Murat BELGE
Öteden beri dikkatimi çeken bir özellik, şu “Barış Süreci” çerçevesinde dinlediğim konuşmalarla birlikte zihnimde daha bir belirginleşti. Politikayı düşünmemiz, politikayı kavramamızla ilgili bir özellik bu. Anlatılması biraz zor olabilir ama anlatmaya çalışacağım.
Herhangi bir kavramı ele alabiliriz. Diyelim, “demokrasi”. Okumuşuz, konuşmuşuz üstüne, zihnimizde iyi kötü bir tanımı var. Bu aslında bizim o kavrama verdiğimiz tanım yani öznel bir şey. Ama benzer düşünen insanlar, benzer bir eğitim almışlardır; zaten onun için benzer düşünmektedirler. Benzer kitaplar ya da aynı kitapları okumuşlardır. Bu durumda olan insanların zihninde kavramların tanımları da doğal olarak benzeşir.
Böyle olunca, birkaç kişiyle konuşup mutabık kalınca, herkesin de böyle düşündüğü sonucuna varıyoruz.
Öyle ya; “demokrasi” demiştik yukarıda, “demokrasi”nin kırk tane tanımı olacak değil.
O hepimizin bildiği bir tane “demokrasi” ama onun önünde ya da ona karşı ya da ona ilişkin, herkesin eylemi değil. Ben şöyle şöyle davranıyorum; bakıyorum falanca böyle böyle davranmakta...
Nedir bunun açıklaması? Niçin böyle.
Ben, tabii, kendi davranışımın doğru davranış olduğu kanısındayım. “Demokrasi”nin, işte tanım, tanımını yaptık; işte “değeri”, onu da tesbit ettik. Ben de bunlara göre, işte dediğim gibi davranıyorum. Peki, o niçin benim gibi davranmıyor?
“Kötü niyetli” de ondan! Benim gibi o da doğrusunu biliyor ama doğrusunu yapmıyor. O halde, “kötü niyetli” olmak dışında bir açıklaması olamaz bunun. O açıklamanın da açıklamasını fazla zahmet çekmeden buluruz: ya ajandır, ya para alıyordur, ya kalben faşisttir... böyle bir şeydir.
Oysa muhtemelen bunların hiçbiri değildir. Sadece, farklı düşünüyor, farklı kavrıyordur. Biri vardır, zorla morla, nasıl olursa olsun, yönetimi ele geçirip kadınların başlarını bağlamasını yasaklarsa, bunun adının “demokratik devrim” olacağına inanır (tabii bir dizi başka uygulamayla birlikte): bir başkası, “demokrasi”nin isteyenin istediği şekilde giyinme özgürlüğü olduğu düşünür. Daha bir başkası da demokrasinin herkesin başını bağlamasıyla geleceğine inanmış olabilir. “Değer” konusu da böyle. Örneğin bu sonuncu arkadaş kadınlara başlarını örttürmenin, gereğinde zorlamanın gereğine inanır, “demokrasi olmazsa olmasın,” diyebilir.
Yani “demokrasi”nin ne tanımında, ne de verdiğimiz değerde anlaşıyoruzdur. Onun kültürel ve teorik beslenme kaynakları bizim bellediklerimizden farklıdır.
“Kâr” diye bir kelime var. Ahmet’e soruyorsun, diyor ki “Adam kolunu sıvamış, üretmiş, riske girmiş. Tabii sonunda bir kazancı olacak. ‘Kâr’ bu kazancın adı.” Mehmet’e soruyorsun, “Marx baba anlatmış,” diyor, “Kâr, işçinin ödenmemiş emeğidir.”
Hangi tanım gerçekliği daha doğru anlatıyor, tartışırız, tartışıyoruz, tartışacağız. Birbirimizi ikna etmeye de çalışacağız. Ama, Ahmet tıpkı Mehmet gibi bilip kendi çıkarı öyle gerektirdiği için öbür türlü konuşuyor olmak zorunda değil. Artık-değer teorisi diye bir şeyi hiç işitmemiş olabilir; işitmiş, öğrenmiş, ama öyle düşünmeye aklı yatmamış olabilir, başka birçok şey de olabilir. Yani “ajan” olması ya da öyle konuşmak için bir yerlerden para alıyor olması şart değil.
“Diyalog” dediğimiz şey bunun için gerekli. Hepimizin bildiği birse, “diyalog”a gerek yok. Birbirimizi ikna etmemize de gerek yok. En fazla “pazarlık” edilir.
Ama adama “ajan” demekle, diyalog imkânını da, gereğini de, ortadan kaldırıyorsunuz. Dolayısıyla, “apolitikleşmek” için birebir bir tavır bu. “Ajan”sa ya da “para alıyor”sa, ancak daha fazla para verip benim hizmetime girmesini sağlayabilirim. Aramızda başka bir anlaşma aracı yoktur.
Dolayısıyla “politika” yoktur. Tabii “Böyle aşağılık adamı hizmetime almak istemem” de diyebilirsiniz. Bu durumda onu yok etmekten başka çare kalmamıştır. Bu da gene “politika” değildir.
Böyle bir anlayışla, daha ilk adımda, çoğulcu düşüncenin de dışına düşeriz.
http://www.taraf.com.tr/murat-belge/makale-aklin-yolu-bir-mi.htm
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025