Murat BELGE
Amerika’yla dolar savaşına girmemizden bu yana, benim izlemeye çalıştığım New York Times’ın (Harold Tribune’un yerini alan) Türkiye üstüne yayını arttı. Bazan günde iki tane yazı çıkıyor. “Türkiye üstüne” dedimse bunlar öncelikle Tayyip Erdoğan üstüne. Onu tanımlamak için kullandıkları kelimeler arasında “otokrat” başta geliyor.
Bir başka yazı Maceristan’ın Orban’ına Obama’nın hiç yüz vermediğini, ama şimdi Trump iktidarında ilişkilerin pek bir tatlılaştığını anlatıyor. İki Dışişleri Bakanı buluşup görüşmüşler ki bu altı yıldır olmuyormuş; Trump ile Orban telefonda görüşmüşler ki bu hiç olmamış.
Normal. Trump nerede diktatör, otokrat, yani demokrasiyle ilişiğini kesmiş adam varsa onu pek seviyor. Aslında Tayyip Erdoğan için de “I like him!” dediğini yazıyordu gazeteler. Ama bu popülist önderlerin çeşitli özellikleri arasında önemli (ve aynı zamanda “ortak”) biri, şişkin egoları. Koşullar herhangi bir nedenle bir konuya farklı bakmalarını gerekli kılacak olursa, önceki bütün sempatilerini unutup şiddetle düşman olabiliyorlar. Şimdi Trump’la Erdoğan’ın ilişkileri bu rengi aldı.
Ama Türkiye’de, “Bu kavgaya bakmayın. Trump gibi bir başkan her zaman Obama gibi birinden iyidir, ona tercih edilir” diye nasihat verenler de var. Kendi açılarından muhtemelen haklılar. Obama kararlı bir demokrat. Dolayısıyla 2013 sonrası yolu seçmiş bir Tayyip Erdoğan’la herhangi bir noktada anlaşmasına imkân yok. Trump belli olmaz. Günde otuz kere pozisyon değiştiren bir adam. Bakarsınız pürüz bir şekilde çözülür, kolayca “I like him!” ruh haline dönebilir.
New York Times’ın bugünkü (Salı) Türkiye ve Erdoğan yazısını Peter Goodman yazmış. Tanıdığım biri değil. Ama söylediğini bilerek söyleyen biri izlenimini bırakıyor. Yazının başlığı “Demokrasi Umutlarının Altından Çıkan Bir Otokrat”. Bugünlerde Batı’da Türkiye’yi ele alan herkes neredeyse zorunlu olarak ilkin ekonomik krize ve Türk Lirasının düşüşüne giriyor. Burada hepsinin üzerinde özellikle durduğu nokta bunun bu ülkedeki ekonomik gidişin doğal ve beklenen sonucu olduğu. Yani “paramız saldırı altında” feryadının doğru olmadığını savunuyorlar. Ben de son yazımda aynı şeyi söylüyordum. Erdoğan ve hempaları devam edecek krizin her adımında suçlayacak bir düşman bulmaya devam edeceklerdir. Ama olacak her şey kendi ekonomi politikalarının sonucudur.
Bu politikalar bayağı uzun bir süre iyi sonuç verdi. Ama ilanihaye böyle gidemedi çünkü zaten oynak ve güvenilmez bir zemine oturuyordu.
Neyse, bunları daha çok yazacağımızı tahmin ediyorum. Goodman’ın “Demokrasi Umutları”na dönelim. Bu umutların sahibi olarak öncelikle Türkiye’yi düşünmüyor Goodman. Batı’nın bir zaman öncesine kadar Türkiye’nin cumhurbaşkanı olan zatı ılımlılıktan yana hareket eden bir güç olarak gördüğünü söylüyor. Bu doğru. Erdoğan da o yıllarda öyle görünmek için elinden geleni yaptı.
Ancak, benimsediği yeni pozisyonlarla Tayyip Erdoğan bir ılımlılık ögesi” olmaktan çıktı. Dünyada bu oldukça şaşırtıcı değişim olayını gözlemleyen siyaset adamlarının bunu sadece bir değişim, bir “fikir değiştirme” olayı gibi gördüğü kanısında değilim. Goodman Erdoğan’ın “demokrasi-tramvay” benzetmesine de değinmiş: amaç değil araç olduğunu söylemişti, diyor. Tabii buradan İslâm tarihindeki deyimle “takiye”ye, uluslararası deyimle de “gizli gündem” konusuna geliyoruz. Ayrıca bu noktada Tayyip Erdoğan bireysel bir olay olmaktan da çıkıyor ve genel bir “Müslüman davranışı”nın son örneği oluyor.
Yani, kısaca, “İslâm’dan demokrasi çıkmaz. En demokrat lakırdıları sıralayan İslâmcı siyaset adamı da iktidarı tam olarak eline geçirdiğinde otokratik yönetimi yürürlüğe koyar” kanısı tartışmayı kazanmış gibi görünüyor.
Batı’nın demokratları, İslâm’la barış içinde bir arada okunabileceği düşüncesini diri tutmaktan yanadırlar. İslâm dünyasını daha yakından tanıyanları Türkiye’nin burada yapıcı bir rol üstlenebileceğine de inanır. Ama somut düzeyde yaşananlardan sonra, onların söyleyecek ne sözü kalmış olabilir? İslâm’ı değerlendirmekte son derece katı davranmaktan yana olan çoğunluk, somut tarihin kendilerini haklı çıkardığından şüphe duymuyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025