Murat BELGE
Hükümet, birkaç gün içinde ortalığı allak bullak etmeyi başardı. Taksim’deki çatışmanın boyutları ne genel üslûbu kabul edilir gibi değil. Köprünün adının tartışması, kendisinin tartışılmasının önüne geçmiş oldu. Bunların gerisinde ne gibi anlamsız itişmelere yol açacağını şimdiden yeterince kestiremediğimiz içki düzenlemesi kapı gibi duruyor zaten. Bunlar birbirinden uzak ve farklı sorunlar değil. Başlıca ortak noktaları ise, onları böyle birer “sorun” olarak karşımıza diken zihniyet. Dolayısıyla asıl anlamı “içki yasağı” demek olan yasa kadar, “iki ayyaşın çıkardığı kanun” lakırdısı da önemli. Yeni köprünün adının Yavuz Sultan Selim olması kadar, “İstanbul’un fethinin 560. yıldönümü kutlamaları”nın mahiyeti de önemli. Yavuz Sultan Selim ve ağaç sökmek, içki yasağı ve alışveriş merkezi, mehter takımı ve biber gazı, Fatih Sultan Mehmed ve eklektik mimarisiyle Topçu Kışlası, son analizde aynı zihnî dünyanın ürettiği bir resim oluşturuyorlar. O dünyada birbirlerini tamamlayabiliyorlar, aralarında (başkalarını anlamakta zorlayan) bir uyum da kurabiliyorlar. Tabii “Başkanlık sistemi” de bu resmin, bu uyumun çok uzağında değil. Uzağında olmadığı gibi belki temelinde yatıyor, resmin nihaî anlamını da o veriyor.
Sözgelişi bir ay kadar önce, Türkiye’de çok başka türlü bir hava vardı. Bütün gündemlerin bütün maddelerinin üzerinde, “Barış Süreci” dediğimiz başlık yer alıyordu. Topluma bir iyimserlik ışığı, bir yumuşama, esneme kazandıran bir başlıktı o.
Bir de şimdiki duruma bakın. Başta Taksim olmak üzere, yeni bir savaş atmosferine girdik.
Toplumsal tepkiler olur, olması yalnız normal değil, ayrıca sağlıklıdır. Yöneticiler bu tepkiler karşısında bunu bir inatlaşma, cedelleşme vesilesi haline getirirlerse, bu yoldan hayırlı bir sonuca varılmaz.
“Barış Süreci”nin yarattığı yumuşamaya, iyimserliğe değindim. Türkiye’deki cepheleşme hepimizin malûmu; öyle bir havadan söz ederken, bundan hiç hazzetmeyen, diş gıcırdatan ve fırsat bekleyen birilerinin varlığını unutmuyorum. Ama etkisizdiler. Barış söylemi egemendi.
Ya şimdi?
Hükümet kendi eliyle, kavga çıkmasını isteyenlerin önüne, kendi başlarına hayal edemeyecekleri kavga nedenleri ve fırsatları sundu. Yaptığı ve yapmayı planladığı işlerin kendi doğruluğu, yanlışlığı bir yana (hiçbirinin doğru olduğunu düşünmüyorum), “politika yapmak” çerçevesinde ne kadar “rasyonel” bu davranış? “Raison d’état” bu mu?
Başbakan, bütün Türkiye’yi ilgilendiren yapısal- tarihî sorunlarla mücadele etti. Bunları, bu ülkede demokrasinin kurulmasını isteyen herkes destekledi. Bunlar olurken, bu adımları atan kişi ve kişilerle dünya görüşlerinin nereden nereye kadar uyumlu olduğunu kurcalamadık.
Şimdi Başbakan kendi projelerini yürürlüğe koyma aşamasına geçmiş gibi görünüyor. Bu projelerin “memleket için hayırlı” olduğuna inanıyordur herhalde. Ama bunlar “demokrasi”, “özerkleşme” ve benzerleriyle türdeş konular değil. Olmadığı gibi, en genel düzeyde, “günlük hayat”, “yaşama üslûbu” gibi alanlarda, bu ülkede yaşayan insanların azımsanmayacak sayıda bir kesimini somut bir biçimde rahatsız eden uygulamalar getiriyor. Bunlara “evet” demek mümkün değil. “Gelir geçer” gözüyle bakmak da mümkün değil. Türkiye, olacaksa, şimdi demokratik olacak. Bunun genel ilkeleri var, kuralları var. Demokrasi, Tayyip Erdoğan’a tahsis edilmiş bir otobüs değil.
Başbakan hızla gündeme getirdiği bu uygulamalarla, bu söylemle, bu tavırla, aynı otobüste yolculuk etmek istemediğinin işaretlerini veriyor. Olabilir, elbette böylesini tercih edebilir.
Ama ben kendi hesabıma, “Jakoben vesayet”ten kurtulmayı, “plebisiter diktatörlük”e geçiş olarak değerlendirmiyorum. Bu otobüsler, benim varmak istediğim duraktan (ya da güzergâhtan) geçmiyor.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025