Murat BELGE
Şu günlerde en “hararetle” tartıştığımız konu sokak hayvanları, birtakım sokak hayvanlarını öldürmek üzere iktidarın Meclis’e verdiği yasa tasarısı. Hedefte öncelikle (sahipsiz) köpekler var.
Şu sırada böyle bir konunun gündemin birinci sırasına kurulup oturmasını gerektirecek bir somut olay var mıydı? Bildiğim, izlediğim kadar, yoktu öyle bir şey. Ama var edildi, şimdi var. Öyle bir konu ki, biri gündeme getirince elbette başka konuları unutup bunu tartışır insan. Tasarıya karşı çıkanların söylediği gibi, bir “kıyım yasası!” “Allah yazdıysa bozsun” dedikleri cinsten bir girişim!
Nereden çıktı? Kimin aklına geldi? Niçin şimdi? Bu tür sorular kafamı kurcalıyor ve girişim sokak hayvanlarını aşan hedeflere de yansıyor gibime geliyor. Henüz Tayyip Erdoğan fikrini beyan etmedi. Ancak, böyle bir yasa yapma düşüncesi varsa bunun ondan habersiz bu aşamaya gelebileceğini sanmıyorum. “AKP iktidarında Türkiye” dediğimizde anladığımız şey bu değil mi: Tayyip Erdoğan’ın onaylamadığı hiçbir şeyin olmadığı bir toplum anlamına gelmiyor mu, “AKP iktidarında Türkiye?”
Seçim önemli sonuçlar verdi; AKP açısından endişe verici bir resim çıktı ortaya—muhalefete de moral veren, yıllardan beri ilk kez “iktidar” imkanını erişilir kılan bir resim bu. Doğal olarak bir kargaşalığa da yol açan bir zemine geçtik. İktidarın bileşenleri arasında üstü örtülmeye çalışılan fikir ayrılıkları olduğu ve olmaya devam edeceği seziliyor. Örneğin gene şu ara çok tartışılan “normalleşme” konusu… Bunun Devlet Bahçeli’yi gereksiz yere telaşlandırdığı kanısındayım. Çünkü Tayyip Erdoğan’ın bunu ciddiye aldığını sanmıyorum. Normalleşme gibi bir kavramın ima ettiği davranış tarzı Erdoğan’ın bünyesine de amaçlarına da aykırı.
Öyleyse niçin “normalleşme” dediği şeyin kendi zihninde aldığı biçim üstüne bir şeyler söylüyor. Sanırım kendi yarattığı “çatışma” atmosferinin kendine de zarar verdiğini gördü ve “hır çıkaran” rolünden makul ölçüde (büsbütün değil elbette) uzak durmaya karar verdi. Ama “hır çıkarma” rolünü CHP’nin üstüne (biraz inandırıcı bir taktikle) atabileceği bir “okazyon” bekliyor ve tabii yaratmaya da çalışıyor.
“Hayvan itlaf” programına bu çerçeve içinde bakmak dediğim “itlafı aşan” birtakım hedefleri de içermek zorunda. İçinde bulunduğumuz dönemde, çöken “sosyalizm” falan ortamında, Batı Dünyası’nın önemli bir kısmının gözünde İslam yeni şeytan haline geldi. İşin tuhafı, düşünceleri bundan çok farklı olmayan “İslamcılar” da var—IŞİD ve benzerleri. Bu gelişmelere rağmen, iki dünya arasında köprüler kurmak isteyen hareketler de yok olmuş değil. Bu genel ortamda iki cephenin de birleşir gibi olduğu bir platform ihtimali seçilebiliyor: Dediğim o köprülerin iyi çalışması ve savaşın dilinin yerini barışa ve karşılıklı anlayışa bırakması.
Bunu istemeyenlerin ilk büyük eylemini Humeyni ünlü “fetva”sı ile gerçekleştirmişti. Söz konusu iki dünyadan kişilerin karşılaştığı, selamlaşıp konuştuğu ortamı tahrip etmeye dayanıyordu Humeyni’nin stratejisi. “Bir yazarı yazdığı roman için öldürün!” Birtakım Batılı demokratlar İslam dünyasını daha yakından tanımak istiyorlardı ama bu kadarı fazlaydı: “anlaşma” denen şeyi imkânsız hale getiriyordu.
Humeyni’den sonra bu olayın çeşitli benzerleri sahneye kondu. IŞİD tarzı örgütler bunların arasındadır. El Kaide, İkiz Kuleler bu kategoriye girer.
Bu çatışmada fanatik İslamcı gruplar, tahmin edilebileceği gibi, “kanlı” eylemi biçim olarak benimsediler. Batı Dünyası’nda da bu durumu yeni dünya gerçeği olarak benimseyenler oldu. Şu aralar Batı Dünyası’nı temsil etme iddiasını Netanyahu taşıyor.
Netanyahu kendisi ve benzerleri hep vardır, tanır, biliriz. Ondan fazla, onun yaptıklarını sükunetle izleyen Batılı siyaset ve devlet adamları kanımı donduruyor.
Hep hatırlayacağımız gibi, AKP 2000’lerin başında şimdikinden bir hayli farklı bir tavır ve davranış göstererek iktidara geldi, bu üslupla on küsur yıl iktidarda oturdu. Derken, Gezi Parkı’nda odaklanan kitlesel protesto hareketiyle bu tavrını bıraktı ve bugünkü kılığına girdi. Bu kılık değişikliğini yaparken fazlaca sıkıntı çekiyor gibi görünmedi. Hatta, daha bir açıldığını söylemek mümkün. Öyle ya da böyle, Tayyip Erdoğan’ın var etmek istediği dünyada laikliğin, solun ve tabii demokrasinin yeri olmadığı anlaşılıyor.
Bu kesimle yakınlığın İslamcılar açısından olumsuz sonuç vereceğine, uzun vadede İslamcı siyaseti büsbütün boğacağına inanıyor. Politikasının temel direklerinden biri bu. Dolayısıyla şimdi “normalleşme” dediği şey “Erdoğan’a göre” bir normalleşmedir, yani normalle hiçbir ilgisi yoktur, ama Erdoğan, “İşte gördünüz ya; normalleşemiyorlar” diye konuşacaktır. Yani sorun hem “amansız” kavgayı sürdürmek, hem de “Ben değil o yaptı. Zaten hep öyle yapar” demektir.
Köpekleri zehirlemek laik kesimin “evet” diyemeyeceği bir şey, onaylayamayacağı bir eylem. Bu arada, bu kesimin beklenenden daha içten bir hayvan savunması gösterdiğini de söyleyeyim. Müslüman halkın içinden de bu “tedbir” hakkında iyi şeyler düşünmeyenlerin beklenenden fazla çıkacağı kanısındayım.
Gene de hayvanlarla genel olarak fazla içli dışlı olmayan özellikle Anadolu halkının önemli bir kısmının girişimi protesto edenlerin hayvanseverliğini aşırı bulacağını sanıyorum. Köpek bu, ısırır, güven olmaz. Bir de üstüne kuduz ise!..
Din kaynaklarından yola çıkan hayvan savunmalarının da fazla etkili olacağını sanmıyorum. Köpekler Kur’an’da olsun, Hadis’te olsun, pek itibarlı bir yere sahip değillerdir.
Yani, uzun lafın kısası, sokak köpeklerini zehirleme girişimi Türkiye diye bildiğimiz bu ülkede yaşadığını bildiğimiz iki milletin mensupları arasına bir ayrıştırıcı etmen olarak girer. Belki de öyle girmez ama öyle yapmasının istendiği ve beklendiği kanısındayım. Bu kutuplaşmalarda nedense hep aynı taraftan birileri, sorun ne olursa olsun, “Öldürelim!” diye harekete geçiyor.
Bu böyle mi? Bu cenahın temsilcileri (“temsilci” olduğunu iddia edenler) sahiden o kitlenin gönlünden geçeni mi seslendiriyor? Bilemiyorum.
Bu işlemezse sırada Darwin’le karşılaşırız herhalde.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları



















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025