Murat BELGE
Santiago Carillo’nun öldüğünü (97 yaşında) bu sabah Hadi Uluengin’in yazısından öğrendim. Avro-komünizmin bir kahramanı Berlinguer, ikincisi de Carillo’ydu. Hadi’nin de dediği gibi, Marchais de oralarda geziniyordu, ama metazori; ruhen Stalin’den hiç kopmadı. Zaten hep söylerim: Sovyetler Birliği’nde bir “Stalin nedreti” başgösterse, Fransız Komünist Partisi enternasyonalist dayanışma içinde şöyle on, yirmi Stalin bulup gönderebilirdi.
Carillo, yetmişlerin o ilginç üçlüsünün son temsilcisi olarak aramızdan ayrıldı, demek ki. Gelgelelim, yıllardır, Yarbay’ın teşebbüsünden beri, Carillo’nun ağzından çıkma ya da Carillo hakkında söylenmiş bir söz yok aklımda. Bu, kısmen, adamın yaşlanmasının sonucu olabilir. Doksanını bulan insanlar —genellikle— “dünyayı sarsan” sözler bulup söyleyemezler. Gene de, daha önemli kısmı, Avro-komünizmin yavaş yavaş siyaset arenasından silinmesiydi.
Niye silindi? Bu kadarlık barutu mu vardı? Kitlelerin uzun vadede yüz vermeyeceği kof bir ideoloji miydi?
Bence şöyle oldu: Avrupa’nın üç önemli Komünist Partisi’nin bu “Avro” önekiyle Sovyet nüfuzunu reddetmesi, onlar için çok önemli bir gelişmeydi. Üçü de, katı Moskovacı tutumlarıyla kendi topraklarında habire alan kaybettiklerinin farkına varmıştı. Oysa İkinci Dünya Savaşı ve Nazi işgali sırasında, Direniş’te (Fransa ve İtalya’da) Komünistler en önde dövüştüğü için Savaş’ın bitiminde Komünizm’in prestiji yüksekti. Ama 1945’ten 1975’e gelinceye kadar bu prestij buharlaşmıştı.
Moskova’da iyi şeyler olsa, bir partinin “Moskovacı” olması bir dereceye kadar anlaşılır: “Bakın, arkadaşlar, orada insanlar ne güzel şeyler yapıyor. Biz de yapalım,” demenin bir mantığı vardır. Ama Komünizm’in kitabında olacağı söylenen güzel şeyleri, Moskova’nın sokağına baktığınızda göremiyorsunuz. Üstüne de Budapeşte, Prag gelip tüy dikiyor.
Bunlara rağmen “uluslararası birlik, dayanışma” diye belletilmiş şeylerden, 1917’nin şanlı tarihinden vazgeçmemek üzere diretti birçok Komünist (bu konuyu ayrıca yazmak istiyorum). Ama sonunda —bence bir hayli gecikmiş olarak— hiç değilse bazıları “yeter” dedi.
Bunu deme noktasına gelmek onlar için önemliydi, ciddi bir çaba ve mücadele sonunda buraya gelinmişti.
İyi de, yeni düşünceleri, yenilemeye çalıştıkları (pek başarılı olamadan) dilleriyle bu partiler memleketin ahalisine hitap edecek, o ahaliyle ilişki kuracak...
Söyledikleri, o ahali açısından ne kadar “yeni”?
Yeni meni değil, çünkü bu memleketlerde sittin senedir, Sosyalist, Sosyal-demokrat partiler var. “Avrupa-komünizmi” kuruluyorsa, karşısında yıllanmış, hattâ yaşlanmış “Avrupa-sosyalizmi” var.
Avrupa-komünizmi, elinde yanlış mallarla yanlış yere gelmiş işportacıya benzedi. Gelip yaygısını yayıyor. “Ey ahali, bakın size neler getirdim!” diye söze başlıyor. Ama yaygısına dizdiği incik boncuk yıllardır satılıyor burada. Satan belli, yeri belli, her şeyi belli. Hattâ biraz usanç vermiş.
Avro-komünizm, Stalin’den ve Sovyetler’den vazgeçtiğini söylemek dışında, ne vaat ettiğini anlatamadı. Çünkü bunu kendisi de fazla düşünmemişti. Sözkonusu üç partinin eski dönemden kalmış bilumum “aparatçik”leri falan da hâlen iş üstündeydi. İnsan, sözgelişi Marchais’ye bakıp, neyin değiştiğini düşünebilir?
İspanya’dan, Katalunya’da bir arkadaşım vardı. Gençliğini yeraltı hareketinde geçirmişti. İspanya’nın normalleşme sürecinde gitti Sosyalist Parti’ye yazıldı. “Franco varken muhalefet etmek istiyorsan, bunun tek adresi vardı,” diye açıkladı bana bu kararını. “Şimdi öyle değil. ‘Solcu’ ve ‘etkili’ olmak istiyorsan, yüzde beşi geçemeyen Komünist Parti’de yapabileceğin bir şey yok.”
Katıl, katılma, bir mantık!
Peki, KP’nin bir “zor zaman” örgütü olması kötü bir şey mi?
Tek başına ele aldığında, değil elbette. Hattâ, “güven” veren bir şey. Ama hayat karmaşık, hiçbir şey “tek başına” ele alınamıyor.
Bunlar şimdi “kapanmış” gibi görünse de, pek öyle kapanmış filan değiller. Devam edeceğim.
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025