Murat BELGE
İktidar, iktidar olarak kalabilmenin çaresini toplumda gerilimi artırmak olarak tesbit etti. İlk ağızda HDP’nin defterinin dürülmesi gerekiyordu. Ama bunun için iktidarın attığı adım, yani “sertleşme”, daha ilk andan, “karşı taraf”ça sanki sevinçle karşılandı. Hani yıllardır beklenen mutlu olay nihayet gerçekleşmiş gibi, hendekler, özerklik ilânları, silâhlı saldırılar birbirini izledi. Bunların, “Kürt siyasi hareketinin kararlarını kim verecek” sorusuyla bağlantılı olduğunu düşündük birçoğumuz. Ben böyle düşünmeye devam ediyorum. Ancak, “motivasyon” ne olursa olsun, durum iktidarın planının gerçekleşmesine yardım etti. İktidarın istemediği kadar yararlı oldu.
İktidarın Haziran sonuçlarına rağmen iktidarda kalmasına en büyük katkı böylece sağlandı. Kendi cephesinde, Haziran sonuçlarını kabul etmeyen ve yeni bir seçimi zorlayan –ve kazanan— Tayyip Erdoğan bir “siyasi sihirbaz” olarak görülüyordur. İradesini seksen milyonluk bir topluma empoze etmeyi başarması da, gerçekten, az buz beceri değil. Ama bunu teslim ederken, bu başarının ne pahasına kazanıldığını da bir an durup düşünmekte yarar var.
Hükümet, bu harekâtıyla PKK karşısında kalıcı bir başarı sağlayacak mı? Sağlayabilir. Güç dengesi, “denge”siz. Çeşitli söylentilere kulak verilir ise, PKK’nın çeşitli düzeylerde çeşitli kayıpları olduğu sonucuna varılabilir. Bu sürecin daha ileri aşamalarında çatışma sınır dışına, Irak’a da uzanabilir.
PKK karşısında bu yöntemlerle elde edilen “kazançlar”, Türkiye’nin Kürt sorununu “çözme” yolunda tuttuğu çeteleye “kayıplar” olarak geçecektir, geçiyor, geçti.
“Biz Kürtler bu toplumda adam gibi yaşayamayız, yaşatılamayız. Biz buradan ayrılmalıyız,” diye düşünen Kürtler vardı. Şu harekâttan sonra böyle düşünen Kürtler’in sayısı artacak mı, azalacak mı?
“Biz Kürtler bu Türkiye’den ayrılmalıyız. Bunun da silâhlı mücadeleden başka bir yolu yok,” diye düşünen Kürtler vardı. Şimdi, bu yeni durumda, böyle düşünen Kürtler’in sayısı artacak mı, azalacak mı?
Bu iki sorunun da cevabının “artacak” olduğundan fazla bir şüphem yok.
Bunca ay, yıl, “Barış Süreci” falan dedikten sonra buraya gelinmiş olması, herhangi bir barış imkânını iyiden iyiye zora koştu.
Geçen akşam Tarık Çelenk’in televizyonda verdiği bir bilgi vardı: bazı Kürtler Türkiye’den iyice soğuduklarını söylemişler. “Niye? Asker geldi topa tuttu diye mi?” “Hayır,” demişler. “Burada bunlar yapılırken Batı’dan kimse çıkıp da ‘ne oluyor?’ demedi. Biz kiminle birlikte yaşayacağız?”
Hükümet Selâhattin Demirtaş’ın Rusya’ya gitmekle, ama aslında her yaptığıyla, her söylediğiyle “Vatana İhanet etiğini” kanıtlamaya çalışadursun, büyük gerçeklik bu sözün içinde yatıyor ve bu hükümetin bütün yaptıkları o “büyük” gerçekliği daha da büyütmeye yarıyor.
Türkiye’nin “batı”sının “doğu”da olanlara karşı bu “bigâneliği”ni yaratan hükümet değil. Bu, bunca yıldır bu topluma verilen “Türk olma” eğitiminin ve ideolojisinin sonucu. Ama hükümet, şu yaptıklarını, bunun böyle olduğu varsayımıyla, bunun böyle olacağına güvenerek yaptı.
Bundan şu kadar zaman önce, o zaman Başbakan olan Tayyip Erdoğan “Barışçı çözüm” sloganını ortaya attığında ve bunun getireceği riskler ne olursa olsun bu tavrını sürdüreceğine dair yemin kasem ettiğinde, yıllardır büyüyen bu yarayı tedavi etmenin, sağaltmanın imkânı hâlâ vardı. Erdoğan’ın bu adımıyla birden bire ulaşabilir, elle tutulabilir bir hedef haline de gelmişti. Ama bunu telaffuz etmek, ettikten sonra da bunu gerçekleştirmek için yapılması gereken şeyleri yapmamak, bir güven boşluğu yaratmıştı. Geldiğimiz bu noktada “güven boşluğu” falan değil, tıka basa dolu bir güvensizlik ambarı var.
İktidarda kalmayı başarma mucizesinin hamurunda bu sorun var.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025