Murat BELGE

Murat BELGE
Murat BELGE
Tüm Yazıları
‘Boya’ olayı
8.09.2013
2792

 Son günlerde bir de “boyalı merdiven” olayımız oldu. Yolum üstünde sayılır, onun için ilk görenler arasındayım. Görünce pek bir anlam veremedim, “siyasî” bir anlam aklımdan geçmedi (anladığıma göre zaten yokmuş), çok bayılmadım, ama çirkin de bulmadım, geçip gittim. Bu ilkti, sonra birkaç kere daha geçtim; bu seferlerde, basamaklarda resim çektiren turistler de gördüm.

Derken, gene bir sabah geçerken bir gazeteci- televizyoncu kalabalığı olduğu anlaşılan çok sayıda insan gördüm. Bir kamera bolluğu olmasından, medyamızın görev başında bulunduğunu tahmin ettim; medyamız görev başındaysa, burada bir uğursuzluk olacağını da düşündüm. Ne olabilir? İlkin o zaman, “kim boyamış olabilir?” diye aklımdan geçirdim. “Silmek isteyenler”... Ne oluyor? Sonra kendi işime daldım ve unuttum.

Ama ertesi akşam dönerken başka bir kalabalık vardı. Gezi günlerini hatırlatan bir kalabalık. Boyanmış merdivenli sokak da birken ikiye çıkmıştı.

Arada gazeteye bakınca, anladım ki Beyoğlu Belediye Başkanı bu ilk merdiveni griye boyatmış. Ama aynı zamanda, “güzel bir fikir” anlamında bir şey söylemiş. Demiş ki, aynı zamanda. “Sokak kamuya aittir; bir onay alınmadan böyle boyanamaz.”

Doğrusu benim de buna bir itirazım yok. Evet, birinin aklına esse ve herhangi bir duvarı diyelim, Hasköy’de Aynalı Kavak duvarını ya da Dolmabahçe Sarayı’nın bahçe duvarını svastikalarla süslemeye kalksa ne olur? Biri öyle münasip görse, St. Joseph duvarını boydan boya hilâllerle donatsa, ne olur?

Belediye Başkanı bu özgül örneğe karşı olmadığını özellikle belirtmiş. Ama, “prosedür” diyor. Evet, prosedür önemli.

Ama hemen belli oluyor ki, birileri ne olursa, nereden olursa olsun, “hır çıkarmak” istiyorlar. Bu ülkenin tarihinde bir “27 Mayıs” oldu; oldu olalı, bir yenisini oldurma çabasının sonu gelmedi. Altmışların sonu ve yetmişlerin başı aynı ortamı bir kere daha yaratma çabalarıyla geçti. Sonra bir ara verdik; AKP hükümet olalı beri, aynı süreç başladı.

Dolayısıyla, Gezi direnişinin devamı olarak merdiven boyama inatlaşmasını başlatmak isteyenler oldu, bugün gene varlar. Ama, medyadan izlediğime göre, merdiveni ilk boyayan kişi bir siyasî provokasyon peşinde değil; o da, Belediye Başkanı’nın uyarısını haklı buluyor.

Belediye Başkanı da gitmiş kendi boyamış, falan. Böylece, bu boyama işinin üstünden “hır çıkarma” potansiyeli azalmış gibi, muhtemelen yok olmuş gibi görülüyor. Hâlâ “gibi görülüyor” diyorum, çünkü burası Türkiye, hiçbir şey belli olmaz.

Başbakan’ın “asayiş”, “hiza ve istikamet”, “nizam ve intizam” içgüdüleri ayaklanabilir. “Birileri benden habersiz bir yerleri boyamaya başlamış” diye heyheylenebilir. “Alın gazınızı, sıkın üstlerine!” diye cengâverleşebilir. En çok imkân onun elinde. O zaman “her durumdan hır çıkarma” ekibinin de eli boş duracak değil. Merdiven boyamaktan “iç savaş”a da gidebiliriz, hani!

Çok “mantıklı” olmakla övünen bir toplum olmadığımız için, böylesi yakışır belki.

Ama “mantıklı” davranan, hiç yok değil. Böyle, bunları yazmakla kendisine “iyilik” ediyor muyum, bilemeyeceğim, ama Beyoğlu Belediye Başkanı bu merdiven “krizi” ihtimaline karşı çok doğru dürüst davrandı. “Esnemek” ne demektir ve “esneklik” bir “yönetim” işlevi edinmiş bir kişi için neden ve nasıl çok önemli bir meziyettir, bunu gösterdi.

Evet, öyle davranmak da mümkün, böyle davranmak da. Sürecin sonuna gelmedik ve tarihte hiçbir sürecin sonu gelmez; ama şu aşamada, hangi tür davranmanın hangi tür sonuç yarattığı da ortada.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar