Murat BELGE
Memlekette “kadın öldürme” hobisinin bu sıralarda dayanılmaz derecelere vardığı, sanırım üzerinde çok kişinin fikir birliğine vardığı ender konularımızdan biri. Bir merak hususu var tabii: eskiden de bu kadar olurdu da, biz mi haberdar olmazdık? Yoksa sahiden sayılar arttı mı? Ben bunların ikisinin de doğru olduğu kanısındayım. Aynı nedenlere ya da toplumsal dinamiklere bağlanabilir şekilde: 1) eskiden haber bile olmayan, farkına varılmadan geçip giden cinayet –ya da genel erkek şiddeti– olayları şimdi oldukça ayrıntılı biçimde duyuruluyor, duyuluyor; ve 2) sayıda artış da var. “Birbirine bağlanabilir” olduğu nokta da “kadın-erkek” eşitliği konusunda bir miktar mesafe alınmış olması. Birçok adamı şaşırtan, yıldıran, kızdıran bir gelişme bu. Şaşma, yılma, kızmanın yol açtığı davranış da, bunlara yol açan kadını öldürmek. Ama bir adamın bir kadını öldürmesi (babası, kocası, kardeşi her neyiyse osu olarak) artık normal sıradan sözünü etmeye değmez bir olay olmadığı, olamadığı için de, bunların hemen hemen hepsi medyaya yansıyor ve böylece öğreniyoruz –vahşetin derecesini.
Olayın kendisi üstüne söylenecek çok şey var; bunlar söyleniyor ve daha uzun zaman söylenecek. Korkarım bu âdet de daha uzun zaman devam edecek. Bugün bununla doğrudan ilgili olmayan bir konuya dikkat çekmek istiyorum.
Bu cinayetleri şöyle açıklarız, böyle açıklarız, tarihî olarak, sosyolojik açıdan vb. Ama kimse çıkıp da iyi bir şey olmuş diye anlatamaz. Nitekim anlatmıyor. Görebildiğim kadarıyla, bütün gazeteler bu haberleri kınayarak veriyor. Gazete, sonuçta, haberini verdiği olaya kamunun bakışını da yansıtır. “Yansıtır” dedik, ama sahiden öyle mi? Yansıtıyor mu? Yansıtıyorsa, yansıttığı bu şey de bu cinayetleri mahkûm eden bir tavırsa, nasıl oluyor da bu olaylarda bir azalma yok, tersine katlana katlana çoğalıyor?
Bunun cevabı, muhtemelen, o “kamuoyu”na karşılık –ve ondan daha güçlü, ama hükmünü başka kanallardan duyuran– bunları onaylayan bir başka kamuoyu olmasıdır.
Şu aynı noktayı bir başka konuda kurcaladığımı hatırlıyorum: düğünlerde, maçtan sonra, buna benzer olaylarda silâh atılması ve insanların vurulması, yaralanması ya da ölmesi. Böyle olayları “Maganda ölüm saçtı” gibi başlıklarla duyurmak da nice zamandır bir medya modası. Sonucu, etkisi?.. Görüldüğü kadarıyla sıfır!
“Maganda gene can aldı!” İyi. Kim bu “maganda”? Yetmişlerde Gırgır karikatürcülerinin uydurduğu bir ad bu. Hani taşradan medenî kentlere gelmiş, kısa boylu ve kıllı, “göbeğini kaşıyan” diye betimlenen insan tipi. Yalnız, “maganda”, adının “maganda” olduğunu bilmiyor. “Maganda” dendiğinde, kastedilenin kendisi olduğunu bir nedenle anlayan, zaten “maganda” olmaktan çıkıyor, başka bir şey oluyor. “Maganda”, “maganda” olduğunu bilmeyen adam olduğu için, tanımı gereği, gazetede “Maganda dün de iki can aldı” diye bir başlık okuduğunda (okuması yazması varsa), bundan kendisinin kastedildiğini anlamıyor. Silâh atmayı iyi bilmeyen birinden söz edildiğini sanıyor. Oysa kendisi silâh atmayı iyi biliyor. Haftaya Yıldıray’ın düğününde bir şarjör sıkacak zaten.
Tabii bu benim “maganda” sembolik. Toplumun çeşitli kesimlerinin arasında ortak bir iletişim kanalı olmaması ve kurulamaması sorununu anlatmaya çalışıyorum. Bu, modern toplumun bir sorunu olan “seçkin kültür/ kitle kültürü” kopukluğundan büsbütün bağımsız değil, ama kendi tarihî özgüllük durumları olan bir sorun. Bu toplumun bir kesimi ter ter tepinsin, “kadına şiddet affedilmez” diye... Öbür kesimden ezkaza bunu işitip “bana şiddet uygulama. Bak söylüyorlar, kötüymüş” diyen kadın, zaten o şiddetin ilk ya da erken kurbanı oluyor.
Bu iletişim kanalları nasıl kurulur?
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025