Murat BELGE
“Başkanlık Sistemi”, “Türk Tipi Başkanlık Sistemi” vb. Türkiye’nin bundan daha önemli sorunu yok. Zaten her gün bununla yatıp bununla kalkarken, şimdi Tayyip Erdoğan bunun kampanyasını başlatıyormuş, hattâ başlatmış.
Açık açık söylüyor: “Seçilmiş Cumhurbaşkanı ve seçilmiş Başbakan’la olmuyor” diyor. Ya Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında “fikir ayrılığı” çıksaymış! Ne olurmuş o zaman?
“Fikir ayrılığı” denen şeyin çıkması, çıkmamasından daha normal ve daha sağlıklı bir şeydir. Fikir ayrılığı olmayan toplumları ve o toplumların başında bulunanları saymaya, Franco, Mussolini, Hitler, Stalin diye başlayabiliriz.
Ama Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı, Türkiye’nin geleceği bağlamında bu kadar telâşa ve endişeye düşüren şey, “fikir” ayrılığı mı?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “fikir”den çok “Kuvvetler Ayrılığı” ilkesinden kaygılı. “Demokrasi” dediğimiz rejimlerin en olmazsa olmaz ilkesi ve işleyiş mekanizması olan Kuvvetler Ayrılığı, Tayyip Erdoğan’ın sözlüğünde en olumsuz anlamları ve çağrışımları olan terim. Zaten bu nedenle “Kuvvetler Uyumu” diye bir terim icat etti. “İcat etti” demek çok doğru değil. Çünkü bu, “diktatörlük” kadar eski bir icat. Kuvvetler Ayrılığı demokrasinin olmazsa olmaz ilkesiyse, Kuvvetler Ayrılığı’nın yokluğu da diktatörlüğün olmazsa olmaz koşulu. Kuvvetler Ayrılığı ilkesinin işlediği bir toplumda diktatörlük olabilir mi?
Tayyip Erdoğan elbette kampanyasında çıkacağı kürsülerde, “Sevgili vatandaşlarım, ben ‘diktatör’ olmak istiyorum. Bana bu yetkiyi verin” diye konuşamaz. İstediği şeyin ambalajı ona göre yapılacak; “Kuvvetler Uyumu” gibi birilerinin (hattâ “çoğunluğun” da diyebiliriz) kulağına hoş gelecek sözler bulmak gerek. Bu “uyum” ayrıca “Türk tipi” denen, ne olduğunu pek kimsenin bilmediği bir model içinden çıkacak. Ne olduğu pek bilinmese de, gene Cumhurbaşkanı’nın pek sevdiği “millî ve yerli” kategorisine girdiğine göre (hiç “ecnebi” parmağı bulaşmamış, saf ve temiz), iyi bir şey olmalı.
İşin tuhafı Tayyip Erdoğan savunduğu bu modeli zaten uygulamakta. Partisinden başlayarak baktığımızda, bu yapıyı baştan aşağı kendi isteklerine ve tercihlerine göre yeniden kurduğunu görüyoruz. Kuruculardan hiçbiri yok ortada.
Türkiye’de “yasama” ile “yürütme” ilişkisi her zaman arızalı olmuştur ve yasama her zaman yürütmenin güdümünde kalmıştır. Dolayısıyla burada Tayyip Erdoğan’a sorun çıkaracak, engel çıkaracak fazlaca etken yok. Hâlen geçerli olan siyasî partiler ve seçim yasalarıyla “önder” yasamayı her şekilde kendi güdümünde tutabilir.
Türkiye’de genellikle başka anti-demokratik toplumlarda Kuvvetler Ayrılığı’nın üçüncü ayağı olan Yargı’yı Tayyip Erdoğan’ın “Türk Tipi Başkanlık Sistemi”nin hizmetine almak daha çok sorun çıkarabilir, çünkü Yargı hem belirli bir eğitim ve bir uzmanlık gerektiren kadrolarla yürümek zorundadır; hem de bir ölçüde “ko-optatif” bir kendini- yenileme sistemiyle çalışır. Ama Tayyip Erdoğan bugün bütünüyle değilse de önemli ölçüde mesafe almış durumda. En azından, ondan aldıkları sinyallere göre iş yapan kadroları var, genel yapı içinde. Tayyip Erdoğan “Bu suçtur” diyor, hemen “suç” oluyor; hukukta yeri olsun olmasın, birtakım akıl almaz zorlamalarla davalar açılıyor, insanlar tutuklanıyor vb. Tayyip Erdoğan’a muhalefet etmenin adı ve adlî uzantıları da durduk yerde değişiyor ve ağırlaşıyor. Kavga patladığı anda “paralel” denilen örgüt bir süre sonra “darbeci”, daha bir süre sonra “Silâhlı Terör Örgütü” olabiliyor. Birileri casusluk yapıyor, ama kimin hesabına “casusluk” yaptıklarını kendileri de bilmiyor, biz de bilmiyoruz.
Bunlar, Yargı’yı da “uyum” alanına çektiklerinin kanıtı olarak günlük hayatımızı biçimlendiriyor.
Ama Tayyip Erdoğan yetinmiyor, “Başkan olmak istiyorum,” diye dayatıyor.
Başlıca çelişki, istediği ama hâlen kurulu olmayan sisteme göre fiilen iş yapıyor olması. Bunun hukukta karşılığı nedir?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025