Murat BELGE

Murat BELGE
Murat BELGE
Tüm Yazıları
“Ölmek”
9.06.2025
112
Türkiye’de kimlerin muhafazakâr olduğu ve neyi muhafaza etmek istedikleri benim bir türlü çözemediğim bir bilmece olmuştur. Neyse ki, “bilenler” var. Kimin öldüğünü, kimin geberdiğini bildikleri gibi, ne zaman ve nasıl gebereceğimizi de onlar biliyor

Son zamanlarda “ölenler”in sayısı azalıyor gibi. Yani “hayatını kaybedenler” azaldı mı? Yok azalmadı. Ne demek istiyorum? Şunu; hayatını kaybedenlerin istatistiğinde kaydadeğer bir değişiklik olmadı ama bunların arasında “ölenler” azaldı; “geberenler”in oranı yükselmeye başlıyor. “Vefat edenler” de çoğalmış olabilir; hatta “irtihal-i ruh eyleyenler” de muhtemelen çoğalmıştır. Yavaş yavaş, “ölmek” gibi “nötr” bir şey yapanların azalacağını, bunun yerine “irtihal” veya “intikal” (tabii “ebediyet”e) edenlerin çoğalacağını tahmin edebiliriz. Önce bir “müftü” efendi çıktı, “geberme”nin kapısını açtı; ama iş bununla kalmadı. Şimdi bir de “çarpılanlar” çıktı. Bunlar da sakin sakin ölmeyi beceremeyenler. Beceremedikleri için “ceza” olmak üzere ölüyorlar!

Neden “ceza”, cezalandırılmaları niçin gerekli görülmüş? Oldukları kişi oldukları için. İrtihal-i ruh eyleyenler de aynı mantığa tabiler, oldukları kişi oldukları için ebediyete intikal ediyorlar. Adaletin terazisi adaletin hükmünü vermekte vakit kaybetmiyor. Herkes hak ettiği yere yollanıyor. Kimin, nereye, nasıl gittiğini bilen ayrıcalıklı kişiler de var; zaten onlar bize hemen söylüyor, kim vefat etti, kim geberdi, kim çarpıldı.

Bu kelimeler bu toplumun nasıl bir nefret yüküyle yüklü olduğunu gösteriyor. Nefretin nedeni, kaynağı Batılılaşma, dinden uzaklaşma. Geleneğe ihanet etme de diyebiliriz. Ama burada tuhaf bir durum var. Bu toplumun geleneğinde buna uymayan motifler ağır basar. Örneğin, “Ölenin arkasından konuşulmaz” diye bir söz vardır ki tam da geleneğin nasıl biçimlendiğini gösterir. Oysa önümüzdeki örnekte “geleneğe ihanet” diye ateş püskürenler ölenin arkasından hem de ne biçim konuşuyorlar. Onların “hain” diye suçladıkları kesimden ise böyle bir davranış görmedik.

“Nefretin kaynağı Batılılaşma” dedim. Ta Lale Devri’ne kadar uzatabileceğimiz bir tarih! Bu uzun süreçte terkedilen geleneğin haddi hesabı yok. Terk etme fiilini yerine getirenler arasında da “gelenek”ten şaşmamaya kararlı kesimin sayısı hiç az değil. Modern hayatın ve Batılı hayat tarzının sunduklarından bol bol yararlananlar arasında onlar da kendilerini gösteriyor. “Kaybolan gelenek neydi?” diye sorsanız, tutarlı bir resim sunabilecekleri şüpheli. Türkiye’de kimlerin muhafazakâr olduğu ve neyi muhafaza etmek istedikleri benim bir türlü çözemediğim bir bilmece olmuştur.

Neyse ki, yukarıda söylediğim gibi, “bilenler” var. Kimin öldüğünü, kimin geberdiğini bildikleri gibi, ne zaman ve nasıl gebereceğimizi de onlar biliyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar