Murat BELGE
Türkiye’de siyaset zaman zaman olağanın (“mevsim normalleri”nin) ötesinde hızlanır. Olaylar bir kâbus temposuyla üst üste yığılır. Gene böyle bir evrede yaşıyoruz.
Sıkışmış bir hükümet görüyoruz. Hükümete yakın olanlar, bunu bir komplo olarak yorumluyor. Bence bu iddianın herhangi bir inandırıcılığı yok. Ama öyle ya da böyle, bu “sıkışmışlık” durumunu herkes gözlemliyor. Bir tatarcık sürüsünü dağıtmaya çalışan bir adam gibi, telâş içinde ve bir sonuç da alamadan elini kolunu sallayan bir “hükümet erkânı” var karşımızda. Biri “2000 kişilik liste,” diyor, öbürü “Yok öyle şey,” diye bağırıyor; biri “Orduya kumpas” derken öteki “çıt çıtlamayın,” diyor. Birtakım yönetmelik değişiklikleri, gazeteci almama uygulamaları gibi akıldışı refleksler oluyor ve bunlar yargı mercilerinden geri sıçrıyor. Yoğun bir asabiyet atmosferi ortalığı kaplamış.
Yanlış üstüne yanlış.
Girdiğimiz bu koridordaki kör dövüşünden kendimi geri çekip sürece daha geniş bir çerçeve içinde bakmaya çalışıyorum. “Buraya nasıl geldik. Nereden geldik” diye soruyorum kendime. 2002’de AKP hükümet kurduğundan beri, eleştirilecek çok şey oldu, yapıldı, söylendi. Ama bir “genel gidiş” vardı ki, bu iyiydi, başarılıydı. Çeşitli AKP hükümetleri çeşitli çok ciddi siyasî badirelerden geçti. Bunlar olurken şimdiki gibi yedi düveli komplo kurmakla suçlamadı. Makuldü, soğukkanlıydı. Ve sonunda o badirelerden geçti, geçmeyi başardı.
Başından beri, çok sert, çok uzlaşmaz bir muhalefetle karşı karşıyaydı. Ama bu iktidar yılları içinde, o muhalefetin etkisiyle “takiye” diyenleri, şeriat gelmesini bekleyenleri de büyük ölçüde sakinleştirdi. Sakinleştirmeye başlamıştı.
Ekonomi iyi gidiyordu. “Temeli aslında çürüktü, X ve Y etkenlerinden ötürü iyi görünüyordu” diyenler var. İyi de, şu dönemde AB’nin girdiği krizi, hele bazı AB üyesi ülkelerin girdiği krizi düşünelim, bir de Türkiye’nin gidişine bakalım... Kıyaslanamayacak kadar başarılıydı.
Uzatmayayım. Sahne ve dekor aynı. Oyuncular büyük ölçüde aynı oyuncular... Ama “performans” deyince, ortada anlaşılmaz bir farklılaşma ve buna bağlı olarak açıklanması güç bir düşüş var.
Neden?
“İktidarın uzaması” olabilir mi bunun nedeni? Böyle bir sorun bütün dünyada vardır, zaman zaman yaşanır. Demokrasinin bu soruna karşı çözümü de seçimdir, “nöbet devri” denen olgudur. Bir parti iktidara gelir; o sırada toplumda A, B, C, D sorunları vardır; parti de zaten bunları bilerek, bunlara çare düşünerek gelmiştir; diyelim, başarılı olur, yokuşlar aşılır. Ama hayat devam ettiği için, bu sefer X, Y, Z sorunları oluşmaya başlar. Partinin ve önder kadrolarının bunlar için bir hazırlığı yoktur. Kadrolar da, büyük bir ihtimalle, zaten değişmiştir. İktidar süreleri uzadıkça, onun nimetlerinden yararlanmayı aklına koymuş olanlar ön plana gelmenin yollarını bulurlar. “İktidarın uzaması” dediğimiz genel olayın başlıca sakıncalı özelliklerinden biri budur zaten.
AKP’nin bu duruma gelmesinin, bütün bu dönüşümün, bundan çok daha karmaşık nedenleri olduğu kanısındayım. Bunları analiz etmeye ve anlamaya çalışacağız. Ama o karmaşık nedenler arasında “uzayan iktidar” başlığı altında toplanabilecek etkenlerin önemlice bir yeri olduğu kanısındayım.
Tarihin oluşumunda, biçimlenmesinde en büyük rolü “yapısal” denecek koşullar oynar. Bunlar zaten tarihten gelen yapıda yer almış etkenlerdir. İsviçre gibi bin yıldır bir kantonlar cumhuriyeti olarak yaşamış bir toplumla teokratik imparatorluk geleneğinden gelen bir toplumun “yapısal koşullar”ı elbette birbirine benzemez.
Ama bir de “konjonktürel” belirleyiciler vardır. Bunlar da son analizde o “yapısal” koşullardan etkilenir, ama onlara göre bir “özerklik”i, varolan konjonktürden kaynaklanma biçimleri, geri kalanı etkileme dereceleri vardır. AKP’nin hikâyesinde bunların da gözden kaçırılmaması gereken bir payı olduğunu düşünüyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025