Murat BELGE

Murat BELGE
Murat BELGE
Tüm Yazıları
Tahterevalli
13.04.2014
2341

 Şu dönemde gündelik somut siyasî olaylardan söz etmeye başlayınca, kısa bir süre sonra konuların gelip “kuvvetler ayrılığı” ilkesinde düğümlendiğini görüyoruz. Normal. Çünkü şu anda yürütme- yasama erki bir yanda, yargı erki kısmen öbür yanda, kimin kimi denetleyeceği sorusu üzerinde dönen bir mücadele ve bir gerilim var. Ama bu yeni bir şey değil. Bütün Cumhuriyet tarihi boyunca kendini hissettirmiş, ama bazı özgül evrelerde başka her şeyi geri plana itecek ölçüde hissettirmiş bir gerilim.

Dolayısıyla birçoğumuz bir süreden beri yazdığımız iki yazının birinde bu konuya bir yerinden değinmek durumunda kalıyoruz.

“Cumhuriyet tarihi” dedim ama tabii ondan da uzun sürmüş bir şeyden söz ediyoruz. Buranın siyaset felsefesinin temelinde “mutlakıyet” anlayışı var. “Kuvvetler ayrılığı”, Batı’dan aldığımız daha birçok şey gibi özümlenmeden duruyor öyle; “lazımdır” diye alınmış, bir yere konmuş, ama sistemin parçası haline gelmemiş.

“Siyasette biz de söz sahibi olmalıyız,” deme noktasına gelen Osmanlı seçkinleri, burjuva falan değil, bürokrat kesim içinde doğup büyümüş, bir uçta Şinasî, öbür uçta Namık Kemal gibi aydınların temsil ettiği bir “intelligentsia” idi. Bunlar, “meşrutiyet” istiyorlardı, çünkü onarın “siyasette söz sahibi” olmasının tek kurumsal aracı, Meclis’ti. İktidarın meşru (o günkü ölçüler içinde) sahibi Padişah da mutlakıyetinden (onun da sınırları vardı aslında) vazgeçmeye niyetli değildi hiç --ne Abdülaziz, ne de Abdülhamid.

Bu tür padişahlık “sürdürülebilir” olmaktan çıkınca, en güçlü muhalif akım, İttihatçılar, “İktidar olduk. Şimdi ‘kuvvetler ayrılığı’nı gerçekleştirelim” demediler.

Cumhuriyet kurulduğunda Mustafa Kemal de bunu demedi. Tersine, kuvvetleri birleştirmekten söz etti. Yaptı da. En göz çıkartan örnek İstiklâl Mahkemeleri. Acelesi vardı, toplumu modernleştirecekti; bütün güçleri kendi elinde toplamalıydı. Birinci Meclis’te muhalefetten de sıkıntı çekmişti. İstemiyordu böyle şeyler.

1946’da “çok- parti”, 1950’de Demokrat Parti. Demokrat Parti Halk Partisi’nin iktidar tekelinden çok şikâyet etmişti. İktidarda ne yaptı? Bunu değiştirecek hiçbir şey yapmadı. Sonunda o da Meclis’te “İstiklâl Mahkemesi” kuruyordu.

Demokrat Parti’yle bu toplum ilk kez, alışık olduğu “azınlık diktası”na karşı bir de “çoğunluk diktası” görmüş oldu. Bu ikincisini kendine daha yakın buldu. Kendine daha fazla yer vardı burada. Soru soracak, hattâ çatacak adam bulabiliyordu. Ekonomi de canlanmıştı. Bildiğimiz şeyler, uzatmayayım.

27 Mayıs’la “azınlık iktidarı” döndü. İntikamı kötü oldu. Ve ilk kez, “kuvvetler birliği” değil de, “kuvvetler ayrılığı”na da yer vermiş bir Anayasa çıktı. Niye çıkabildi? Bu süre içinde bu kesim kuvvetler ayrılığının kerametini keşfettiği için mi? Hayır. Bu “çoğunluk diktası” denen dert bir kere daha başımıza gelirse, bir korunma sağlasın diye. Kuvvetler Birliği’ni adını koyarak, koymayarak uygulayanlar hep bir “yapabilme” anayasası ve yasalarla hareket etmek istemiş, etmişlerdi de. 27 Mayıs Anayasası bir “yaptırmama” anayasası olarak tasarlandı. O kesim açısından bu, artık saldırı değil, “savunma savaşı”na geçildiğinin kabulü demekti. Ama “savunan” kesimin merkezini Silâhlı Kuvvetler oluşturduğu için, pek öyle “pes” edecek bir savunma değildi bu --yakın tarihimizin gösterdiği gibi. “Otuzların restorasyonu” ya da “Çok-parti libası içinde tek-parti rejimi” diyebileceğimiz 12 Eylül bayağı etkili oldu.

Şimdi DP’den beri arkası kesilmeyen “çoğunlukçu iktidar” zihniyeti yeniden işbaşında. Bu zihniyet, giriştiği anlamsız zorbalık girişimleriyle “kaybetme” sürecine adım atmış olsa da, “en yüksek oy”u alma kapasitesini koruyor.

Bunca yıldır, bunca çatışma, hayatın her alanında, verilmiş bunca zayiat, sonuçta hep aynı kavga. Demokrasi için herhangi bir kazanım yok; kostüm değişiyor, dekor değişiyor, aktörler dahi değişiyor. Oynanan oyun hep aynı oyun.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar