Murat BELGE
2017, AKP iktidarının on beşinci yılına girdik. Nereden nereye geldik bu kritik süre içinde? Ne oldu, neler değişti? Birkaç gün bu konuları kurcalamak istiyorum. "Dış politika" dediğimiz başlıktan başlamanın uygun olacağını düşündüm, çünkü bu aynı zamanda dünyanın neresinde bulunduğumuz ve bulunduğumuz yerde nasıl bir biçimde var olduğumuz sorularına bakma imkânı verecek. Bu da "başlamak" için uygun bir nokta.
AKP iktidarının erken bir evresinde bu bölge çerçevesinde son derece önemli bir olay patlak verdi: ABD Başkanı George Bush'un Irak'a müdahale etme kararı! Bugün bu bölgede yaşanan, çoğu son derece yakıcı sorunların epey bir bölümü ABD'nin bu kararının sonucudur. Bu bölgenin ülkelerinin hemen hemen hepsinde karşılaştığımız sorun burada da karşımıza çıktı: Saddam'ın Irak'ı... Saddam kadar berbat bir yönetici düşünmesi bile zor. Buna bir diyecek yok. Peki Saddam yenildi, yakalandı, asıldı... Irak'ın sorunları bitti, çözüldü mü? Irak halkı şimdi "Saddam'sız günler"in tadını mı çıkarıyor? Hayır. Herhangi bir şeyin tadı yok ki çıkarılsın. İnsanlar birbirlerini boğazlıyor. Yalnız kendisi için değil bütün bölge için bir "istikrarsızlık" kaynağı haline gelmiş bir Irak var (Var mı?).
Benim kişisel görüşüme göre Bush'un bu hamhalat girişiminin bir tek olumlu sonucu, şu anda yarı-özerk olan Kürt bölgesinin kurulması oldu. Bu, tabii, özellikle Türkiye'de, özellikle iktidar çevresinde (ama, "muhalefet" CHP ise, belirli ölçüde orada da) kabul görmeyen bir değerlendirme. Neyse, şimdi onun tartışmasına girmeyelim.
Ortadoğu bu şekilde sarsılırken Türkiye'nin tavrı ne oldu? Amerika ile geleneksel "ittifak" ilişkimizi ilk kez olmak üzere bozan bir olay oldu; bilindiği gibi, Meclis ABD'ye "geçiş izni" vermeyi reddetti. Aradan çok da uzun bir zaman geçmemekle birlikte, o zaman bir yığın alevli olayla dolu geçtiği için şimdi tam hatırlanmıyor. Ama önemli bir olaydı.
Şöyle bir iş oldu: TSK, "Evet, izni vermeliyiz ve bunun sonucu olarak biz de Irak'a girmeliyiz," demedi. Oysa bunun böyle olmasını onlar da istiyordu. Ama büyük olay, riskleri var, kötü sonuçları olabilir; istediler ki nihaî kararı Meclis versin; yani Meclis'te AKP çoğunluğu versin. Sorumluluk da orada kalsın.
Üstelik, Başbakan da tezkerenin geçmesini ve Türk askerlerinin Irak'a girmesini istiyordu. Bu da TSK'ya tezkerenin geçeceği güvencesini veriyordu. Başbakan -bugünkü duruma bakarsak "doğru bir öngörü" demek gerek- oradaki Kürt varlığını etkisizleştirmek için Irak'a girmekten yanaydı.
Ama iş böyle yürümedi. O zamanki AKP henüz bir "parti"ydi. Yerinde ağırlığı olan, kendi düşünceleri olan, bu düşüncelerine önem veren insanlardan oluşuyordu. Çeşitli etkilerden süzülmüş, "tırnak temizliği" testinden geçmiş, bulunduğu yeri önderine borçlu kimseler yoktu veya çoğunlukta değildi. Hiç şüphem yok ki çoğu dinî duyarlılıkların sesine uyarak "Hayır" dedi. Müslüman bir ülkeye ABD askerinin müdahale etmesini onaylamayı kendilerine yakıştıramadılar. Ama sonuç olarak "Hayır" dendi; Türkiye bu serüvenin dışında kaldı.
Gene kişisel görüşüme göre, iyi oldu. Bence de Meclis'e düşen doğru tavır buydu- Başbakan'ın canını sıksa da.
"Uluslararası topluluk" çerçevesinde de yankıları son derece olumlu oldu. Türkiye'ye bakışı bir ölçüde değiştirdi.
Peki, TSK'yı, Başbakan'ı, belirli çevreleri ürküten ve tedirgin eden "özerk Kürt bölgesi" konusu ne oldu?
Bunun Türkiye açısından sonuçları ne oldu, gidip oralara bir göz atmak gerek. Özellikle Erbil'e.
Dünya kadar ekonomik ilişki kurulmuş durumda. Erbil'de Türkiye'nin (olumlu) varlığı adım başında hissediliyor. "Hissedilmek"ten öte, gidip elinizle dokunabilirsiniz. Binayı yapan buradan bir müteahhit (ve ille de "Kürt kökenli değil, "Türk kökenli" de çok). Binanın içinde çalışan da buralı. Alt katta Koton'dan alışveriş edip üst katta MADO'dan dondurmanızı yiyorsunuz.
Kandil mandil... Bölge özerk olmadan da PKK oradaydı, bugün de orada. Bir ara "aşiret" falan diyerek hakaret etmeye çalıştığımız Barzani de şimdi "muteber" bir şahsiyet oldu. Benim bildiğim eski Barzani, estetik ameliyat falan geçirmedi.
Bu ilk yazıyı bitirirken söyleyeceğim, o zaman olmuş, bir daha olmayacağını bildiğim olguyu vurgulamak. O tarihte Meclis'teki AKP, önderinin dediği değil, kendi vicdanının kulağına fısıldadığını yaptı. Sonuç da herkes için, ayrıca ya da öncelikle "Hayır" diyen AKP'liler için iyi bir sonuç oldu. Türkiye, bu sayede, Bush'un bir yüzkarası olan seferine katılmadı, Blair pozisyonuna düşmedi vb.
Evet, o zaman öyle olmuştu. Şimdi bundan çok farklı yerdeyiz. Devam edeceğim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025