Murat BELGE
Doksanlardan bu yana oluşan siyasî jargonda “liberal aydınlar” ya da “liberal yazarlar” diye bir kavram da türedi. Bunu birkaç kere duymadan, okumadan gün geçmiyor. Bir aralık, “İkinci Cumhuriyetçiler” diye bir tanım daha vardı. O da aşağı yukarı aynı anlamda kullanılıyordu. Şimdi biraz tavsamış gibi görünüyor ama her an canlandırılabilir.
Kendimi “liberal” olarak tanımlamadığım için bu sözü üstüme alınmakta zorluk çektim. Ama bununla kastedilenlerin arasında olduğum çok belli. Sosyalistim ama siyasî liberalizme saygım vardır. Bu çerçevede bana “liberal” dendi diye kendimi hakaret görmüş hissetmem. Ne var ki, bu tamlamayı kullananlar hakaret etmek üzere kullanıyorlar. Gizlisi saklısı yok.
Zaten, daha önce de birkaç kere yazmıştım, Türkiye’de “liberal” denen adam, öteden beri, pek muteber bir adam değildir. Çünkü bu toplumun egemen ya da yaygın siyasî ideolojilerinde “liberal” ve “demokrat” pek fazla yer bulmayan şeylerdir.
Bu “ayıplı” değerleri benimsemiş “aydınlar” ya da “yazarlar” AKP iktidarı öncesinde bir saldırı hedefi olmuşlardı. O zaman büyük sorun, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesi ya da girmemesi sorunuydu. “Liberaller” girmesinden yanaydı. Birilerinin gözünde bu “hıyanet-i vataniye” sayılacak bir tavırdı.
AKP hükümetleri ile yaşamaya başlamamızdan beri, bu partiye Kemalist bir nefretle bakmamak, hattâ bir de bu hükümetlerden yana tavır almak, “liberallik” suçunun asıl tanımı oldu.
Hayat durmuyor! Her gün yeni bir şeyler oluyor.
Gün geldi, Tayyip Erdoğan demokrasi çerçevesi içinde durmaktan vazgeçti.
Kendi adıma konuşayım: Erdoğan vazgeçti diye ben de demokrasiden vazgeçemeyeceğime göre Başbakan’ın yeni icraatını eleştirmeye başladım. Bizim “liberal” aşiretten bazıları benim gibi tavır aldı; bazıları da Erdoğan’ı desteklemeye devam etti (çünkü şu varolan yapıda “demokrasiye en yakın” onu buluyorlar). Öyle ya da böyle, sonuçta, zaten bir avuç kişiden oluşan bu “liberal aydınlar” da bölündü. Yani azaldı.
Ama lafta bir azalma yok. Gene “liberal yazarlar” oraya, “liberal aydınlar” buraya, başrol oynamaya devam ediyoruz.
Üstelik, bir dönem kendileri de bu “hakaret”i işitmiş olan bazı kişiler de şimdi aynı ses tonuyla “liberal yazarlar”dan söz edebiliyorlar. Bu da epey şaşılası bir durum.
Ben gene de daha çok birinci duruma şaşıyorum: Saydığım zaman yirmiyi filan bulamadığım bu “liberaller”in bu kadar önemli olmasına, olabilmesine. Bu kadar az sayıda adam nasıl oluyor da böylesine etkili olabiliyor?
Çünkü, bir etkileri olmasa, bu kötü adamlardan bu kadar fazla söz etmenin bir anlamı olamazdı.
Ayrıca, bir arada düşünmesi bayağı zor olan kutupları aynı cephede buluşturmak gibi bir marifeti de varmış bu “liberal aydınlar”ın. Başlangıçta, Kemalist milliyetçilerin hedef tahtasıydılar. Normal. Ne milliyetçi, ne de Kemalist, liberal dostu olabilir.
Derken Müslümanlar, “İslâmcılar” hükümet oldu. Bu durum önceki dengeyi değiştirmedi. Bu da normaldi.
Ama şimdi “İslâmcılar” da düşman ilân ettiler “liberal aydınlar”ı.
Azımsanmayacak bir “birleştirici” işlevimiz olduğunu bu vesileyle öğrenmiş olduk.
Birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyaç duyulan bugünlerde bu özelliğimizin kıymeti biline.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025