Murat BELGE
Dünyada “parlamenter demokrasi” adıyla tanıdığımız düzen içerisinde yaşayan toplumlar belirli alışılmış zamanlarda yenilenen seçimlerle kendilerini yönetmesini tercih ettikleri kadroları (siyasi partiyi) iktidara getirirler. Alışık olduğumuz, normal kabul ettiğimiz süreçlerde bu “iktidar” bütün hayat alanlarını kapsayabilir. Ama gene normal olarak düzen böyle işlemez. Seçilen parti, öncelikle “ekonomi” ile meşguldür. “Sağ” diye bilinen ekonomik öğretiler ve aynı şekilde “sol” diye bilinen öğretiler vardır. “Sağ” dediklerimiz bireysel kazanç imkanlarını genişletmeye çalışır; “sol” dediklerimiz ise bölüşümü daha dengeli, “adil” denecek kurallar içerisinde yürütecek tedbirlere yönelir. Bunları biliyoruz, girizgahı gereksiz şekilde uzatmanın gereği yok.
Türkiye’de yaptığımız seçimlerde de bunlar geçerlidir. Ama bu seçimlerin bu özete pek fazla sığmayan özellikleri de var. “Şu ekonomik politika”, “Bu ekonomik tedbir” gene temel bir yere sahip elbette. Ancak, bu dönemin siyasi iktidarının ekonomiyle sınırlı olmayan birçok alanla daha da fazla ilgili olduğunu görüyor uz. Son günlerin çok sıcak bir konusu “hayvanlar” üstüne çıkarılan yasa. Bunun “ekonomi” politikasıyla ilgisi yok. Yüz yıllık Cumhuriyet tarihimiz boyunca da herhangi bir siyasi parti bu alanda var olan durumu bir biçimde değiştirmek üzere bir girişimde bulunmadı. Ama AKP iktidarı belli ki bu konuya özel bir önem veriyor. Zaten bu yeni ortamın oluşması doğrudan doğruya bu dönemde AKP’nin başrolde olmasının bir sonucu.
AKP, Türkiye’nin bu bitmez tükenmez sorununda, “Batılılaşma” sorunu ile hesaplaşmasında, “Batılılaşmama” tavrının temsilcisi. Olay başlayalı beri bu temsilciler değişti. Ama sürekli “muhalefette” kaldılar. İlkin AKP iktidarı ile bu tavrın temsilcileri kendilerini “iktidar” konumunda buluyorlar. Burada bulunca da anlaşılır bir şekilde, topluma kendilerinin doğru olduğuna inandığı biçimi vermeye çalışıyorlar. Bu son derece büyük çaplı bir girişim. Ayrıca, şimdiye kadar Batılılaşma’dan yana güçler nasıl karşılarında buna tamamen karşı çıkan bir blokla mücadele etmek durumunda kaldıysa AKP de o cephenin kararlı direnişiyle başa çıkmak zorunda.
Onun için şimdi sorun “yüksek faiz/ “düşük faiz” türü konularda verilecek kararlardan ibaret değil. Ya da şöyle diyelim: “yüksek” veya “düşük” diye yaptığınız tercih yalnız “faiz”le ilgili bir karar değil. Daha önemlisi, nasıl bir Müslüman olduğunuz konusunda bir karar vermiş oluyorsunuz. Yani hayatın tamamını içeren varoluşsal bir karar/seçme süreci içindesiniz. Bir süreden beri bu ülkeye egemen olmuş “tansiyon” sorunu bundan kaynaklanıyor: Nasıl bir insan olacaksınız?
Bu durum, sizinle aynı tercihleri paylaşmayanları nasıl göreceksiniz, burada da önemli rol oynuyor elbette. Sözkonusu olan, basit bir “farklı değerlendirme” değil. Gene güncel konu olan “voleybolcu kızlar”a bir bakalım. O şortu giyip ortalıkta salınan “kadın” Müslüman olamaz. Cehennemliktir. Cehenneme gitmeyi hak ediyorsa o aşamaya gelmeden öncesinde de ona karşı nasıl davranmalıyız, bize söylüyor. O şortu giyen kızı bir “nefret nesnesi” yapan kişi bu inancını kamuya açıkladığında, karşı cephenin gözünde “nefret nesnesi” oluyor ve böylece karşılıklı nefret ve gerilim yükseldikçe yükseliyor.
Yasanın kabul edildiği Genel Kurul'da AKP milletvekillerinin hatıra fotoğrafı
Aslında gecikmiş bir karar anının mücadelesini her kuşakta yeniden yaşamak zorunda kalmak gibi tuhaf bir kaderimiz var. Yeniden “hayvan itlafı” yasasına dönmek istiyorum. Çünkü bu olay ve bu yasanın simgesel bir önemi ve anlamı olduğunu düşünüyorum. Bugün yaşadığımız dünyada sokak köpeklerini bir sorun olarak görmek, sorunun çözümünü de bu köpekleri yok etmek ya öldürmek olarak görmek kolay kolay kabul edilecek bir tutum değil. Kendi başına azımsanacak bir şey değil elbette, ama kendisiyle sınırlı da değil. “Öldürmek” dediğimiz şeyi bir “çözüm biçimi” olarak görmek yeterince sorunsal. Üstelik öldürülmesi düşünülen canlıların sayıları milyonları buluyor; köpeklerle sınırlı kalıp kalmayacağı, sıranın diyelim kedilere de gelip gelmeyeceği de belli değil.
Kur’an’da ya da hadiste geçtiği şekille bugünün insanının gözünde başta köpek, bütün bu hayvanların nasıl görüldüğü ayrı bir sorun. En azından bazı müminler, bu kutsal metinlerde geçen değer yargılarının zamana tabi olmayacağıdır. Bu durumda, o yargılarla bugünkü dünyanın ölçülerinin uyumlu olmadığı söylenebilir ve uyuşmadığı durumda ne yapılacağı sorulabilir vb. “Ortodoks” yöntemleri benimseyen toplumlarda şimdiye kadar kitaba göre davranmakta ısrar etmenin örnekleri görüldü; hırsızlık yapanın eli kesildi, zina işleyen kadın taşlanarak öldürüldü vb. Ama bunlar tek tük olaylar olarak kaldı ve genel bir tiksintiye de yol açtı. Yapana bir hayır getirdiği de olmadı.
Neyse, hayır getirip getirmediği benim tartışmam gereken bir olay değil. Ancak, zamana uymak üzere “kitab”ın kurallarını uygulamakta gevşek davranmayan din olmadığını söylemeliyim. Üstelik, bu şekilde davrananların “kitaba uygun olmalı” tezinin şampiyonları arasından çıktığını da ekleyeyim. Yeter ki, “bi’dat”, bu konularda otorite sayılan kişi ya da kurumun çıkarına olsun.
Bu toplumda bu konuda bir “modus vivendi”ye varmamız şart. Bunu başaramadığımız durumda zaten “bu toplumda” diye konuşmanın anlamsızlaşacağı bir yönde yol alacağız demektir.
Yazarlar
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025