkücü Öğrencileri.” (Milli Eğitimde Haçlı Seferleri 1. Kitap, 1975, s.156)
Fakat 1975’te ülkedeki siyasi atmosfer yeniden değişecek, “Fikir hürriyeti” de doğal olarak Atatürk Rozetliler aleyhine, Bozkurt rozetliler lehine işlemeye başlayacaktır.
MC Hükümeti işbaşına gelir gelmez, Milli Eğitim Bakanlığına Ali Naili Erdem’i getirir. Yeni bakanın ilk işi Cahit Yarış’ı Necati Eğitim Enstitüsü müdürlüğünden almak, okuldan uzaklaştırmak olacaktır. Cahit Yarış döneminde bir ortaokula sürülen Hüseyin Sarı ise Öğretmen Okulları Genel Müdürü Ayvaz Gökdemir’in yardımcılığına getirilecektir.
Burada üzerinde durulması gereken bizce şudur:
Necati Eğitim Enstitüsü ile uzaktan yakından ilişkisi olmayan Cezmi Kırımlıoğlu gibi bir gazeteci, Remzi Yılmaz gibi bir milletvekili; Necati Eğitim Enstitüsünde olan biten ile ilgili ayrıntılı bilgiye nasıl ulaşabilmektedir? Bu isimler, sanki okulda olaylar içinde yer almışlar gibi yorumlar yapmakta, isnatlarda, değerlendirmelerde bulunmaktadırlar. Bu insanlar olaylar çığırdan çıkmak üzere iken olaylara böyle müdahil olma hakkını kendilerinde nasıl buluyorlar. Dahası neden kimse, bunu sorgulama ihtiyacı duymamıştır?
Bu bize şunu göstermektedir: Kendini Yerli ve Milli görenler o günlerde de son derece organize durumdadırlar. Bu kesimin gözünde Türkiye’de tekil olay yoktur. Her olay, bütüncül bir olayın parçasıdır. Kullanılması gereken ne varsa, (bu bir tiyatro oyunu, yakaya takılan bir rozet ya da atılabilecek bir iftira olabilir) kullanılmalıdır. Kavgada her araç meşrudur. Bir yerden bir yara alınmışsa, o yara el birliği ile kapatılmalıdır. Bu kavgaya destek olan unutulmamalı, ilk fırsatta ödüllendirilmelidir.
“Milli ve Yerli” olan tarafından “Kökü dışarıda, Terörist” olarak tanımlanan Devrimciler ise kendi içlerinde dağınık durumdadırlar. Ortak bir liderlikten mahrumdurlar, el yordamı ile ilerlerken fırsat buldukça da birbirleri ile didişmekte, birbirlerinin gözünü oymaktadırlar.
Bu tablonun sizce de bugün yaşanan tablo ile benzerlikleri yok mudur?
1960’lı yılların ortalarından itibaren Solun toplum nezdinde giderek artan meşruiyetini 1972’den sonra hızla nasıl yitirdiğini anlamak bakımından bu çıkarım önemlidir, önemli olmalıdır. Yazık bugün yaşananlara bakarak bu dersin çıkarabildiğini söylemek de zordur.
Necati Eğitim Enstitüsünde MC Hükümeti ile birlikte Solcular aleyhine konjonktür hızla değişirken, sürece Ülkücüler lehine dahil olan da bizzat Devrimciler olmuştur. MC hükümetini protesto eden Devrimciler, Necati Eğitim Enstitüsünde 1975-1976 Öğretim yılında süresiz boykota giderler. Başka ifade ile okulu, Ülkücülere kendi elceğizleri ile teslim ederler.
Okulda 1975-1976 yıllarında toplam 1354 civarında öğrenci vardır. Bu öğrencilerden 600-700 civarında öğrenci kendini Sol’da tanımlamaktadır. Kendini Ülkücü olarak tanımlayanların sayısı ise o dönemde 300-350’yi geçmez. Boykota giden 600-700 öğrenci evine gidince, ortada kalan 300-400 öğrenci için azap dolu günler başlar. Okumak istiyorlarsa ya Ülkücü görünmek ya da bin bir hakaret ve aşağılamayı sineye çekmek zorundadırlar. İçlerinde bir an evvel ekmeğini eline almak zorunda olanlar için okumak demek, “kelle koltukta” hareket etmek demektir, omuzlarında büyü bir yük, önlerinde ise varlık-yokluk savaşı vardır.
1970-1978 Arasında Necati Eğitim Enstitüsü’nde öğrenci artışı şöyledir.
|
Öğretim Yılı |
Öğretmen Sayısı |
Öğrenci Sayısı |
|||
|
Erkek (Gündüz/Gece) |
Kız |
Gündüz/Gece : Toplam |
|||
|
1973-74* |
61 |
851 /233 |
71/12 |
922/245 : 1.167 |
|
|
1974-75* |
Öğretmen Sayısı 70-75 civarındadır |
1343 |
170 |
1513/244 : 1.757 |
|
|
1975-76* |
1354 |
206 |
1560/765 : 2.323 |
||
|
1976-77* |
2541 |
363 |
2.904/1476 : 4.380 |
||
|
1977-78* |
2062 |
390 |
2.452/1188 : 3.640 |
||
Kaynak: Ali Erguvan Balıkesir İl Yıllığı 1973, Milli Eğitim İstatistikleri
Bu tabloda dikkat çeken bir olgu, 1973’de Necati Eğitim Enstitüsü’nde yatılılığın kaldırılması ardından Gece Öğretiminin açılmış olmasıdır. Böylece okulda öğrenci sayısı 1971’e göre beş yıl içinde üç kat artmıştır. Öğrenci sayısı 1980’ne doğru 4.500’ün üzerine çıkacaktır. Oysa okulda mevcut öğretmen sayısı sadece 10-15 artmıştır. Okul yönetimi ve öğretmenler bu boyutta bir öğrenci kitlesini çatışmalı süreçte yönetecek deneyime sahip değildirler. Bu da üzerinde ayrıca durulması gereken bir konudur.
1975-1976 Öğretim yılı boykot yılıdır ve bu yıl okul tümüyle Ülkücülerin kontrolüne geçer. Asıl büyük olaylar, saldırılar cinayetler ise Sol’un yeniden okula döneceği 1976-1977 Öğretim Yılından itibaren yaşanacaktır.
Haftaya, dilimiz döndüğünce olanları (Kazım Turan, Naver Engin Cinayetlerini) anlatmayı devam edeceğiz.
KAYNAKLAR:
Cezmi Kırımlı (Bayram) Milli Eğitimde Haçlı Seferleri. Cilt: 1 Anda Dağıtım, 1975,s 140-156
Millet Meclisi Tutanakları Dergisi, Dönem 4, Toplantı 2, 51. Birleşim 4.3.1975 Salı.
Ali Erguvan Balıkesir İl Yıllığı (1973),
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları












































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.09.2025
18.07.2025
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024