Murat BELGE
Türkiye’de, yakın tarihte, “Siyasi İslam’ın iktidarı paylaştığını, birkaç kere gördük, deneyimledik. Bu “koalisyonlar”da bu hareketin önderi Necmettin Erbakan’dı. Erbakan önderliğinde siyasi İslam’ın iktidarı birileriyle paylaşmasından, buralara kadar yükselmesinden hoşnut olmayanlar, bu hareketin Türkiye Cumhuriyeti’nin felsefesiyle, temel değerleriyle uyuşmadığını söyleyenler vardı—hem de seçimlerde çoğunlukta olan onlardı. Ancak, Milli Selamet, Refah vb, çeşitli adlar takınmak zorunda kalan bu hareket toplumun çoğunluğunun “nereye gidiyoruz?” yollu ciddi bir endişeye kapılmasına yol açmadı. Şimdi öyle mi?
AKP net bir şekilde çoğunluğun oyunu (demek ki toplumun güvenini) kazandı ve tek başına iktidar olarak işe başladı. O zamandan beri de bu durum değişmedi ve bu süre içinde AKP daha birçok seçim kazanarak iktidarını perçinledi. Şu anda Tayyip Erdoğan’ın iktidarının Cumhuriyet tarihinde göre geldiğimiz en uzun sürmüş iktidar olduğunu söylüyoruz. Ne var ki son bir iki yıldır “rakipsiz” gibi görünen bu iktidar çatırdamaya ve sallanmaya başladı. AKP’nin rakibi var ve böyle giderse muhalefetin AKP iktidarını alaşağı etmesi kimseyi şaşırtmayacak.
Bir koalisyon içinde “iktidar paylaşan” İslamcı hareketle tek başına iktidar olan İslamcı hareket arasında çok ciddi farklar var. Toplumu doğrudan doğruya etkileyen olaylar genellikle ekonomi alanında olur ve ekonominin gidişi iktidarların konumlarını belirler. Ekonomi, “ekonomist” olduğunu gururla söyleyen Tayyip Erdoğan’ın elinde berbat bir hale geldi. Örnek saymaya gerek yok. Zaten herkes, iktidarın kendisi de dahil olmak üzere, durumun farkında.
Ama bozulan, yalnızca ekonomi mi?
Değil. Böylesine kapsamlı bir bozulma bugünlere kadar görülmemişti. Gene başı ekonominin çektiği yozlaşma, kural haline geldi. Cumhurbaşkanı’na verilen (ve onun sonuna kadar kullandığı “harcama” imkanları herhalde pek çok kişiye kabul edilemez gibi görünüyordur.
Ama doğrudan doğruya AKP ve Reis’inin uygulamalarıyla rayından çıkan daha çok şey var: Yolunu bulup kapağı buraya atanların yarattığı basınç, bütün “dış politika”, kadın cinayetleri, dünya mafyalarının mekânı olmamız, böyle olurken kurumların içinin boşalması. Saymakla bitmeyen bir yozlaşma.
Ankara'da silahlı suikast sonucu öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş
Ve bu günlerde toplumda endişe verecek şekilde yükselen şiddet eğilimi. Toplumun “tepesinde” bir şeyler oluyorsa bunların daha alt düzeylerde de bir şeyleri etkilemesi kaçınılmazdır. Ama işte, “Sinan Ateş cinayeti” gibi olaylar da siyasetin tepesinde ne kadar korkunç etkiler üretilmekte olduğunu gösteriyor. AKP iktidarından önce de birtakım korkunç cinayetlerin huzurumuzu bozması bildiğimiz, hatta alıştığımız bir durumdu; Hrant’ın öldürülmesini hatırlayın. Cinayet ne kadar korkunçsa, üstünün örtülmesi ihtimali de o kadar güçleniyordu. Bunu, bunları üretebilen bir yapılanma vardı. AKP bunun içinde değildi. İyi, ama nedir Sinan Ateş cinayeti?
Bunun da üstünü örtmek isteyen güçler olduğunun ciddi sinyallerini aldık, almaya devam ediyoruz. Bunu örtbas etmekte kararlı olanlar bu bilek güreşini kazanmakta başarılı olurlarsa, şimdiye kadar zaten çeşitli kanlı olayların bulaşıklığını belirli bir ölçüde yaşamış olan AKP iktidarı, yozlaşmanın bu türlüsünü de repertuarına katmış olacaktır. Sinan Ateş olayı özellikle bu bakımdan önemli. Bunun ne olduğunu, kimin kararıyla yapıldığını vb aydınlatmak isteyen cepheyle kapatmak, unutturmak isteyen cephe şimdiye kadar oluşmuş birikimin üstüne, tepesine kurulup oturacaktır.
Tayyip Erdoğan Türkiye toplumunda var olan çeşitli eğilimlerin arasından seçimini yaptı. Yaptığı dönüşte Gezi direnişinin önemli payı var. Bu dönüşten bir kere daha dönebileceğini sanmıyorum. MHP ile ittifakını götürebildiği kadar götürecektir. Genel duruma bakınca, bunun çok uzayacağını sanmıyorum, ama AKP’nin bir kere ele geçirdiği iktidarı bir daha eden kaçırmamak için ciddi bir mücadeleye gireceğinden şüphem yok.
Tayyip Erdoğan’ın Erbakan’dan devraldığı siyasal İslam yapısıyla kendinden sonra bu hareketin başına geçecek kişiye, kişilere bırakacağı yapı arasında çok fark olacağı anlaşılıyor. Bakalım ayine-i devran ne gösterecek!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025