Murat BELGE
AKP’nin iktidarda geçirdiği süre uzadıkça, bu iktidarın sahipleri de deneyimlerinin zenginleştiğine hükmettiler; bu hükümlerini “ustalık” gibi sözlerle dile getirdiler. Normal olarak böyle olması beklenir. Beklenir de, söz konusu durumda gerçekten böyle oluyor mu?
Bana sorarsanız öyle olmuyor. AKP yeni seçim kazandığı zaman, yeni hükümet kurduğu zaman, her yandan saldırıya uğruyordu; seçim kazanmayı henüz “iktidar olma”ya dönüştüremediği için, sağlam yere basmıyor, basamıyordu. Nitekim bir “kapatılma” davasını da Anayasa Mahkemesi’nde tek oyla atlatabilmişti.
Bütün bunlara rağmen ya da bütün bunlarla kuşatılmış olarak AKP siyaset yapıyordu, yapabiliyordu. Bugün geldiğimiz noktaya bakarak bunun başarılı bir siyaset olduğunu söyleyebiliriz. Gemi, bütün bu girdaplar, kayalıklar, çeşitli tehlikeler arasından sıyrıldı; çarpmadan, toslamadan, yara almadan güvenli sulara girdi. Yani AKP siyaset yaparak, yaptığı siyasetle koşulları değiştirdi.
Şimdi “iktidarda” olduğunu söyleyebiliriz. Böylece rahatlamış olmalı. Ama, rahatlamış gibi bir hali var mı? Yok. Hiçbir şekilde yok. Tam tersine.
Gezi bir başlangıç noktası olarak alınabilir; 17 Aralık da böyle sayılabilir. AKP ve önderi bu gibi “badire”lerden de sıyrılmak üzere bir siyaset biçimi seçti. Bu seçmekle birlikte de bir anlamda “seçim yapma” yeteneğini kaybetti. Bundan böyle, bir kere seçmiş olduğu bu yolun yapısı, engebeleri vb. ne yapacağını belirliyor.
AKP’nin seçtiği yol gerilimdi. Aynı zamanda baskıydı. Bu baskı ve gerilim ortamında, bir yerde bir açık belirince, eline ilk geçirdiği çulla onu örtme yöntemini benimsedi. Dolayısıyla bir hukuksuzluğun “yutturulması”nın yolu, onu kapayacak başka bir hukuksuzluk oldu. Oldukça hızlı gelişen olaylar şimdi Türkiye’yi ciddi bir “hukuksuzluk” kıvamına getirdi.
AKP yarattığı gerilim ortamının “yaratıcısı” olduğu kadar “kurbanı” da. Bu, özellikle Haziran seçiminin açtığı gediği kapatmak için başvurulan mücadele yöntemiyle zıvanasından çıktı. Şimdi AKP, kendisine muhalif olmayı suç olarak görmeye başlamış durumda. Muhalefet lideri yürüyüşe çıkmış! Olur a. Sen de söyleyeceğini söylersin, hatta gırgır geçersin, falan. Ama öyle olmuyor. Örneğin bugün, Cumhurbaşkanı “…bu içeride olan zat ile alakalı Kılıçdaroğlu’nun bağlantısı çıkarsa şaşırmayın ha…” diyor. Şimdi, “içeride olan zat”ın “suçlu” olduğu, onu hapse atan mahkûm eden mahkemenin de inandırıcılık veremediği bir iddia. Ama Tayyip Erdoğan’a göre bu zaten kesinleşmiş bir şey. Şimdi onunla bağlantısı “ortaya çıkarsa” Kılıçdaroğlu da “suçlu” olacak.
AKP iktidarı bu şekilde icat edilmiş bir “suçlar denizi”nin ortasında bir “masumiyet ve doğruluk” adası olarak duruyor. Ama “suç denizi”ni genişletmek için bunca çaba, o adanın kendisini de erozyona uğratmakta. AKP’ye muhalif olan herkes, AKP’ye muhalif olmakla “suç işliyorsa”, yurt içinde, yurt dışında bu muhalefet büyür, büyür ve AKP’yi de yutar. Ama AKP durup böyle bir gelişme ihtimalini düşünme imkânına sahip değil.
Bugün bu kadar gerilimle idare ediyorsa, yarın daha fazlası gerekli olacak. Bunun denetimi de AKP’nin elinden çıkmış. Bugün Büyükada’da toplantı yapan dünyanın en sakin ve demokrasiye vurgun insanlarını toparlayabiliyor. Cumhurbaşkanı ta bilmem nereden onların “suçlu” olduğunu ilan ediyor. Çünkü AKP iktidarına (OHAL’ine vb.) suç lazım, suçlu lazım. Arkadan AKP’nin “basın”ı “kaos toplantısı” falan diye, gerçeklikle ilgisi olmayan şeyleri fütursuzca yazabiliyor.
AKP’nin açtığı bu çığırı kapatma imkânı var mı? Başlattığı süreci durdurabilir mi? AKP’nin içinde “Bu yol nereye varır?” diye endişeyle düşünenler var şüphesiz. Ama onların da görmesi gerektiği gibi, binilen taşıt denetimden çıkmış. Kendi kendini üreten bir hız ve enerjiyle gidiyor. “Yarın bize taze gerilim gerekecek”. Günün gerçeği bu.
Dolayısıyla bunca yıllık iktidar gerçekten bir “ustalık” kazandırmadı. Bu “yedi düvel’le kavgalı” duruma “ustalık” demek herhalde mümkün değil. Ustalık gerekli yer ve zamanda gerekli müdahaleyi yapmak demektir. AKP ise kendi gidişine müdahale edemez durumda.
http://www.birikimdergisi.com/haftalik/8467/gerilim-sarmali#.WZJwGVVJbIU
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025