Murat BELGE
Pek fazla sekmiyor, hemen hemen her gün bir olayla –ya da olaya- uyanıyoruz. Bu olay çarpıcı, sarsıcı, kızdırıcı, üzücü, düşündürücü, bütün bunlar olabiliyor. Çok zaman resmen çıldırtıcı olabiliyor. Bunlarla örülü bir labirentin içindeyiz; dışarı çıkabilelim diye bize verilmiş ipin ucunu da kaybetmiş olarak. Ama çaresizlik içinde bakınırken, bu koridorlarda daha birçok ipin ucunu kaybetmiş kişinin dolaştığını görüyoruz. Labirenti oluşturan, labirenti yapan şey de bu dolaşmalar. Sonuçta herkes kendi hesapsız rotasını koruyarak kendi rotasını inşa ediyor.
Bu AKP politikalarının fiilen cereyan ettiği düzey. Bu düzeyde dolaşmaktan doğrusu bıktım. Şurada burada kalaşnikof, bilmem kaçıncı muhtarlar toplantısı ya da döviz terörizmi gibi konulardan uzaklaşıp bu toplumun önceden beri devam eden sorunlarına, dünyanın geri kalanıyla kurduğu ilişkilerine, bu dönem ve bu zihniyetin ezeli sorunlara verdiği yeni biçimlere, en önemlisi de sırtımızda bu yüklerle kendimize nasıl bir gelecek kurabileceğimiz sorusuna, biraz daha geniş uyruklu bir yerden bakmak istiyorum. Bu bakışı bugünkü koşullarda gösterecek manzaranın pek aydınlık olamayacağı belli. Ama olmasını istediklerimiz değil, gerçekte olanlar üstünde durmak zorundayız. Karanlık kehanetlerle moral bozmak kötü bir şeyse, olmayan pembe beyazlıklar yaratarak insanları kaçınılmaz hayal kırıklıklarına sürüklemek daha iyi bir şey değil.
Labirentle kaybolmayanlardan Ahmet İnsel geçen gün Cumhuriyet’te Türkiye’nin üç kırılma hattından söz ediyordu. Birincisi ve en kolay akla geleni Türk-Kürt ayrımı tabii. Bütün dünyada hâlâ en keskin ayrım etnik olanı. Bu ayrımın Türk tarafında durup, öbür tarafla empati kurabilen çok az kişi var.
İkinci ayrım Sünni-Alevi ayrımı. Sünni ya da Alevi kimliğini ciddiye alanlar için, her iki tarafta da ciddi bir ayrım. Çok uzun bir olumsuzluk birikimi var. Alenen alevlenecek bir birikim. Birbirlerini tanımıyor ve güvenmiyorlar.
Bu ikisi yetmiyormuş gibi ideolojik ayrım da var ve hayat tarzı ayrımıyla örtüşüyor sayılır. Modernler bir yerde geleneksel-mütedeyyinler öbür tarafta. Bu da öbür ikisinden daha kolay çözülür bir ayrışma değil. Yalnız doğuştan elde edinilen kimlik farkının olduğundan daha sofistik. Sonuçta, “nasıl yaşamalı” sorusunun çevresine toplanıyor ki bu da son derece önemli ve kapsamlı bir şey.
Bir toplumda böyle çatlakların bulunması o toplum için bir sağlık göstergesi değildir elbette. Bunu söylemekle topluma “çatlak” bulunmasının tehlikeli olduğunu söylemek istemiyorum; “böyle” çatlaktan söz ediyorum. “Doğuştan edinilen kimlik” denen; örneğin bir Alevi-Sünni ayrımının bir sorun olarak hâlâ yaşanıyor olması bir ayıp. Ama yaşanıyor. Etnik konu şüphesiz daha karışık. Bugün bütün dünyada, birçok yerde hâlâ şiddetle yaşandığı da bir başka olgu. Ama “sorun” olmaktan çıktığı çıkarıldığı yerler ve örnekler de yok değil.
Ahmet İnsel değindiğim yazısında sıraladığı bu üç çatlakta Erdoğan’ın çoğunluk tarafında durduğunu (bu çoğunluğu da “geleneksel-Sünni-Türk” diye adlandırabiliriz) bunun için de ülkede “çoğunluğun önderi” konumunda bulunduğunu söylüyor. Buna biraz daha yakından bakmakta yarar var. Çünkü doğruysa bundan çıkacak bir sonuç Erdoğan’ın “çoğunluğun önderi” konumunu sürdürmesi için bu çatlakların da sürmesinin gerekli olmasıdır. Yalnızca “sürmesi” de değil sorun. Bunlar hep vardı, ama varlıkları bu kadar endişe verici değildi.
Ama Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’sinde, Tayyip Erdoğan’ın politikasıyla üzerine benzin dökülmüş korlar gibi alevlendiler.
“Muhafazakâr-Türk-Müslüman” kesimin “değişmez önderi” olma konumu bu kesimin kendisini şu şekilde, bu şekilde bir tehdit altında hissetmesiyle kazanılır ve sürdürülür. Ancak bu kesimin söz konusu üç alanda karşısında ye alan azınlık gibi bir “tehdit” daha çok, elde olduğu var sayılan hegemonik konumun kaybedilmesinden duyulan korku şeklini alıyor. “Kürtler” denilince baş korku “Ya ayrılırlarsa” korkusu. Bunu vurguladığınızda normal olarak AKP’ye oy vermeyen, hatta düpedüz düşmanlık duyan kesimler de bakıyorsunuz, AKP’nin bugün uyguladığı politikaların yanında.
Alevilerin, Sünniler için bir “tehdit” oluşturduğunu düşünebilir miyiz? Şu ortamda onların talepleri cemevlerinin statüsü gibi, son analizde simgesel şeyler. Bazıları “Diyanet İşleri’nde biz de bulunalım” diyor. Ama “Diyanet İşleri bizim olsun” diyen yok, diyeceği olan da yok. O aynı “hegemonik konum” nedeniyle bu talepler de karşılanmıyor.
En çetrefilli ve sorunsal alan üçüncüsü, kabaca “kültürel” diyebileceğimiz alan. Çünkü bu “muhafazakâr- Sünni- Türk” çoğunluk orada “hegemonik” değildi; hattâ bir şekilde ezikti. Şimdi orada da bir hegemonya kurma uğraşına girildi ve bu, alanın kendi kural, ölçü ve gelenekleri çerçevesinde pek başarılı da olmadı. Olmadı çünkü Erdoğan saltanatında burada hegemonyayı ele geçirmeye çabalayan kesim bunun için gerekli asgari dinamizmden yoksun (bunun ancak birkaç bireysel istisnası var). Dolayısıyla en hararetli mücadele bu alanda sürüyor. Erdoğan da en etkili ateşlerini buradan püskürtüyor.
Buradaki hegemonya başka her şeyden önemli. Türkler’in Kürtler , Sünnilerin Aleviler karşısındaki hegemonik konumları yeni bir şey değil. Bu topraklarda bu ilişkiler başından beri aşağı yukarı böyleydi. Ama Batılılaşma denen “bela” başladı başlayalı hem en somut anlamı ve biçimiyle iktidarı elde tuttular, hem de kültürel-entelektüel üstünlüğü. Bu hegemonyanın maddi temelleri ilkin AKP iktidarıyla ciddi bir şekilde sarsıldı. Eski modernist hegemonyanın fiziksel iktidara dayanan kısmı AKP döneminde erozyona uğradı. Ama AKP işin bu kısmını kendine göre çözse de (bunun kalıcılığı da ayrıca tartışmalı tabii) gerisini getirecek entelektüel atılımı herhalde yapamayacak.
Ancak şimdi bu kesimde AKP’nin yapını iktidara atmasıyla başlayan süreçte edinilmiş iktidar kazanımlarını kaybetme korkusu elle tutulur bir biçimde hissediliyor. Dolayısıyla bu korkuyu kazanılmış iktidarı kaybetme enerjisine dönüştürme çabası da yoğun bir biçimde devam ediyor.
Dolayısıyla Türkiye tarihi çatlaklarını özenle ve ”şefkatle” diri tutuluyor. AKP gibi bir parti, aslında bu gibi sorunları büsbütün “çözmek” değil de, yumuşatmak, hafifletmek çözüme gidecek kanalları açmak bakımından var olmuş ve var olan partilere göre daha fazla imkân ve avantaja sahipti. Ama sonunda seçilen yol, bu yol oldu. Bu var olan çatlakları gidermenin değil derinleştirmenin yolu. Onlarla birlikte toplumda var olan her türlü ayrımı şimdiye kadar olduğundan daha antagonist bir kıvama getirmenin yolu.
Sonuç olarak son derece sakim, sakıncalı bir yol. Bu toplumun bütün güçlüklere, engellere rağmen demokratikleşme yolunda edindiği, birikimlere de yazık oluyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları










































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025