Murat BELGE

Murat BELGE
Murat BELGE
Tüm Yazıları
Alfa’dan Epsilon’a
25.02.2012
4209

Dünyanın geleceğine ilişkin “öngörü” yapanlar, utopyalar ya da distopyalar arasında, en çok 1984’e göndermede bulunurlar (belki benim öznel yanılgımdır ama hep bunlara rastlıyorum). Orwell’ın bu kitabını yazarken çıkış noktası “siyasî ideolojik totalitarizm”di. Yeterince ciddi bir konuydu bu. 1984’te dünya Orwell’ın anlattığı biçime girmemişti, bütünüyle; ama onun işaret ettiği şeylerden bazıları olmuştu. Hâlen de var hayatımızda.

Ben Orwell değil de, Huxley’nin distopyasına uzanmak istiyorum: Cesur Yeni Dünya. Çünkü bugün geldiğimiz dünyada, o kitapta öngörülmüş bazı şeylerin daha fazla geçerli olduğu kanısındayım.

Huxley Doğu bilimlerindeki gelişmeleri de izleyen bir yazardı. Zaten yakın akrabası Julian Huxley de bu alanda önemli bir bilim adamıydı.

Yıllar önce okuduğum bu kitaptan bir sahne hep aklımdadır (tabii ayrıntılar kimbilir ne kadar karışmıştır) : geleceğin bir fabrikasında, bir tezgâhta, otuz kadar kızıl saçlı ve çilli adam bir iş üzerinde çalışır. Niye bunlar böyle bir-örnek adamlar? Çünkü aynı “sperm”den üretilmişler. Derken dünyanın yeni sınıflarını öğreniriz : Alfa’lardan Epsilon’lara, beş sınıf oluşmuştur. Alfa’lar yöneticilerdir ve hepsi “dâhi”dir; “Epsilon”larda insan zekâsı olmasına gerek yok”tur. Bu yeni tip “insan üretimi”nde anneye babaya da gerek kalmamıştır. Tohumları alıp gerisini laboratuarlarda hallederler.


1984
’te anlatılan dünya olmadı, demiştim. Bu mu oldu yani? Hayır, bu da olmadı –henüz. Ama Huxley’nin bu romanıyla alarmını verdiği böyle bir dünyaya doğru bir gidiş var. Bunu yapan da, dünkü yazımda sözünü ettiğim, kapitalizm. Onun, şimdi egemen görünen biçimi.

Ekonomi “bilimi”nin ilk tohumlarını Fizyokratlar’da tesbit ederiz. Derken Smith, Ricardo, klasik ekonomi-politik dönemine gireriz. Marx aslında onlardan da fazla çakmıştır beynimize ekonominin önemini. Kapitalizm eleştirisi kısmı değil ama, ekonominin mutlak belirleyiciliği tezini kapitalizmin teorisyenleri belki en çok Marx’tan almışlardır. Marksizm’in kendisinde hiç değilse “ekonomizm” diye bir kavram vardır.

Günümüzde ekonomi “bir bilim” değil, “bilimlerin bilimi”. Bütün bilimlerin gösterdiği çabayı göstererek, ele aldığı ilişkileri insan ideolojilerinden bağımsız, tam bir nesnellik içinde analiz etmeyi benimsedi. Matematikten daha nesnel ne olabilir ki? O da buna uydu ve matematikten neredeyse ayrılmaz bir hale geldi. Bu arada kapitalizmin teorisi ve pratiğinin ortak ürünü bir terminoloji de üretti. Örneğin, bir şey “iyi” mi, “kötü” mü diye sormak, “şık” bir şey olmadığı gibi, “doğru” da değil. “İdeolojik söylem”in bütün açmazlarını içeriyor ve matematik bir açıklaması da yok. Öyle sormak yerine, “rantabl” mı, diye sormak gerek. Olup olmadığının hesabını yapmak da kolay.

Tabii bir ölçüde karikatürize ederek özetliyorum bu yaklaşımı ama bir şey saptırmıyorum. “Model böyle gerektiriyor”, o halde akan sular durur. Burada “başarı”, “performans”, “fayda”, biraz daha soyut genellemelere gidecek olursak, örneğin “özgürlük”, bütün bu kavramlar gitgide rakipsizliğini ilân eden bu yaklaşımın verdiği içerikle dolduruluyor. Sonunda hepsinin bir matematiği de var. Bu da sıradan sağduyu dünyasında, yanılmıyorsam “kaç para?” başlığı altında hesabı verilecek bir şey.

Buna uygun yaşarsak ve hayatın şimdiye kadar uyduramadığımız yanlarını da bu ilkelere uydurursak, “rasyonel” bir dünya kurabiliriz. Ama tabii her şeyden önce “rasyonel” kavramının kendisini bu “ratio”ya uydurmamız ve yeniden tanımlamamız gerekiyor.

Kim yapacak bu tanımlamaları, düzenlemeleri? Henüz insanları laboratuarlarda üretme aşamasına gelmesek de, daha bugünden, bunu yapacak Alfa’larımız var. CEO’larla iktisat profesörleri ve bazı teknokratlar, el ele, kafa kafaya vererek bu işleri kotarırlar. Delta’lara, Gamma’lara düşmez, bu ince işleri düşünmek, bu düzeni kurmak. Onlara, kurulacak düzende mutlu yaşadıklarına inanmayı öğretmek gerekiyor.

Bunlar ve kaynaktan çıkan binlerce benzer durumdan ötürü, kapitalizmin kurageldiği üretim ilişkilerinin mümkün olan insan üretkenliğini geliştirmeyip tıkadığını düşünüyorum.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar