Murat BELGE
Başbakan, “diktatörlük” konusunda, aynı mesajı vermeye devam ediyor. Basit bir akıl yürütme: “Ben diktatör olsaydım, kendime diktatör dedirtmezdim [diktatörler dedirtmiyorlar]. Burada aklına esen bana diktatör diyebildiğine göre, demek ki ben diktatör değilim.”
Öteki temaya da devam: “Seçim dediğimiz şey, sandıktır.” Ve ekliyor: “Biz böyle öğrendik.” Olabilir tabii, öyleyse yanlış öğrenmişsiniz ya da eksik öğrenmişsiniz.
Diktatörlük dediğimiz şey, bu eğilimdeki adamdan başka, aynı zamanda kurumsal bir şeydir. Klasik örnek, Hitler. Hitler 1923’te aldığı oylar sonucunda Hindenburg tarafından Şansölye olmaya çağırıldığında, Almanya oldukça (zamanına göre bayağı bayağı) demokratik bir ülkeydi. Hitler’in “diktatoryal eğilimleri” olan bir adam olduğu şüphesi yaygındı ama o anda ona henüz diktatör denmezdi (Hitler bu dünyada pek öyle eşi menendi görülmemiş diktatörlerden biri olduğu için, “o bile” diyebilmek için örnek diye onu seçiyorum; yoksa Hitler kişiliği ile Erdoğan arasında benzerlik kurmak gibi bir niyetim yok böyle bir şey olduğuna da inanmıyorum zaten).
Kaldı ki, bu “diktatoryal eğilimleri”ni dünyadan saklamak için fazla mesai yapmayan Hitler’in de, bizde çıkan deyimle, ünlü bir “balkon konuşması” bile vardır. Chaplin, Diktatör’ün sonunda, Hitler’e çok benzeyen Yahudi berber rolünde (zaten iki rolü de kendi oynar), bu konuşmanın bir parodisini yapmıştır. Bu konuşma dünyada birçok kişiye “Dur bakalım, yahu, bu adamın bizim henüz anlayamadığımız bazı hasletleri var mı acaba?” dedirtti ve böylece Hitler’e de zaman kazandırdı.
“Ben diktatör olsam bana ‘diktatör’ diyemezdiniz” mantığıyla giden Erdoğan bununla birlikte bir “sallandırma” edebiyatı tutturdu. İyi de, hükümeti, dolayısıyla Başbakan’ı (daha doğrusu Başbakan’ı, dolayısıyla hükümeti) eleştirdiği için işsiz kalmış gazeteciler bir “manga”dan “takım”a doğru kalabalıklaşıyorlar. Tazminat davaları ve benzerleri... Diktatörleşmenin tek yolu yok; “sallandırma” dediği de bir hayli aşırı bir örnek. “Başkanlık Sistemi” olur mu, olmaz mı, bilemem, ama onun içinde, Hitler’e demokrasiden diktatörlüğe geçmek için elverişli bir araç olarak hizmet veren (Mussolini’ye de vermişti) Meclis’i feshetme yetkisi de yer alıyor.
Başkanlık Sistemi” filan daha yokken, Başbakan’ın, Başbakan, Belediye Başkan’ı, Vali, Polis Müdürü rollerini üstlenerek yağdırdığı talimatlar, Cumhurbaşkanı’na haddini bildirmeler, Bakanlar’a gösterilen muamele gibi (Gezi sırasında ama öncesinde de) davranışlar düşürüldüğünde, Tayyip Erdoğan’ın “diktatoryal eğilim”den bu koşullarda olabileceği kadar nasibini almış bir siyaset önderi olduğu anlaşılıyor.
“Sandık” konusuna gelince, “iyi yönetim/ kötü yönetim” diye bir şey vardır demokrasi olan ya da olmayan yerde, her yerde. Halk çoğunluğunun seçtiği kişi (kişiler) de yanlış yapabilirler. Evet, bunun çözümü darbe değildir ve darbe (Mısır’daki gibi) desteklenemez. Ama, “iktidar ne yaptı da darbeyi davet etti?)” düşüncesini de yasak edemezsiniz. Başka türlü nasıl anlayacağız, siyaset ne demektir, nasıl yapılır?
Dünyada “demokrasi” üstüne literatürü izleyecek olsa, “yanlış bulunan yetki kullanımını önlemek için, seçilmiş yöneticilerin görevden geri alınması” konusunun önemini hâlâ koruduğunu görürdü. Buna çözüm bulmak zor, çünkü sorumsuz muhalefetler bu gibi tedbirleri suiistimal ederek sistemi kilitleyebilirler. Ama “çözüm zor” demek, “sorun yok” demek değil. Sorun var. Gidip bir partiye oy vereceğim, sonra dört yıl, beş yıl, sesimi kesip oturacağım. Verdiğim oyla, oy verdiğim kişilerin bütün bu süreçte akıllarına eseni yapmalarına onay vermiş olabilir miyim? Bu bir “demokrasi tanımı” olabilir mi?
Bunlar demokrasinin sorunları. “Demokrasi sandıktır” deyip oturmak, bu sorunların olmadığını göstermiyor. Sadece, bu sorunlara karşı kayıtsızlık ve duyarsızlığın nerelere kadar varabileceğini gösteriyor.
Yazarlar
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025