Murat BELGE
Öncesine şimdilik girmeyelim, ama Cumhuriyet’ten bu yana, belki “toplum mühendisliği” teriminin en kapsamlı biçimde anlattığı bir etkinlik içindeyiz. Bunun temeli, toplumda birilerinin, ötekilere, “Öyle değil, böyle olun” demesi ; bu hafif kaçtı, “Öyle değil, böyle olacaksınız” demesi ve demekle kalmayıp öyle oldurmak için her türlü yasal, yönetsel, kültürel tedbiri alması olarak anlaşılabilir ve böyle özetlenebilir. Bunu kabul eden ve “öyle olan” oldu, ama etmeyen ve olmayan daha çoktu. Niye daha çoktu? Çünkü insan muhafazakârdır, bildiği, alıştığı şekilde yaşamak ister. Ama yalnız bu değil : aynı zamanda insan birilerinden emir alarak davranmaya gelemez, bu gibi otoriter tavırlara tepki duyar. İş inada binince de, onun niçin yapılacağı, berikinin niçin yapılmayacağı unutulur –yani bunların görece iyiliği olumluluğu vb. tartışılmaz olur. Olay bir simgeler çatışmasına dönüşür ve bundan çıksa çıksa bir kör dövüşü çıkar.
Bizim Cumhuriyet tarihimiz üç beş kelimeyle özetlediğim bu cepheleşmenin örnekleriyle doludur. Öyle ki, “tarihimiz budur” desem yeridir.
Olaya “sayısal” çerçevede baktığımızda, burada “talimat” veren, “Batılılaşılacaaak... Batılılaş!” diyen kesim, sonunda bir azınlıktır. Bir orduda subay kadrosu nasıl bir azınlıksa, “Batıcı kesim” de bir azınlıktır, ama orduda subaylara verilen rolü toplumda oynamayı hak ettiğine (içtenlikle) inanmış bir kesimdir. Yani bu, son analizde, askerî bir mantık üstünde oturan, temeli, toplumu ordu gibi kavramaya dayanan bir düşünce tarzı ve bir pratiktir. Olgunun temelde gerçekten de bir “Ordu” olduğu için, bu dediğini bir “mecaz”, bir “metafor” değil.
Dünyanın bir çok yerinde benzer süreçler yaşanmıştır, bazı yerlerde hâlâ yaşanmaktadır. Yalnız bize özgü bir durum değildir. Ama dünyada “Batı” ile geri kalan arasında kurulan ilişkiler dengesi gereği, “emir veren” taraf, genellikle “kolonizatörler” tarafıydı. Bunu söylemek birilerini kızdıracak ama doğru söylenmeli : bu toplumu “Batılılaştırma/ modernleştirme/ (ve hattâ) medenileştirme” misyonunu üstlenenler, bu topluma karşı, “kolonizatör” edaları takındılar. Kılıklarıyla, dilleriyle, tavırlarıyla, “kolonizatör” gibi davrandılar. Niyetleri bu değildi muhtemelen, ama en azından böyle algılandılar ve böyle algılanmamak için bir şey de yapmadılar.
Şimdi bütün bu durum değişiyor. Onun için de, yapay olmayan bir kültür çalışmasına girdiğimizi ve bunun daha epey bir zaman süreceğini görüyorum.
Her toplumda fanatik ideolojiler olur ; her ideolojiyi fanatik biçimde benimseyen bireyler de olur. Böyle insanlara laf anlatmak imkânsız gibi bir şeydir. Çünkü “laf anlatmak” için “mantık” gerekir, “akıl yürütme disiplini” gerekir vb. Sözünü ettiğim bireylerse zaten bunları reddetmiş kişilerdir.
Onun için sorun, bu fanatik uçların arasında, sağduyulu, hoşgörülü, tartışma terbiyesi almış geniş bir kesim oluşturmaktadır. Bu iş, “dayatma”yla olacak bir iş değil. İşte, bunca yıllık deneyimden sonra, sanırım bir kesim, büyük bir yılgınlık içinde, projenin niçin tutmadığına dair her kafadan bir ses çıkıyor ; ama projenin tutmadığı kesin.
Şimdi, öbür kesim kendi istediği “tarz”ı dayatmaya kalkışırsa, bir seksen doksan yıl sonra da onlar aynı ruh haline gelecektir. Çünkü “toplum” denen şey kilden, alçıdan yapılma bir şey değildir ; ona bu tutumla şekil veremezsiniz.
İki tarafın da, dediğim “mücadele”ye girerken (çünkü bir “mücadele” olmak zorunda) bir şeyi akıldan çıkarmaması önemli : Türkiye Cumhuriyeti toprakları üstünde, “etnik”, “dinî” demiyorum, onlar şimdilik, bu konunun dışında ayrımlar, ama “yaşama kültürü” çerçevesinde, yapılması gereken şey, ikileşmeyi takviye etmek, katmerlendirmek değil, varolan ikileşmeyi bir ortaklaşmaya götürmektir. Bu da, bir tarafın elindeki hazır programı öbür tarafa “empoze etmesi” biçiminde olamaz (olamadığı denenerek görüldü). Şimdiye kadar yapmadığımızı yapmaya hazır olmalıyız –yani, değişmeye. “Değiştirme”ye değil, “değişme”ye.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025