Murat BELGE
27 Mayıs’ı “kardeşkanı dökülmemesi” için yapmışlardı. Tabii başka ulvi gerçekler de olduğu zaman içinde anlaşılacaktı, ama herkesin ağzını kapayan gerekçe buydu. Tabii kardeşkanı dökülmesini önlemek üzere darbe yapmak için önce biraz kardeşkanı dökülmesi gerekiyordu. Bunun için epey uğraştılar (o tarihte zevk için “kardeşkanı” dökmek sonradan olduğu gibi modalaşmamıştı), ama yalnız Turan Emeksiz vardı elde. O günlerin yayınlarına bakarsanız, bu sayıyı yükseltmek için epey çalıştıklarını görürsünüz. O günlerde başına saksı düşenleri de “27 Mayıs şehidi” ilân ediyorlardı. BaştaCumhuriyet, sivilsavar ve askersever basın Et-Balık Kurumu’nun makinelerinde “kıyma” haline getirilmiş üniversite öğrencilerinden söz ediyordu.
12 Mart’ı artan “anarşi olayları”nı bastırma gerekçesiyle yaptılar. Gerçekliğin tamamına bakılırsa, bu “anarşi olayları”nı yaratan gençliği ellerindeki bütün imkânları kullanarak kışkırtan ve destekleyenler onlardı, onların araçlarıydı. Şimdi hayatta değil, Kabibay, Solmazer ve geri kalan şirket üyeleri, onun için 12 Mart’ın perde arkası hakkında bilgi –somut belge– bulmak zor.
Ama bir “Beyin Kabinesi” kurdurdular. Bu, amaçlarının yalnız “anarşiyi durdurmak” değil, kendi faşizan yöntemleriyle “hızlı kalkınma” türünden bir şey sağlamak olduğunu gösteriyor. Yani, hep olduğu gibi, “bu memlekette ne yapmak lazım. Bu nasıl yapılır” türünden soruları akıllarından geçirdiklerini ve bunlara bildikleri tek cevabı verdiklerini gösterir. MDD kökenli bütün bir öğrenci hareketini de bu amacın hizmetine koşmayı başardılar. O ittifak bugün de devam ediyor.
Dönem, “kalkınma” kavramının belirleyici olduğu bir dönemdi. “Kapitalist olmayan yoldan kalkınma” kavramının epey alıcısı vardı. “Beyin Kabinesi” de bununla ilgiliydi, ama bu “beyin” sahipleri bu askerî rejimle çok fazla birlikte barınamadılar. “On birler” istifa etti, pek öyle “beyin”iyle tanınmamış siyaset adamlarıyla yeni kabine kuruldu, o da fazla uzun ömürlü olmadı vb.
1980’e geldiğimizde bu gibi sivri fikirli ve serüvene yatkın eleman kalmamıştı orduda. Epey yıldır “solcu” kolluyor, tesbit ettiklerini atıyorlardı (gene de, küçük rütbelerde epey “istenmeyen adam” buldular, yoldular). Büyük sorun, olanı muhafaza etmekti. Daha büyük sorun, toplumu askerin yönetimine verecek kurumları yaratmaktı. Yarattılar. Bunun başlıca aracı hâlen kullanmakta olduğumuz Anayasa’dır. Evren’i –ya da avukatlarını– mahkemeye çağırma marifetini gösterdik ama o Anayasa’yı değiştirmeyi hâlen beceremiyoruz. Onun yerine sahiden demokratik bir anayasa koymayı hiç beceremeyeceğiz.
12 Eylül’den bu yana bu kurum için en önemli sorun, toplumla kurduğu ve kurumlaştırdığı bu ilişkiyi korumaktır: Ordu’sunun yönettiği bir toplum.
Bunda bir hayli başarılı da olmuştur. 12 Eylül’de medya ile kurulun ilişki, yani medyanın (tabii aslında bütün kurumların) “emir-komuta zinciri” içine alınması, 28 Şubat’ta semeresini vermiştir. Sivillerin de gönüllü olarak askerî disiplin içine girmesi ve “üzerlerine düşen millî görevler”i cansiperane çalışarak yerine getirmesi, Ordu’nun tank, GMC, benzin vb. harcamalarında tasarruf sağlamış, ele güne de fazla rezil olmadan Ordu’nun 12 Eylül’le kazandığı ayrıcalıklar korunmuştur.
Ama bu “yarım darbe”, galiba, aynı zamanda “kapanış”ın da sinyali oldu. Bir “tarz-ı siyaset” miadını doldurmuş oldu. Bunun farkına kendisi de varamadı. Kükreyeceğini sanarak ağzını açtığında birtakım boğuk ve anlamsız sesler çıkarabildi. Herkesin deliklere saklanmasını beklerken onlar durdukları yerde durup “Ne diyorsun, yahu, sen?” dediler.
Büyü bozuldu.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları



















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025