Murat BELGE
Şimdi gelelim, niçin “sosyalist” olmak gibi sorulardan, “sosyalizm”in kendisine. “Sosyalizm” geniş bir kavram, içinde çeşitli mezhepler, tarikatlar barındırıyor. Ama bizim üzerine tartıştığımız asıl konu, Marksizm.
Benim Marksizm’le bir değil, birçok sorunum oldu. Ama benim ölçülerime göre, bunlar kendimi “Marksist” olarak tanımlamamı engellemedi. Çünkü Marx’ın kendisinin de “Ben Marksist değilim” dediğini erken bir yaşta, bir yerlerden okumuştum. Bu, tabii, Marx’ın, “Canım, ne düşünürsen düşün” dediği anlamına gelmiyordu, ben de öyle anlamamıştım zaten. Bir düşünür, “düşünür” sıfatıyla anmak gerektiğini düşündüğünüz kişi, kendi düşüncesinin doğruluğu konusunda düpedüz bağnazdır, öyle olmak zorundadır. Bu onun “Benim düşündüğümden başkası doğru olamaz” demesini gerektirmez ve gerektirmemelidir –Marx’ın “Ben Marksist değilim” demesi, bu kapıyı açık tuttuğunu gösterir. Ama, “Ben, şöyle şöyle düşündüm ve şu sonuçlara vardım” diyorsanız, karşınıza çıkarılan düşünce de bunların her düzeydeki geçerliliğini çürütemiyorsa, kendi düşüncenizi aslanlar gibi savunursunuz.
Marx bunu hep yaptı. Yalnız Marx’ın kendisi değil, kurucusu olduğu Marksizm de hep polemiklerle ilerledi, zenginleşti. “Polemik” dediğimiz tarz, en gerçek, en doğru olana ulaşmanın en iyi yolu mudur, bilemem, öyle olduğunu pek iddia da edemem. Ama Felsefenin Sefaleti, Anti-Dühring, Ütopik Sosyalizm, Dönek Kautsky ve “Marksizm’in klasikleri” kabul edilen daha nice metin doğrudan doğruya ya da örtük biçimde bir polemik yapan eserlerdir.
Marx’ın Proudhon’la polemiği başka, Engels’in “bizden başkasınınki utopyadır” diye ilân etmesi başka. “Benim dediğim şunun için doğru, senin dediğin şunun için yanlış” diye tartışmak sonuçta verimli bir iştir. Tartıştıkça bir yığın yeni ipucu çıkar vb. Ama “utopiktir” dediğimizde bir “tür” yaratıyorsunuz, aslında işi baştan kesip atıyorsunuz. Buradan bakınca, tartışmak bile fazlalık.
Doğanın Diyalektiği’ni yazınca, birkaç adım daha ileri gitmiş oldu. “Diyalektik” böylece “ontolojik” oldu. Madde, diyalektiğe göre hareket etmeye başladı. Diyalektiği bilenler (bunlar Marx ile Engels’di. Başka kim vardı, pek bilmiyorum) maddenin esrarını, tarihin gidişini, her şeyi, bilimsel olarak bilme imkânına kavuştular. Bunları bilmeyenlere, hayat sırlarını kapattı, bir daha açmadı.
Engels’de bu bilim, Termodinamiğin üçüncü yasasını diyalektiğe aykırı, dolayısıyla bilim-dışı sayan, biraz tuhaf bir bilimdi. Bütün bu polemikler, tartışmalar ve Marksizm’in iktidar olup kurumlaşması süreci içinde, zaten “bilim” kendisi ciddi şekilde kılık değiştirdi: “işçi sınıfının bilimi” oldu. O böyle oldu diye işçi sınıfı kendini bilime, felsefeye vermedi. Zaten buna da gerek kalmadı, çünkü sınıfın ağzından çıkan, otomatikman “bilim” oluyordu. Öte yandan, sınıfın aslında ağzı olmadığı için, onu temsil eden kurumun, yani partinin “kolektif ağzı”ndan çıkan şeydi bilim. Ötekiler sevimsizlik derecelerine göre, “utopik sosyalizm” veya “küçük burjuva ideolojisi”, “kapitalist yalanlar” ya da “emperyalist propaganda” gibi bir şeyler oluyordu.
Bugün geldiğimiz noktada bu “bilim”in geleceği okumadaki isabetini gördük. Çetin Altan hep söylerdi, “Yahu, şu ‘bilimsel sosyalizm’, bunca yıldır Stalin’in nereye gömülmesi gerektiğine karar veremedi” derdi. Karar verdikleri de, veremediklerinden daha iyi olmadı aslında.
1969’da “diyalektik materyalizm”le hesabı kestiğimi hatırlıyorum. Tanıdığım birçok Marksist açısından bu artık Marksist olmamak anlamında yorumlanabilir. Benim açımdan Marksizm’in kendini kurtarması gereken başlıca “zayıf halka”lardan biriydi.
“Bilimsellik” iddiası da bir başkası. Çünkü, insan yaradılışı bu: böyle ifade olunan bir “bilimsellik iddiası”, “benim dediğim doğrudur” rahatlığıyla, “bilimsellik çabası”nın önüne geçti.
Ama sorunlar bunlardan ibaret değil. Devam edeceğim.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025