Murat BELGE
Yakup Kadri’nin Yaban’ı “imparatorluk kaybetmek” durumunda kalmış bir toplumda, bu durumaavamın ve havasın tepkilerinin farklılığını iyi anlatan bir romandır. Ancak bu “iyi anlatma”, yazarın bu karmaşık “sosyo-politiko-psikolojik” karmaşayı enine boyuna analiz etmesinin sonucu değildir. Kendisi seçkinler katında yaşanan depremin bir kurbanı olarak, duygularını bir eleştiri süzgecinden geçirmeden ortaya koyduğu için, bunun getirdiği “otantisite”den ötürü “iyi bir anlatım”dır. “Havas”ın, kendi acılarını ya da özlemlerini paylaşmayan “avam”a duyduğu öfke de kitabın her satırında kendini belli eder.
Yaban, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı konjonktürünün ötesinde, onu aşacak biçimde, bu “havas/avam” ayrımını içtenlikle deşen bir roman olduğu için Türk edebiyatında tartışılmaz bir yer edindi. Sonuçta, 2000’lerde AKP’nin iktidar olmasıyla başlayan kıran kırana mücadele de Yaban yazılmış hikâyenin birçok ögesini taşıyor. Aslında tabii her toplumda seçkinler, intelicensiya ile geniş halk kitleleri arasında bu türden farklar olacaktır, vardır; her şeye rağmen, ortaklıklar da olacaktır. Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu gibi, pre-kapitalist bir tarımsal imparatorluk artığı, eğitimsiz köylülerden oluşan bir toplumda ayrılıkların büyümesi, ortaklıkların azalması, yadırganacak bir durum değildir.
Yakup Kadri’nin Yaban’da yaptığı, gerçekleşeceği bir şekilde sezilen “ulus-devlet” öncesinde, “seçkinler”e bir uyarıda bulunmaktır: “Elinize sağlık, beyler, kolay gelsin. Yalnız, ortada henüz bir ‘ulus’ yok, dikkat edin.”
Bu koşullarda, koca bir Cumhuriyet tarihi boyunca, bir toplumun en önemli, en can alıcı sorunları hep “ulusallıkla” bir şekilde ilgili sorunlar oldu. “Cumhuriyet” dedim ama tabii buna İttihat-Terakki dönemini de eklemek gerekiyor. Yani, imparatorluk dağılıyor, bu seçkinlerin sevdiği deyimle “elden gidiyor”, ama onun yerini alması gereken “ulus” bir türlü gelmesi gereken yere gelemiyor.
Bu süreçte seçkinlerin de ne yaptığı pek belli değil. Onlar, Türkiye gibi bir yerde “seçkin” olmuşlar; ama yetişmeleri, kültürleri, ufukları, karşılaştıkları sorunlarla başa çıkabilmelerine imkân sağlamıyor. Bir gün ırkçı, ertesi gün asimilasyonist; bir gün dili yabancı ögelerden arıtırken ertesi gün “boş verin, nasıl olsa hepsi bizim” diyebilen; son analizde, galiba, her gün, bunların hepsini birarada olabilen bir seçkinler grubu. Halk bu işlerin dışında, olanlardan kendisine kadar gelenleri pek anlam veremeden izliyor. Onun böyle bir kutuptan ötekine atlaması, koşması için bir neden yok. Hayatını o soyut kavramlar arasında geçirmiyor nasıl olsa.
“Ulus-devlet” gibi bir formülasyon, mantıken zorunlu olarak “ulus”u öne alır. Ortada her türlü erdemle, üstünlükle donanmış bir “ulus” vardır; ama birtakım tarihî nedenlerle “örgütlenmesi” sakattır. Örneğin başında çağdışı bir “monarşi” vardır, aydınlanmasını engelleyen “klerikal” bir baskı vardır vb. Bunlar bizim kendimizi algılamamızın da belli başlı kavramlarıydı. Seçkinlerin görevi bu çağdışı kalıntıları süpürüp “ulus”a kendi yapısına uygun “örgütlenme”yi, yani, “devlet”i sunmak ve böylece “ulus”un sahip olduğu potansiyellerini bir bir gerçekleştirmesinin önünü açmaktır. Bu olduğu zaman kaybolan imparatorluğun acıları da giderilecek, insanlar “Böylesi daha iyi oldu” diyebileceklerdir.
İşe girişince bunun öyle kolay bir iş olmadığı daha iyi anlaşıldı.
Ama, şaka maka, 90 yıl bu! Bu sürede hiçbir şey olmadı, denemez. Nitekim şimdilerde yeniden “emperyal” bir dili Ortadoğu bağlamında dolaşıma sokmaya çalışıyoruz. Olay doğrusu pek parlak gitmiyor ama böyle bir çabamız var.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025