Murat BELGE
Yıllar önce Ankara’da “Atatürkçülük” üstüne bir panele çağrılmıştım. “Soru-cevap” kısmında yaşlı bir emekli subay söz aldı, “Ana rahmindeki bebeğin beynine Atatürkçülüğü yerleştirmeliyiz” dedi.
Niye böyle bir zorunluluğumuz var?
İkincisi, bu iyi bir şey mi?
Zaten yıllardır yapılıyor, sonuçları da ortada.
Uluslar, “ulusal kahraman” isterler. Bu dünyada Türkiye Cumhuriyeti diye bir ülke varsa, onun Mustafa Kemal Atatürk’ü en başta gelen “ulusal kahraman”ı olarak benimsemesi son derece doğaldır. Ama bizim bu ülkede yıllardır yaptığımız, böyle bir çerçeveyi aşıyor. Çeşitli durumlarda, “putlaştırma” gibi kelimelerle anlatılan şeyi yapıyoruz. Bizim yaptığımızı başka bir ülkede yaptıkları zaman, bunun tuhaflığını ya da komikliğini görüyoruz. Örneğin Kuzey Kore’de “Başkan” ölünce, akasından sahneye çıkan herkesin ağlaması gerekiyor. Ağlamayan tasfiye oluyor. Biz de bunu haber yapıyor, gülüyoruz.
Ya da Berlin Duvarı’ndan sonra o acayip “sosyalizm”den kurtulan toplumlar eğitim sistemlerinden Marksizm’i çıkardılar diye biz burada seviniyoruz. Ama şimdilerde “Atatürk ilke ve inkılâpları” dersi üzerine kriz geçirenler de var.
Yani, sonuçta “Burası Türkiye” ideolojisine geliyoruz. “Burada böyle”!
“Ulusal kahraman”ı “ulusal put” hâline getirmenin bütün yapaylıklarını, zorlamalarını, bunun genel dünya görüşü üzerindeki yıkıcı etkilerini yıllardır yaşıyoruz. Niçin?
Çünkü Türkiye belirli koşullarda bir “ulus-devlet” oldu ve bu koşullar Ordu’yu toplumun birinci siyasî belirleyicisi hâline getirdi. Ordu da, toplumdaki bu rolünü, Atatürk’ün her türlü mirasının tek koruyucusu olmak gibi bir işlevle açıkladı ve haklı gösterdi. Böyle bir siyasî sisteme razı olanlar, Atatürk’ün de bu şekilde putlaştırılmasından tedirgin olmadılar, tersine, bunun bir tür “güvence” olduğu düşündüler.
Bir kere, böyle bir rejimin kendisi yanlıştı, kötüydü. Kuruluş koşulları öyle olabilir ve geçmişte olup biteni başa alıp bir daha yaşayamazsınız. Ama öyle olmuş diye onu ilelebet öyle devam ettirmek zorunda değilsiniz.
Bir “ayrıcalık” sahibi olan, bunu kaybetmek istemez. Nitekim Türk Silâhlı Kuvvetleri de, hele 12 Eylül darbesinin kendisine sağladığı “hâkim-i mutlak” konumu kaybetmek istemedi ve bunun için ciddi bir mücadele verdi. Yok “ayışığı”, yok “sarıkız”, bu mücadelenin büründüğü somut biçimler. Şimdilik, Türkiye bu “vesayet” sisteminden çıkmış gibi görünüyor. Umarız gerçekten de öyledir, o yapılanma artık geçmişte kalmıştır.
Ancak, Silahlı Kuvvetler’in bundan böyle darbe yapmayacak ya da yapamayacak olması bir şey; bu rejimin bunca yıldır bu şekilde hüküm sürmüş olmasının bugün de devam eden etkileri başka bir şey. O rejimin yeniden üretilmesi için öyle bir putlaştırma olgusu çevresinde oluşturulmuş bir ideoloji gerekiyordu. Her şey onun adına yapıldığı ya da onunla haklı gösterildiği için, toplumun “normal” bir toplum hâline gelmesi de “ulusal put”un “ulusal kahraman” olarak normalleşmesine bağlı.
Ama böyle bir “normalleştirme” olacaksa, onun kendisinin de “normal” olması gerekiyor. Serinkanlılık, nesnellik içinde olacak bir şey bu. Öfkeyle, nefretle olacak bir şey değil. Bir hamaset biçiminin yerine başak bir hamaset koymakla olacak bir şey hiç değil.
Ne var ki, 90 yıldır sürmüş bir “sistem”den söz ediyoruz; bunun yarattığı etkiler var, tepkiler var. Bunun taraftarında olduğu kadar hasmında da yarattığı bir ruh hâli var. O ruh hâli de serinkanlılığa değil, kör dövüşüne daha yatkın.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025