Murat BELGE
Önce Irak, sonra Suriye’nin Baas temellerinden gelen rejimlerinin çökmesi, Ortadoğu’da bir şeylerin artık eskisi gibi devam etmeyeceğini haber veren sinyaller oldu. Bunun “daha iyi” ya da “daha kötü” olması başka konu. Ama selâmete giden kısa bir yol olmadığı ortada.
Bu kargaşanın ortasında bir de IŞİD peyda oldu. IŞİD bu bölgenin hem yerlisi, hem yabancısı, biraz tuhaf bir örgüt. Sünni Müslüman olarak elbette buranın yerli parçası; ama dünyanın birçok yerinden gelip toplanmış her türlü fanatikten oluştuğu için de tam olarak buralı değil. Ayrıca, başlıca özelliği olarak sunduğu vahşeti de (burada vahşet görülmemiş bir şey olmamakla birlikte) doğrudan doğruya buranın “imalatı” değil. Zaten onun için, “Bize bu lâzım” diye önümüze sürdükleri yöntem ve “çare” bu.
Böyle bir olgu karşısında, özellikle Batı’da, doğal olarak iki strateji önerisi biçimleniyor. Bunlardan biri, “Derhal yüklenelim, yerleşmelerine fırsat bırakmadan temizleyelim” diye özetlenebilecek bir yaklaşım. Bu, “ilk akla gelecek” davranış biçimi. Öbürü daha “sofistike” sayılabilir: “Bunları şimdi buradan sürersek dünyaya yayılır ve gittikleri yerde eylem yaparlar. Hele orada yerleşsinler, orada tepelerine ineriz.”
Bu işlerin ortasında Türkiye’nin aklı başında bir politika yürüttüğünü söylemeye imkân yok. Sünnilik gibi, Osmanlı rüyası gibi ideolojik engeller, en başta, ne olduğunu doğru görmeye imkân bırakmadı.
Hükümetin ne yaptığı değil, şu anda üstünde durmak istediğim konu. Kürtler üstüne üç beş şey söylemek istiyorum. Kürtler, Ortadoğu’nun bütün miras paylaşımlarının dışında bırakılmış halkı, Irak’ın parçalanmasından sonra, farklı bir “gelecek perspektifi” görmeye başladılar. IŞİD’in bu şekilde sahnede zuhur etmesi, Kürtler’e bölgede yeni bir rol biçecek gibi görünüyor. IŞİD’le Kürtler arasında bir uzlaşma, birlikte davranma mümkün değil. IŞİD’in Kürtler’e saldırması kaçınılmaz bir şey. Nitekim saldırıyor. Bu da, öznel niyetlerden bağımsız olarak, Kürtler’i IŞİD’e karşı güçlerin, tabii öncelikle Batı’nın doğal müttefiki haline getiriyor. Bu çatışma şöyle ya da böyle durulacak, bir çözüme bağlanacak. Ama bunun sonucunda Kürtler’in Ortadoğu çerçevesinde rollerinde, ağırlıklarında bir artış olacağı kanısındayım. Bu bana ayrıca olumlu gözüküyor.
Türkiye için Kürtler’le ilgili uzun vadeli politikanın da bu gelişmeyi desteklemek olduğunu düşünüyorum.
Irak’ın dağılmasından sonra Irak Kürdistanı’ndaki durum böyle düşünmeme yardımcı oluyor. Burada Kürtler’in bir özerk bölgeye kavuşmalarıyla birlikte, ilişkiler doğal kanallarında akmaya bırakılınca, Türkiye ile yoğun bir işbirliği süreci işlemeye başladı. Bu işbirliği iki taraf için de anlamlı bir hacme, rakamlara ulaştı. Irak Kürdistanı’nda şu anda görülen bu ortaklık, işbirliği, güçlenen Kürdistan’la da devam edebilir --doğal gidişine bırakıldığında devam edecektir.
Ama “Kürtler ayrılırsa”, “PKK bizim düşmanımız” ve benzeri, şimdiye kadar alana egemen olmuş kaygılarla hareket edilir, sözgelişi, “PKK’yı IŞİD’le terbiye etmek” gibi, tavşana kaç, tazıya tut politikası gibi kurnazlıklara yer verilirse, ne tavşan kaçabilir, ne tazı tutabilir, eskisinden beter kargaşalara kör dövüşlerine sürükleniriz.
Şu anda Suriye sınırında süregelen çatışma, birkaç gün içinde bir sonuca ulaşacak, o sonuç da başka sonuçları getirecek gibi görünüyor.
Bu Tezkere tartışmalarında Kürtler bazı kaygılarını dile getiriyor. Bush’un Irak müdahalesi öncesinde de benzer kaygılar, daha doğrusu hevesler vardı. Bush, Saddam’ın peşine düşmüştü ama burada, “Girelim; girelim de orada PKK’yı temizleyelim” anlayışı hüküm sürüyordu. Üstelik bunlar, Türkiye’nin geleceğini teminat altına alma iddiasında planlardı.
Bunlar yanlıştır; sonuçları ancak olumsuz olabilir.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları






































Aydın KAYA
ufkumuzu açtınız abi saydılar.