Murat BELGE

Murat BELGE
Murat BELGE
Tüm Yazıları
Yeni Türkiye/ Eski Türkiye
2.09.2014
2125

 AKP 2002’den beri iktidarda. Bu durum yakın bir zamanda değişeceğe benzemiyor. Değişmemesinde kendi çabalarının yanısıra muhalefetin de payı var. Özellikle CHP’yi kastediyorum. CHP, tarihinin hemen hemen hiçbir aşamasında “popüler” bir parti olmamıştır. Ecevit zamanında “sosyal- demokrat” değil, ama popülist bir parti oldu; “popüler”liği de yakalamış gibiydi o dönem. Sonra, adım adım, eskisine döndü. Bu, “geleneksel” diyebileceğimiz “antipatik” duruşuna, partinin şimdiki yönetici kadrolarının beceriksizliği de eklenince, daha sittin sene muhalefetten başka bir şey olacağı yok.

MHP de parti olarak varacağı yere varmış durumda. Ayrıca, yeni politik çizgisiyle Erdoğan “Memlekete faşizm gerekirse onu da biz getiririz,” dediği için, MHP tarzı milliyetçiliğe öyle fazla bir ihtiyaç da kalmıyor.

“Yeni Türkiye” kalıbını durmadan tekrarlayan AKP kendisi ne kadar “yeni”? Bence hiç öyle değil, ama muhalefetteki iki partiye bakınca, evet, onlara kıyasla “yeni”. Kazanmasının asıl nedeni de bu.

Muhalefette bir parti daha var: yeni adıyla HDP. HDP’nin “yeni” olmasına imkân verecek potansiyelleri var; hattâ, bunların önü açılabilse, AKP’den çok daha “yeni” olmayı başarabilir. Ama aynı zamanda onu da eski Türkiye’ye ve eski dünyaya bağlayan, bağlı tutan, çok güçlü bağlar var. İşte, beklenenin epey üstünde bir seçim başarısı ve hemen arkasından “Marjinallerden uzak dur” komutu, burada işlerin ne gibi matrisler içinde yürüdüğünü gösteriyor.

Gelelim AKP’ye. “AKP 2002’den beri iktidarda” diyerek başladım söze. Tamam, bu böyle de, 2014 sonundaki AKP, 2002’deki AKP mi?

Bana pek öyle görünmüyor.

Tabii en çarpıcı dönüşümü partinin önderi Tayyip Erdoğan yaşadı. Bütün dünya ile kavgalı olduğunu çok kişi söylüyor. Bunu söylerken, 2012 öncesi Tayyip Erdoğan’la da kavgalı olduğunu genellikle unutuyoruz.

Ama bugün üstünde durmak istediğim Tayyip Erdoğan’ın geçirdiği dönüşüm değil. Bu şüphesiz çok önemli, çok da belirleyici, ama şimdi daha genel bir konuyu deşmek istiyorum.

12 yıllık iktidar az bir şey değil. Bu süre içinde pek çok şey değişebilir; nitekim değişti.

AKP hiçbir zaman “ana akım içinde” bir parti değildi; güçlü bir ideolojisi, militan bir yapısı vardı. Varolan legal yapıyla ilişkisi rahat bir ilişki değildi. Böyle bir partinin kadroları da bu özelliklerin izlerini, etkilerini taşır.

Ama iktidar uzayınca parti bastığı yere daha güvenle basmaya başlar. İşte, kapatılmanın eşiğine gelen AKP ve bugün yasa masa dinlemeyen bir Tayyip Erdoğan! Nereden nereye, değil mi?

Bu süreç içinde “yeni adamlar” türemesi normaldir. Onların “eski adamlar”ın hiç değilse bir kısmının çeşitli nedenler ve çeşitli mekanizmalarla (farklı biçimlerde) uzaklaşması anlamını taşır. Yani aslında aynı madalyonun iki yüzü gibidir.

“Yeni adamlar” çok zaman önderin, öyle bir şey varsa “önder Kadro’nun” (bu AKP de yok sanırım) eteklerine yapışmış bir halde peyda olur. Bu “mevki” dışında, içinden mücadele ederek geldikleri bir tabanları yoktur. Tamamen öndere bağlı olmaları öndere de güven verir. Temel işlevleri, Pamuk Prenses’in üvey annesi ile aynasının arasındaki ilişkiye benzetilebilir. “Senden güzeli yok” demek üzere kurulmuşlardır.

AKP’de bunlar oluyor mu, oluyorsa ne derece oluyor? Bunları yakından bilmeme imkân yok, çünkü öyle bir ilişkim yok. Ancak, genel, sosyolojik veri olarak bildiğim bu şeyler, AKP’ye baktığımda, yerine oturuyor gibi. En azından bu genel bilgileri yalanlayan bir durum gözlemlemiyorum.

“İktidara ısınmak” diye bir şey var. Epey de “eski” bir şey.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar