Murat BELGE
Başbakan Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi ile de kavgalı duruma gelmesinde şaşılacak bir şey yok; hattâ böyle olması kaçınılmazdı. Çünkü Başbakan Erdoğan zaten dünya âlem ile kavgalı. Çünkü Başbakan Erdoğan karşısında “Hayır. Öyle değil” diyen herhangi bir kişi, kurum, yapı görmeye dayanamıyor. Öte yandan, Başbakan Erdoğan’ın gidişi de dünyanın bilinen nizamına uymadığı için, bütün bu kişi, kurum ve yapıların bir yerde, bir şekilde karşısına dikilmesi kaçınılmaz oluyor. “Twitter’ı kapatıyorum” türünden bir uygulama yapmaya kalkanbirinin karşısına bir şeylerin çıkmaması mümkün mü?
Dolayısıyla, “saygı duymadığını” ilân ediyor Başbakan Erdoğan. Anayasa Mahkemesi’nin, kendinden menkul bu karakuşî yasağı kaldırmasına saygısı yok, ama örneğin “hukuk yolları tüketilinceye kadar” gibi bir başka hukuk kuralına saygısı var. Başbakan Erdoğan demokrasiyi bir “araç” olarak gördüğünü oldukça veciz bir benzetiyle dile getirmişti. Demokrasinin temel dayanağı olan hukuku da öyle görmemesi için neden yok ve nitekim zaten öyle görüyor. Bir hukuk kuralı --ya da kurumu-- Başbakan Erdoğan’ın isteklerine uygun olduğu sürece saygıdeğerdir. “Hukuk yollarının tüketilmesi” ilkesi, şimdi Anayasa Mahkemesi’nin kararına karşı bir itiraz vesilesi yaratabildiği ölçüde iyidir. Ama bu da hep “iyi” kalacağının garantisi değildir. Yarın öbür gün Başbakan Erdoğan’ın işine gelmeyen bir biçimde ortaya çıkarsa hemen tukaka olur. Bu arada bir mahkeme “yürütmeyi durdurma” kararı alabilirse de TİB yürütmeyi durdurmama kararı verebilir ve bunlardan hangisi Başbakan Erdoğan’ın o anki isteğine uygunsa “hukukî” olan da odur.
Şimdi Başbakan Erdoğan Anayasa Mahkemesi’ni de hizaya getirmek üzere birtakım yasa değişikliklerine hazırlanıyor. Ya da öyle bir görünüm veriyor.
Bu aslında şimdi karşı karşıya olduğumuz somut durumu aşan bir konu.
Anayasa Mahkemesi 27 Mayıs’ın getirdiği Anayasa ile ihdas edilmiş bir kurumdur ve işlevi, Meclis’ten çıkan yasaların Anayasa’ya uygun olup olmadığını denetlemek olarak tanımlanmıştır. Amerika’nın Supreme Court’unun tanımı bundan daha iyidir: Amerika demokrasinin ruhunu korumakla yükümlüdür Mahkeme.
Bir yasa, bütün biçimsel gereklilikler yerine getirilerek çıkarılabilir. Ama bunlar, çıkan yasanın içeriğinin demokratik olduğunu kanıtlamaz. Yıllarca bu ülkede 141-142’nin, 163’ün Anayasa’ya uygunluğunu tartıştık, Anayasa Mahkemesi o yıllarda bunların Anayasa’ya aykırı olmadığına karar verdi. Muhtemelen haklıydı, çünkü bunlar evrensel demokrasiye aykırıydı ama kendisi demokrat olmayan Türkiye’nin yeterince demokratik olmayan anayasasına aykırı değildi.
Şimdi Başbakan Erdoğan da Anayasa Mahkemesi’nin çalışma, karar verme alanını daraltan birtakım yasalar çıkartabilir, muhtemelen bunu yapmaya hazırlanıyor. Bunu yaptığında, bizim siyaset geleneğimiz ve kültürümüz çerçevesinde, Anayasa Mahkemesi kendisi de, kendisini kısıtlayan yasayı “korumak ve kollamak”la yükümlü olacak. Evet, tabii, “Şu şu gerekçelerle anayasaya aykırı” diye karar vermesi mümkün, çünkü demokrasi hakkında, anayasalara konması âdetten olan bazı genel sözler bizde de var. Ama Mahkeme’nin bu yolda bir kararı (kendisiyle ilgili yasa hakkında) çok tartışmaya, çok spekülasyona yol açar. Çünkü ne bu toplumun siyaset kültüründe, ne de yazıya geçmiş hukukunda, Anayasa Mahkemesi’nin evrensel (uluslararası) hukuku uygulamakla yükümlü olduğuna dair bir ilke bulabilirsiniz.
Oysa bugünün temel sorunu bu: Başbakan Erdoğan ve onun sözcülüğünü yaptığı anlayış, “evrensel” dediğimiz o anlayışla çatışma içinde. En baştan, “nereden ‘evrensel’ oluyormuş” sorgulamasında ve itirazında bulunuyor. Bunu yaptığında, toplumdan da sarsıcı ölçülere varan bir itirazla karşılaşmıyor.
“Evrensel” olmayınca da, “karakuşî” oluyor.
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025