Murat BELGE
Masa başına geçiyoruz, eldeki verilerle kurduğumuz “kapitalist toplum” modeline bir daha bakıyoruz: her şey, devrimin “zorunlu” olduğunu gösteriyor –“tarihî zorunluk”! Pencereyi açıp dışarı, gerçek “tarih”in yaşanmakta olduğu yere, hayata bakıyoruz. Orada bir devrim hazırlığı görünmüyor. Niye böyle?
Kapitalizmin kendi eliyle yaratacağı “mezar kazıcıları” nerede? Yoksa kapitalizm başına gelecekleri sezip onları yaratmaktan mı vazgeçti? Yoo, işte, oradalar, işte proletarya. Ama belli ki proletarya dalga geçiyor! Bu durumun sorumlusu o! Yapması gerekeni yapmıyor.
Teoride kullanılan sıfatlarla bezenmiş proletaryanın “dalgacı” olduğunu söylemek yakışıksız kaçacağı için, çeşitli Marksist teorisyenler bu “gecikme” (öyle diyelim) konusunda daha kibar formülasyonlar buldular. Hegelci-Marksist çizgi bu türden kavramlar bulmakta daha bir ustalaşmıştır: Lukacs’ın Tarih ve Sınıf Bilinci’nde geliştirdiği bazı nosyonları bu alana yönelterek “gerçek” ve “potansiyel” gibi ayrımlara giden oldu. Burada “gerçek” çok olumlu bir anlama sahip değil; kapitalist toplumun verdiği, ama geçerli olan bilinçlilik düzeyini anlatıyor. Bu düzeyde bir bilinçlilik proletaryanın, kendisinin kapitalizmin mezarını kazmak üzere dünyaya geldiğini ona anlatmıyor, anlatmaya yetmiyor. Öte yandan, proletarya, bunu anlama “potansiyel”ine elbette sahip. Ama işte, onu oradan oraya getirmek için iyi çalışan, ne yaptığını iyi bilen bir “işçi sınıfı örgütü”ne ihtiyaç var. Bu bir işçi sınıfı örgütü, ama “bilinç yükseltme” işini aydınların yapması gerekiyor.
“İşçi sınıfına bilinç dışarıdan gelir.” Bu, Lenin’in sözüdür –diye kabul edilir. Ama sosyalist mücadelenin legalist biçimini seçen Alman Sosyal-Demokrat Partisi’nin başındaki Kautsky de başka türlü düşünmez. İşçi sınıfının kendi kendine bilinç filan üretmeyeceği, somut sosyalist örgütlü mücadele içinde herkesin zımnen kabul ettiği bir şeydir. Kautsky ile Lenin bu “dışarı”danlık konusunda değil, o bilinci dışarıdan getireceklerin niteliği (“profesyonel devrimci” vb.), parti yönetiminde yerleri, yeraltı mücadelesi gibi konularda kavga ederler.
Çok daha yakın zamanlara gelindiğinde, proletaryayı “dalgacı” olmaya iten yeni bir “suçlu” bulundu: emperyalizm! Şimdi, ciddi bir anlamda “proletarya” denince, nerede var bu? Batı’da! Ama Batı emperyalist. Batı dünyayı sömürüyor, bunun bir kısmını da proletaryanın önüne atıveriyor. Böyle olunca proletarya devrim yapmıyor, dalga geçiyor. Bugün hâlâ geçerli olan, en yaygın kabul gören açıklama budur. Aslında bir dönem Üçüncü Dünya’nın öylesine önem kazanmasının, “Baş çelişki emperyalizm ile ezilen dünya halkları arasındadır” teorilerinin hegemonya kurmasına yol açan “yeraltı nehri” de budur.
Bunu demekle, proletaryayı emperyalizmin parçası haline getirdik. Bulduğu üç beş kuruş olunca “tarihî misyonu”nu unutan bir sınıf haline de getirdik. Eh, o kadarı olur artık; niçin devrim olamadığını (yoksa ilk analizin doğru olduğunu) kanıtladık ya... Bir kalıba göre bilinçlilik geriliğinden, öbürüne göre üretici güçlerin ileriliğinden ötürü, mukadder olan proletarya devrimini yapacağız, ama proletarya işin içinde olmadan yapacağız? Peki, kiminle? Birileri bulunur elbet. Örneğin, bizim memlekette, “Sol Kemalistler”le... Niye olmasın?
Şimdi bu “açıklamalar”, o kelimeleri, kavramları hiç anmadan, kapitalizmde çelişkilerin “antagonist” nitelik edinmeden sittinsene varolabileceğini gene örtük (zımnî) biçimde kabul etti. Ama bunu böyle söylersen “revizyonist” ve “sınıf uzlaşması” taraftarı olursun. Aynı zamanda, devrimin öznesi olan proletaryayı da, maddî çıkarı uğruna ilkelerinden vazgeçebilen bir sınıf yaptı. Ama bunu da böyle söylersen yandın.
Proletaryanın hem “çıkarcı”, hem de her zaman saf, temiz ve doğru, aydının hem bilinç üretmek ve taşımakla yükümlü, hem de sürekli bir “küçük burjuva sapması” içinde olduğuna inanarak (yani, “şizoid” olarak) yaşarsan, “doğru devrimci çizgi”yi tutturman kolaylaşıyor.
Buradan, “devrimin öznesi sınıf” teorilerine geleceğim.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025