Murat BELGE
Cuma sabahı Taraf’ta Amberin Zaman’ın “Bu Kavga Ne Zaman Biter” başlıklı yazısı yayımlandı. Amberin Zaman yazıya “Fethullah’çılar”la giriyor. Onların şu ya da bu nedenle hoşuna gitmeyen yazılar yazdığı zaman uğradığı saldırıları kısaca özetliyor. Bunları sıraladıktan sonra soruyor: yeni durumda onların başına geleni seyredip “Oh olsun!” demek mi gerekir?
Onun buna verdiği cevap, hayır, böyle olmamalı. Bugün gene demokrasiyle ilgisi olmayan bir uygulama yürürlükte ve bu sefer uygulamanın “kurban”ı o kişiler, “Fethullah’çı” diye bildiklerimiz. Biz bu toplumda demokrasinin yanında duran kişiler isek, anti-demokratik uygulamanın hedefinde olan kim olursa olsun, demokrasinin yanında –demek ki uygulamanın karşısında– olmaya devam etmeliyiz.
Ben de tamamen aynı fikirdeyim.
“Demokrasi” lafı açıldı mı, Voltaire’e izafe edilen bir anekdot anlatılır. “Sizinle hiç aynı fikirde değilim,” demiş Voltaire, “ama fikrinizi dile getirme hakkınızı savunmak için elimden gelen her şeyi yaparım.” Bu mealde bir söz. Voltaire sahiden bunu söylemiş mi, söylediyse nerede, kime söylemiş, bilmiyorum. Biri uydurmuş ya da yakıştırmış da olabilir. Ama böyle bir bilgi var: “galat-ı meşhur” da olsa, demek ki olduğunu kabul edeceğiz.
Demokrasiyi ve onun gerekleri olan “ifade özgürlüğü” ve “çoğulculuk” gibi şeyleri çok iyi açıklıyor ayrıca. Çünkü bütün bu kavramlar, dönüyor dolaşıyor, senden farklı olana varolma hakkı tanıma tavrına gelip orada düğümleniyor.
Haksızlığa karşı çıkmak… Haksızlığa uğrayanı savunmak… “Haklı”… “haksız”…
Soyut şeyler bunlar. Haksızlık yapanın benim dostum, yakınım, önderim vb. olması bir şeyi değiştirmiyor; haksızlığa uğrayan için de aynı şey. “Hak” diye bir şey var ortada ve ne kadar soyut olursa olsun onun da bir tanımı var. Dolayısıyla bir olaya bakıp, olayın taraflarına karşı benim beslediğim duygulardan bağımsız olarak, “bu haklı” ya da “bu haksız” diye bir ayrım yapmanın araçlarına sahibim.
Sahip olmasına sahibim, ama onları kullanmaya hazır mıyım? Hayır, bu toplumda yaşayan insanların, “çoğunluğu” demeyim ama “çoğu”, buna hazır değil.
Birini sevmenin de sevmemenin de somut nedenleri olabilir elbette. Şu anda haksızlık yapanı niçin seviyorum, haksızlığa uğrayanı niçin sevmiyorum, bunları kendime ve başkalarına açıklayabilirim. Ama sorun bu değil. Sorun, bu gibi duygularıma rağmen nesnel tavır almamı sağlayacak soyutlamayı yapıp yapamayacağım, yapıp yapamadığım sorunu.
Ve işin içine ille bir “yarar” etkeni eklemek gerekiyorsa, pekâlâ, diyebiliriz ki, demokrasinin varlığı ve ona bağlı olarak “hak, hukuk” garantisi, uzun vadede hepimizin yararınadır. Onun için, “düşman” bellediğim kişi bugün bir “katakulli” sonucu alt ediliyorsa, bu keyfiyet yarın benim de bir katakulliye uğrayacağımın garantisidir.
Bunlar aslında hepimizin bildiği şeyler. Ama bunları bilmek, her zaman veya herkes için böyle davranmak anlamına gelmiyor.
Çok zaman, için için öyle olmadığını bilsek dahi, haksızlığın haksızlık olmadığına, “düşman” bellediğimiz kişi, grup, neyse onun, hukuken de suçlu olduğuna inanma, inanmış görünme yolunu seçeriz.
Ama böyle davrandıkça, Amberin Zaman’ın sorusuna, “Hiçbir zaman” cevabını vermiş oluruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşları olan bizler, çeşitli sempati ve antipatilerimizi aşıp nesnel bir tavırla demokrasinin yanında yer almayı öğrenmedikçe ve bunu yerine getirmedikçe, “Bu kavga bitmez”, kavganın biçimi ve kullanılan araçlar, silâhlar da değişmez. Bir zamanlar çeşitli haksız saldırıların hedefi olmuş AKP’nin bugün başkalarına karşı giriştiği saldırılarda neleri kullandığına bakınca, bunu görüyoruz. Şimdiki “kurban”ın vaktiyle aynı şeyleri kullanmış olması da somut durumu değiştirmiyor. Bu son konuyu başka bir yazıya bırakalım.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları




















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025