Murat BELGE
Ekonomi sağlıklı olmadığının sinyallerini vermeye başladı. Medyada bunun üzerine söylenenler durumun kendi ciddiyeti ile orantılı değil. Yani girdiğimiz aşamanın vehameti üstüne söylenenler vehamet derecesini açıklamakta hafif kalıyor.
Hep söylediğim gibi iktisat eğitimim yok, ekonomide olup bitenleri anlamam. Ekonominin kendisi de beklenmedik dönüşleri olan, sürprizli bir alandır, benim gibi acemileri her an şaşırtabilir. Onun için işlerin gidişatının hükümet açısından pek parlak görünmediğini söylemekle yetineyim. Muhtemel gelişmeleri öngörmek benim becerebileceğim bir iş değil. Erdoğan’ın ekonomi danışmanlarının becerebileceği bir iş olup olmadığını da göreceğiz.
Dedikten sonra bir an durup düşünmek gerekebilir: Erdoğan’ın herhangi bir alanda ve bu arada ekonomide bir danışmana ihtiyacı var mı? Önümüzde cereyan eden performanstan böyle bir ihtiyacın hissedilmediği izlenimini ediniyorum. Cumhurbaşkanı’nın bütün bu alanlarla ilgili kesin kanaatleri var. Durumun kendi düşündüğü gibi olmadığını söyleyecek bir “danışman”ın dediklerine kulak vereceğini sanmıyorum. –yani verdiği izlenim böyle değil. Örneğin, konu şu “ekonomi” olduğunda, Cumhurbaşkanı ne zamandır “faiz” konusunda bir şey söylüyor- hep aynı şeyi söylüyor: Yüksek faiz kötüdür. Bunun büyümeyi yavaşlatacağını herkes biliyor ama işin içinde başka etkenler var ve doların başını alıp gitmemesi için Merkez Bankası faizi Erdoğan’ın istediğinden daha yüksek düzeyde tutmayı gerekli görüyor. Ama bu “uzman görüşü” Cumhurbaşkanı’nı mutlu etmiyor. Şimdiki durum, faizin daha da yükseltilmesini zorunlu kılar gibi. Bakalım ne olacak? Ama bu “olacak”, ne olacaksa , herhalde Cumhurbaşkanı’nın görüşlerini değiştirmeyecek.
Ekonomide bu kötüye gidişin çok önemli sonuçları olabilir ama medya henüz bunları incelemeye gönüllü değil gibi. Öte yandan, Cumhurbaşkanı ve Başbakan bu konuda birkaç şey söylediler. Bu söyledikleri, hoşa gitmeyen gelişmeler olduğunu doğruluyor ama bu gelişmelerin nedenleri hakkında “akla yatkın” diyebileceğim bir açıklama tarzı getirmiyor. Çünkü her ikisi de ekonominin iyi gidişini bozmak isteyen bir takım güçlerden dem vuruyor. Yani bu bozulma, sonuçta bir takım düşmanlarımızın yol açtığı “iradi” bir olay!
Bu düşmen kim olabilir? AKP’nin politikaları ve söylemleri sonucunda dünyada bize düşman olmayan pek kimse kalmadı. Tabii her kötü durumda ilk başvuru mercii Gülen, FETÖ’cüler; ama bütün Batı’da arada, sırada. Devlet Bahçeli’den başka herkes ya düşman ya da “potansiyel düşman.”
Peki ama bu “düşman”lar hangi somut araçları kullanarak doların değerini yükselebilirler? Doların değerinin yükselmesi (ve tabii Türk Lirası’nın değerinin düşmesi) için nesnel, görülebilir bir neden yokmuş.
İktisattan anlamam dedim, ama ekonomik yöntemlerin böyle “düşman maniplasyonları” ile bu şekilde saptırılamacağını biliyorum. Ünlü “Büyük Buhran”ı komünist ajanlar çıkarmamıştı. Kapitalizmin buhranlarının sonu gelmez; hepsinin de nedeni (başta öyle anlaşılmasa da ) ekonominin içinden gelen olgulardır; Merihliler gelip burada kaos çıkarmaz.
Ama AKP iktidarı nerede başı derde girse bunun nedeni olan bir “düşman” tespit etmeye alıştı. Kendisi hiçbir şey yanlış yapmıyor, en fazla “kandırılıyor.”
Durum böyle olunca, alınacak tedbirlerin de “ekonomik tedbir” olması herhalde düşünülemez. Ortada “düşman” var. O yapıyor bu olanları. “Düşman”a karşı yapacağımız korunmanın da aracı askerdir, polistir v.b.
Hapse tıktığımız yüz binlere yenilerini eklemeli, işten attırdıklarımızın sayısını artırmalı, OHAL’i uzata-malı ya da koyultmalıyız. Gerçi şimdiye kadar bunların hepsini yaptık ve görünüşe bakılırsa başarılı olamadık; davalar devam ediyor, cezalar, “ağırlaştırılmış müebbetler” yağıyor, gene de bakın, eloğlu dolara “yüksel” diyor, yükseliyor. Ama “düşman” karşısında yapacak başka şey yok; safları sıklaştıracağız, yönetimi sıkılaştıracağız. Taviz vermeyeceğiz, fırsat vermeyeceğiz, aman vermeyeceğiz.
Bu gidiş gene o ünlü sözü hatırlatıyor: “Elindeki tek araç bir çekiçse bütün sorunlar bir çivi gibi görünmeye başlar.” Cumhurbaşkanı’nın ve ekibinin elindeki araçlar yavaş yavaş, birbiri ardından ıskartaya çıktı ve geriye bir tek çekiç kaldı: Ohal, hapis, polis v.b. Ne idüğü belirsiz bir “düşman” var ortada, adı FETÖ oluyor, PKK oluyor, Trump oluyor, Merkel oluyor, daha birçok şey olabiliyor. Amorf, akışkan bir şey. Nereden çıkacağı belli değil. Sonunda, ekonomi, siyaset, her şeyin, kısacası hayatın Cumhurbaşkanı’na ve ekibine karşı bir komplo olduğunu idrak edeceğimiz bir noktaya geleceğiz.
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025