Ali Türer
1976 MC hükümeti döneminde Ülkücüler okula iyice yerleşmişti. Boykottan dönenlere göz açtırmamakta kararlıydılar. Bu kararlıklarını iki büyük saldırı ile ortaya koydular. Disiplin Kurulu’nun “Failler tespit edilemedi” yollu kararı da saldırganları yüreklendirdi.
1978 başında NEE başına yeniden gelen Cahit Yarış okulda güçlü ve kararlı bir öğretmen kadrosu oluşturmuştu. Onun döneminde geçmiş iki yıl içinde Mülakatlarda elenen yüksek puanlı Devrimci öğrenciler okula yeniden döndüler.
Bu arada Akşam Bölümü’nün de eğitim öğretime açılması ile öğrenci sayısı da 4.000’i aşmıştı. Olaylar ağırlıklı olarak daha kontrolsüz olan akşam bölümünde yaşanacaktı.
Okulda hakimiyeti elinde tutmada kararlı Ülkücü militanlar için yeni durum, içe sindirebilir değildi. Konumlarını korumakta kararlıydılar. Ülkü Ocaklarının başında da kendilerine her türlü desteği veren gözü kara bir isim vardı.
Bu koşullarda Necati Eğitim Enstitüsünde eğitim-öğretim ortamının daha da çatışmalı, daha tehlikeli hale gelmesi kaçınılamazdı.
Kolluk gücü 1978’den sonra okulun içine koridorlara, bazen de sınıfa girer olmuştu. Olay çıktıkça, yakın kentlerden Balıkesir’e Toplum Polisi desteği yapılırdı. Ülkede Polis de sonuçta siyaseten bölünmüş durumdaydı. İzmir’den gelen polislerin çoğu POLDER’liydi. Bursa’dan gelen polisler ise POLBİR’li idi.
İzmir’den polis geldiği gün, Necati Eğitim Enstitüsü’nde Solcular nefes alırdı. Ülkücülerin o gün gıkı çıkmaz, POLDER’li Polislere şirin görünmeye çalışırlardı. POLBİR’li polisler geldiğinde ise aslan kesilirler, Polisi, Solcular üzerine gitmeleri için tahrikte bulunurlardı. Bir an evvel okulu bitirip gitmek isteyen öğrenci gurubu bile o gün diken üstünde olur, “güvercin tedirginliği” içinde günü bitirmeye bakarlardı.
Cahit Yarış yönetimi ise Polislerden, her iki öğrenci gurubundan gelen aşırılıkları yumuşatma çabası içinde olurdu. Eğitim öğretim ne pahasına olursa olsun sürmeliydi. Fakat işi kolay değildi. Sağ’a da Sol’a da yaranamazdı.
“Hızlandırılmış Eğitim” olarak nitelenen bu dönemde okul, büyük bir karmaşa içinden geçiyordu.
Ana binanın kapısında öğrenciler üstleri aranarak içeri alınır. Koridorlarda polisler (1978 yılında) en küçük olaya müdahale için hazır durumda tutulurdu.
Olay patladığında ne yapılacağı, nasıl davranılacağı, öğrenci grupları arasında konuşulurdu. Polisin tavrı hesaplanırdı. Öğretmenin ya da öğrencinin dersteki bir sözü, bir hareketi, polisin koridorda öğrenciye bir müdahalesi, büyük bir olayın ateşleyicisi olabilirdi.
Herkes hem gurup arkadaşlarını hem de diğerlerini kollamak zorundaydı. Bazı tavırlardan, giyimlerden, kurulan diyaloglardan bir takım sonuçlar çıkarılırdı. Örneğin Ülkücüler saldıracakları gün Takım elbise giyerler, neşeli ve alaycı bir tutumla takınırlar, bıyıklarıyla oynarken geleni geçeni süzerlerdi.
Naver Engin böyle bir günde, Akşam öğretimi sırasında üçüncü dersin sonunda, saldırıda öldürüldü.
17 Mayıs 1978’de Akşam öğretimi sırasında okulda aynı anda büyük bir saldırı başlatıldı. Saldırı her koridorda, her sınıfta aynı anda, birdenbire patlamıştı. Bu, inceden inceye planlanmış bir saldırıydı. Olayın bütün tanıkları olayın “önceden planlanmış" olduğunda daha sonra birleştiler.
Necati Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü öğrencisi Naver Engin ikinci kattan birinci kata bağlantıyı sağlayan arka merdiven başındaki, 204’nolu sınıfta öldürüldü.
Reşat Erguvan Dersini bitirmişti. Saldırı “Vurun Allahsızlara, Vurun Komünistlere” nidaları ile başladı.
Olay anını Naver’in sıra arkadaşı Ekrem Serbay’dan dinleyeceğiz. Ekrem Serbay, Balıkesir Cinge Köyü 1958 doğumludur. NEE’nin Türkçe Bölümü’nde okurken bir yandan da Elektomekanik’te çalışmaktadır. Danıştay kararıyla döndüğü Necati Eğitim Enstitüsü’nü 1980 yılının sonunda bitirir. Öğretmenliğe 1981'de Balıkesir Gazi Osman Paşa Ortaokulunda başlar. 1990’na kadar “Her gün tekrar tekrar yaşadım” dediği Naver Engin’in katledilişini şöyle anlattı:
“Naver’le tanışmamız NEE’deki ilk ders gününde oldu. Okul zaten daha ilk günden gerginlikler, sataşmalar, laf atmalar ile başlamıştı. Naver olayların altında kalacak biri değildi, tepkisini hemen verirdi. Birbirimizle kolayca yakınlaştık. Gece bölümünde aynı sırayı paylaştık. Deneyimli eski öğrenciler “elektrikler kesildiğinde dikkatli olun, saldırabilirler” diye bizi uyarırlardı. Okulda saldırı her an beklediğimiz bir şeydi. Teneffüslerde koridor başlarını kontrol etmeye alışmıştık.
Sınıfta üç Faşist hemen dikkatimizi çekmişti. Kemal Koyuncu, Şemsettin Şahin ve Yahya Baz. Bunlar hal ve tavırlarıyla sadece sınıfın değil, bütün koridorun, hatta okulun elebaşlarıydı. O havalardaydılar. Naver, Necdet Çayır ve Hasan Korkmaz hem yiğit tavırları hem de sempatik tutumlarıyla iyi anlaştığım arkadaşlarımdı.
Bahar ayı gelmiş, günler uzamıştı. Olay günü sanırım Elektromekanik’te çalıştığım için ikinci derse anca yetişebilmiştim. Sınıfta dikkatimi ilk çeken, yukarıda saydığım üç Faşist’in sınıfta olmayışı idi. İkinci teneffüse çıktığımızda bu duruma dikkat çektim, arkadaşları uyardım. Teneffüs’te Şemsettin Şahin ve Yahya Baz’ı takım elbiseli, kravatlı görmüştük. Naver’i de diğer arkadaşları da, dikkatli olalım, bunlar bir şeyler çeviriyor, diyerek uyardığımı hatırlıyorum. Alt kattaki Matematik koridorundan üst kata, Sosyal Bilgiler koridoruna geçerken bu üçünün bize doğru alaycı bakışları hâlâ belleğimdedir.
Olay günü okulda Bursa Toplum Polisi görevliydi. Dışarıda da jandarma güvenlik sağlıyordu. Üçüncü ders, sanırım Reşat Erguvan hocamızın dersiydi. Teneffüs ziliyle birlikte sıralarımızdan kalkıp kapıya yöneldik. Naver’e sigara tuttum. Kibriti yakmak için elime aldığımda koridordan gürültüler yükseldi. Sınıfa Şemsettin Şahin ile tanımadığım bir kişi daldı. Arkamdan bir el beni geri çekti (Ferit Sarı çekmiş). Ön sıralar devrildi. Şemsettin Şahin bir sırayı kaldırıp bizim üstümüze attı. Biz de karşılık verdik.
Naver’i öğretmen kürsüsünde elinde sandalye ile kendini savunurken gördüm. Katil elinde bıçakla önce bize doğru hamle yapmıştı. Biz de sıra ve oturak atarak karşılık verince bir anda Naver’e yöneldi. Naver, katilin kendisine doğru geldiğini gördü. Anınd bir sandalyeyi kaptı, kaldırdı. Katil profesyoneldi, eğildi sandalye tepesinden geçerken elindeki bıçağı Naver’in göğsüne sapladı. Çok sakindi. Şemsettin Şahin’in koluna “işimiz bitti” der gibi dokundu. Sonra da fırlayıp sınıftan çıktılar. Sınıfa girmeden önce de koridorda üç kişiye daha bıçakla saldırdığını, ikisini de yaraladığını sonradan öğrenecektim.
Olay, göz açıp kapayıncaya kadar olup bitti, çok kısa sürdü. Hemen kürsüye koştum, Naver’in sırtındaki montu sıyırmaya çalıştım. Naver, “Ekrem ben gittim”, dedi, kollarıma yığıldı.
Naver’e koşan ikinci kişi Kamil Yeşil’di. Bu çok ilginçtir. Bizim kuşağın dramını yansıttığına inandığım için Naver-Kamil ilişkisine burada değinmek isterim. Naver de benim gibi Halkın Kurtuluşu grubuna yakındı. Kamil Hoca ise Naver gibi Burhaniye’liydi, ama araları bozuktu. Nedenini Naver’e sormuştum. “Bırak şu İGD’li Sosyal Faşisti” demişti. O günlerde ha Faşist, ha Sosyal Faşist ikisi de aynı şeydi bizim gözümüzde.
Dört kişi Naver’i kucakladık (diğer ikisi Hasan Korkmaz ve Hasan Yorulmaz olabilir). Koşar adım ilerlemeye başladık. Koridorda havaya kalkan, sırtıma yönelen bir bıçak gördüm. Adını unuttum, daha sonra bir ağabey “onu duvara çarpan bendim” dedi. Bahçeye çıktık, sınıf pencerelerinden atılmaya çalışan öğrenciler vardı. İlginçtir, koridorda, alt katta tek bir polis gördüğümü hatırlamıyorum o gün. Okul önünde bir sivil polis ile birlikte bir yolcu minibüsünü durdurduk. Sürücü yanına, Naver kucağımızda oturduk. SSK hastanesine gidiyoruz. Naver, yol boyunca iki kez kendine geldi, hırıltılı sesle “Ekrem”, dedi, kolumu sıkıp bıraktı.
Hastanenin bahçesinde bizi bir sedyenin ve bir trafik polisi aracının karşıladığını, Naver’i sedyeye koyduğumuzu, sağlık görevlisinin “başınız sağ olsun” deyişini hayal meyal hatırlıyorum.
Şimdi yıllardır çözemediğim bir şeyi paylaşayım sizlerle. Naver, hastane bahçesinde daha sedyedeyken panik halinde bir polis aracına yöneldim. Araçta anımsadığım kadarıyla üç trafik polisi vardı, cam açıktı. Naver’i vuranlar ile ilgili üç isim saydım. Bana bir şey sormadılar, hemen süratle hareket ettiler.
Naver’i bıraktıktan sonra bizi hemen hastane altındaki Gazi Osman Paşa Polis Karakoluna aldılar, tanık sıfatıyla. Komiser yeni atanmıştı. Karakolun etrafında toplum polisleri vardı. Ayaküstü tedavileri yapılan arkadaşlar da ifade için karakoldaydı. Ne kadar geçti bilmiyorum. Ünlü 544 plakalı Emin Aslan yönetimindeki ekip, adını verdiğim o üç kişiyi, karakola getirilip nezarete koydular, sonra da gittiler.
Onlar gittikten biraz sonra birkaç toplum polisi karakol komutanının uyarısına aldırmadan içeri dalıp kafamıza gözümüze copla vurmaya başladılar. Komiser elinde steni ile girdi, bir yandan valiyi ararken diğer yandan o toplum polislerini dışarıya çıkardı. Emin Aslan ve ekibi bir süre sonra tekrar geldiler, nezaretteki o üçlüyü aldılar. Yanımızdan geçerken bu üç kişi yanımızdan geçerken, rahat, pervasız, alaycı bakışlarla bize doğru bakıp gülümsüyorlardı.
Emin Aslan ve Kolombo adıyla tanıdığımız iki polis eğilip biraz daha sabretmemizi bizden istediler. Gelip sizi emniyet müdürlüğüne götüreceğiz dediler. (Ekrem’in ismini andığı Emin Aslan ve Kolombo namlı Polis’in Balıkesir’de Sol gençlerin insanca ilişki kurabildikleri polisler olduklarını eklemeliyim. A.T.)
Sonradan öğrendiğimize göre katille birlikte bu üçlü jandarma ablukasına rağmen olaydan sonra okuldan hemen ayrılmışlar. Balıkesir’den kaçarken Değirmen Boğazı mevkiinde bir otomobilde yakalanmışlar. Kaçmaları-kaçırılmaları için toplum polislerince ortam hazırlanmış. Üzerinde durulması gereken bir konudur bu.”
Aynı gün Devrimci bir gurup Naver’in cenazesini almak için hastane önüne gelir. Polislerle aralarında çatışma çıkar. Gençlerden bazıları gözaltına alınıp karakola getirilirler. Aralarında bayanlar da vardır. Ekrem içlerinden tanıdığı bayan arkadaşının bir polis tarafından taciz edilircesine aranmasına kayıtsız kalamaz. Müdahale eder. Toplum polislerince kafa göz denmeden coplanır.
Nihayet Emin Aslan gelir Ekrem’i ve birkaç arkadaşını tanık olarak ifadelerini almak için Emniyet’e götürürler. İfadelerini aldıktan sonra gece yarısı Emniyetten çıkıp evlerine gitmeleri için serbest bırakılırlar. Halbuki, ölümlü bir saldırıya tanıklık etmişler, katilleri kendilerine gösterilen resimler arasından tespit etmeye çalışmışlardır. Kendi başlarına eve giderken başlarına ne geleceği belli değildir. Bunu görür, Ekrem birkaç arkadaşı ile Emniyetin merdivenlerine oturur. Bir süre sonra İhsan Komiser (Kolombo) gelir onları alır evlerine bırakır. Arabada giderken sokak köşelerinin tutulduğunu görürler. Uyanık ve tedbirli davranmaları belli ki onları “kim vurduya” gitmekten kurtarmıştır.
Naver’in katillerinin kaçırılmasının planlanmış olması, bu planları boşa çıkaran Ekrem ve arkadaşlarına Toplum polisinin şiddet kullanılması, bütün bunlar sadırının öyle gelişigüzel, “münferit” bir olay olmadığını, lojistik konular da dahil olarak saldırının bütün yönleri ile titizce planlanıp hazırlandığını açıkça göstermektedir.
Tetikçiler, katiller hep bellidir. Haftaya anlatacağımız Dursun Duman olayında da böyledir (Hrant Dink olayında da belliydi). Peki bu planlama kimler tarafından nasıl bir örgütlenme içinde yapılmıştır. İşin bu yönü hiçbir olayda açığa çıkmaz. Burada asıl üzerinde durulması gereken de budur.
Bu olaydan 5 ay sonra Eski Yol-İş Başkanı Baki Yeşiloğlu yollandığı Balıkesir Cezaevinde bir saldırı sonucu öldürülecektir. Ardından “Ya kan kusturacağız, ya tam susturacağız” sloganı ile evlerin altından TİT imzalı bildiriler atılır. Günün akşamında da Necati Eğitim Enstitüsü Fizik Kimya Biyoloji Bölümü öğrencisi Dursun Duman’ın evi taranarak öldürülür. Elektrikler gene kesiktir. Ve katiller Adalet Partisi il yönetiminden birine ait Metruh bir eve sığınırlar orada ihbar üzerine yakalanırlar. Bu olayında üzerine gidilmez.
Naver’i öldürmekle suçlanan iki isim (K.K ve Y.B) Dursun öldürüldüğünde Balıkesir Cezaevinde tutukludurlar. Olayın ardından isyan çıkarırlar. İsyan sırasında iki kişi daha öldürülür. Bu iki isim İsyancıların temsilcileri olarak Adalet Bakanı ile görüşürler. Bunlar yaşanırken mi, daha sonramı bilmiyoruz. Ama aynı yıl (1978), Muhsin Yazıcıoğlu Balıkesir Cezaevini ziyaret eder. Balıkesir Cezaevi bahçesinde bu isimlerle gurup fotoğrafı çektirir. Bu fotoğraf bugün internette hala dolaşmaktadır.
Naver’in öldürüldüğü saldırıda Necati Eğitim Enstitüsü’nde 8’i ağır 28 öğrenci de çeşitli yerlerinden ciddi biçimde yaralanmıştır.
Saldırı sırasında kimi sınıflarda bazı Polisler, Solcu öğrencilerin kalabalık olduğu sınıflarda kapıları tutarlar. Öğrencileri dışarıya çıkarmazlar. Öğrencilerin kaçmalarına yardımcı olan polislerde olur. Bazı sınıflarda ise öğrenciler sınıf kapılarının arkasına sıralar yığmış, saldırganların sınıflarına girmelerine engel olmuşlardır. Saldırıdan en fazla zararı güçlerin dengeli dağılmadığı sınıflar görmüştür. (Olay tanıklıkları)
Naver’in öldürülmesinin ardından Necatibey Eğitim Enstitüsü Disiplin Kurulu olayı hemen incelemeye alır. Derinlemesine bir soruşturma yürür. Olaya ka öğrencilerin tek tek ifadeleri alınır, bu ifadeler birlikte değerlendirilir.
Saldırıya dahil olan, 28 öğrenci önce uzun süreli, 3 öğrenci ise kısa süreli uzaklaştırma cezası alırlar. Daha sonra bu öğrencilerden 9’una yönetmeliğin 5. Maddesinin d bendi uyarınca okuldan “sürekli uzaklaştırma” (atılma) cezası verilir. Disiplin Kurulunun son cezalandırmada olayla ilgili tespitleri dikkat çekicidir:
“Öğrencimiz Naver Engin’in ölümü, 28 öğrencinin yaralaması ile sonuçlanan 17 Mayıs 1978 olaylarının daha önce soruşturması yapılıp suçlu görülenlere gerekli cezalar verilmiştir. Olay önceden planlanmış, tüm okulda aynı anda başlatılmıştır. Amaç can güvenliğini ortadan kaldırarak Enstitüyü kapattırmaktır. Yeni gelen öğrencileri korkutmak, yönetici ve öğretmenleri yıldırmaktır.” (Tarih: 9.2.1979)
Naver’in katilleri muhtemelen hala hayattalar. Muhtemelen Fecbookta meşreplerine uygun resimler de paylaşmaktalar. Acaba diyorum, Naver’i, gençliğinin baharında katlederken kayıt altına girmiş, sonra donmuş asılı kalmış bir resim, bir şema var mıdır katilinin hafızasında? O görüntü zaman zaman su yüzüne çıkınca, vicdanında onu rahatsız eden bir sızı çıkar mı ortaya?
Kaynaklar:
Necatibey Eğitim Fakültesi Arşivi, Necati Eğitim Enstitüsü Disiplin Kurulu Karar Defteri (1978)
Tanıklıklar. Ekrem Serbay
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları










































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.11.2025
6.09.2025
18.07.2025
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024