Murat BELGE
Hafta sonu Antakya’daydım. Suriye’deki savaşın kamplar gibi somut, elle tutulur sonuçlarıyla karşılaşmadım, ama bu olayların sınırın Türkiye tarafında yaşayanlar üstünde yarattığı etkileri bir ölçüde görebildim.
Bizim şimdi “komşu” dediğimiz ülkelerde bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu yayılıyordu. Derken kozmopolit imparatorluk bitti ve onun yayıldığı alanda ulus-devletler oluştu. Ama özellikle sınır bölgelerinde insanlar iç içe yaşar. Masa başında, harita üstünde bir çizer, “Sınır buradan geçsin” der ve bunun üzerinde anlaşmaya varabilirsiniz. Ama siz o çizgiyi çizdiniz diye orada yaşayan insanlar da hemen “hizaya” gelmez. Onun için, çevremizde yer alan bütün ulus-devletlerin halklarıyla dinleri ya da etnik kökenleriyle bağlı insanlar, Türkiye sınırları içinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşları olarak yaşamaya devam ediyor.
Böyle olunca, o ülkelerde geçen olaylar, özellikle de kargaşalıklar, çatışmalar bu insanları hemen etkiliyor. Kuzeyde, Gürcüler ile Abhazlar birbirine girdiğinde, buradaki Gürcüler ve Abhazlar da dikkatlerini oraya yoğunlaştırmışlardı. Ama oradaki durum burada bir çatışmaya yol açmamıştı en azından kaydadeğer bir çatışmaya.
Doğal olarak, şimdi Suriye’de öncelikle Alevi-Süni çatışması biçimlerine bürünen iç savaş da buradaki insanları etkiliyor. Hafta sonu bunu, Hatay’da, dediğim gibi “bir ölçüde” gözlemledim. Süreç grubunun “Ortak Yarın” adıyla düzenlediği toplantıdaydım ve toplantı da, adının işaret ettiği gibi, bu konuları konuşma amacını taşıyordu.
Türkiye’nin güney illerinden bazılarında, güneydeki Araplar’la, bazılarında da Kürtler’le, “etnik” bağdan öte, hattâ somut akrabalık bağı olan insanlar yaşar (kuzeyde, Artvin-Batum arasında da aynı durum vardır). Hatay da bu illerden biri, belki başlıcası. Antakya (ya da Kilis) Konya’dan çok daha fazla Halep’e yakın.
Suriye’yle ilişkilerimizin iyi olduğu o kısa dönem, doğal olarak, her yerden önce Hatay’da kendini hissettirmiş, belli ki çok yaralı da olmuş. Şimdi bu “ekonomik” faydanın arkası kesilmiş ama sorun bundan ibaret de değil. Suriye’nin ne olacağı sorusu Hataylılar’ı ilgilendiriyor; Türkiye’nin bu geleceğin biçimlenmesinde oynayacağı rol de onları yakından ilgilendiriyor.
Benim katıldığım toplantıda çeşitli kesimlerden gelen kişiler, “kanaat önderi” deyimine uyan insanlar vardı. Bu özellikleriyle, olgun kişiler olarak, mantıklı ve dengeli konuşuyorlardı. Ama toplumun daha alt basamaklarına inildikçe, mantıktı, dengeydi, azalır ve yerini kökü doğuştan edinilmiş kimliklere dayanan duygulara, öfkelere, düşmanlıklara bırakır. Bunlar bizim toplantı salonunda yoktu ama Hatay’da hiç yok mudur? “Yoktur” demesi pek kolay değil.
Gelgelelim, Hatay gerçekten de farklı özelliklere sahip olan bir bölge. Etnisite bakımından da, mezhep ve din bakımından da bir hayli heterojen olmakla birlikte buradaki mozaiği meydana getiren ögeler arasında, halklar arasında, bir uyum ve karşılıklı saygı olagelmiş. Dahası, Hataylılar, bu uyumu bir değer olarak ve kendilerine değer katan bir meziyet olarak görmeye başlamış, buna alışmışlar. Bunu kaybetmek istemiyorlar.
Yani, “sorun yok” değil; sorun var. Çünkü çevremizdeki pek çok ülkeye kıyasla modern bir “yurttaş” tipolojisi daha gelişkin olmakla birlikte, Türkiye de cemaat(ler) yapısını büsbütün aşmış değil. Ancak Hatay’da kazanılmış mesafeyi kaybetmemek noktasında güçlü bir iradenin varolduğunu da söylemek gerekiyor. Bunu söylerken dengelerin her şeye rağmen hassas olduğunu ve provokasyon yaratacak davranış ve politikalardan sakınmak gerektiğini unutmamalı.
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025