Murat BELGE
AKP 2002’den beri iktidarda. Bu durum yakın bir zamanda değişeceğe benzemiyor. Değişmemesinde kendi çabalarının yanısıra muhalefetin de payı var. Özellikle CHP’yi kastediyorum. CHP, tarihinin hemen hemen hiçbir aşamasında “popüler” bir parti olmamıştır. Ecevit zamanında “sosyal- demokrat” değil, ama popülist bir parti oldu; “popüler”liği de yakalamış gibiydi o dönem. Sonra, adım adım, eskisine döndü. Bu, “geleneksel” diyebileceğimiz “antipatik” duruşuna, partinin şimdiki yönetici kadrolarının beceriksizliği de eklenince, daha sittin sene muhalefetten başka bir şey olacağı yok.
MHP de parti olarak varacağı yere varmış durumda. Ayrıca, yeni politik çizgisiyle Erdoğan “Memlekete faşizm gerekirse onu da biz getiririz,” dediği için, MHP tarzı milliyetçiliğe öyle fazla bir ihtiyaç da kalmıyor.
“Yeni Türkiye” kalıbını durmadan tekrarlayan AKP kendisi ne kadar “yeni”? Bence hiç öyle değil, ama muhalefetteki iki partiye bakınca, evet, onlara kıyasla “yeni”. Kazanmasının asıl nedeni de bu.
Muhalefette bir parti daha var: yeni adıyla HDP. HDP’nin “yeni” olmasına imkân verecek potansiyelleri var; hattâ, bunların önü açılabilse, AKP’den çok daha “yeni” olmayı başarabilir. Ama aynı zamanda onu da eski Türkiye’ye ve eski dünyaya bağlayan, bağlı tutan, çok güçlü bağlar var. İşte, beklenenin epey üstünde bir seçim başarısı ve hemen arkasından “Marjinallerden uzak dur” komutu, burada işlerin ne gibi matrisler içinde yürüdüğünü gösteriyor.
Gelelim AKP’ye. “AKP 2002’den beri iktidarda” diyerek başladım söze. Tamam, bu böyle de, 2014 sonundaki AKP, 2002’deki AKP mi?
Bana pek öyle görünmüyor.
Tabii en çarpıcı dönüşümü partinin önderi Tayyip Erdoğan yaşadı. Bütün dünya ile kavgalı olduğunu çok kişi söylüyor. Bunu söylerken, 2012 öncesi Tayyip Erdoğan’la da kavgalı olduğunu genellikle unutuyoruz.
Ama bugün üstünde durmak istediğim Tayyip Erdoğan’ın geçirdiği dönüşüm değil. Bu şüphesiz çok önemli, çok da belirleyici, ama şimdi daha genel bir konuyu deşmek istiyorum.
12 yıllık iktidar az bir şey değil. Bu süre içinde pek çok şey değişebilir; nitekim değişti.
AKP hiçbir zaman “ana akım içinde” bir parti değildi; güçlü bir ideolojisi, militan bir yapısı vardı. Varolan legal yapıyla ilişkisi rahat bir ilişki değildi. Böyle bir partinin kadroları da bu özelliklerin izlerini, etkilerini taşır.
Ama iktidar uzayınca parti bastığı yere daha güvenle basmaya başlar. İşte, kapatılmanın eşiğine gelen AKP ve bugün yasa masa dinlemeyen bir Tayyip Erdoğan! Nereden nereye, değil mi?
Bu süreç içinde “yeni adamlar” türemesi normaldir. Onların “eski adamlar”ın hiç değilse bir kısmının çeşitli nedenler ve çeşitli mekanizmalarla (farklı biçimlerde) uzaklaşması anlamını taşır. Yani aslında aynı madalyonun iki yüzü gibidir.
“Yeni adamlar” çok zaman önderin, öyle bir şey varsa “önder Kadro’nun” (bu AKP de yok sanırım) eteklerine yapışmış bir halde peyda olur. Bu “mevki” dışında, içinden mücadele ederek geldikleri bir tabanları yoktur. Tamamen öndere bağlı olmaları öndere de güven verir. Temel işlevleri, Pamuk Prenses’in üvey annesi ile aynasının arasındaki ilişkiye benzetilebilir. “Senden güzeli yok” demek üzere kurulmuşlardır.
AKP’de bunlar oluyor mu, oluyorsa ne derece oluyor? Bunları yakından bilmeme imkân yok, çünkü öyle bir ilişkim yok. Ancak, genel, sosyolojik veri olarak bildiğim bu şeyler, AKP’ye baktığımda, yerine oturuyor gibi. En azından bu genel bilgileri yalanlayan bir durum gözlemlemiyorum.
“İktidara ısınmak” diye bir şey var. Epey de “eski” bir şey.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025