Murat BELGE
Başbakan’ın garip ve anlaşılması zor bir ruh hâli içinde olduğu sanırım gerçekten çok sayıda insanın dikkatini çekiyor, çünkü pek çok kişi bu konuda bir şeyler yazıyor ve her bulunduğum yerde bu konu konuşuluyor. Durumun siyasî yorumunu yapanların yanı sıra çeşitli “psikiyatrik” açıklamalar sunanlar da eksik değil.
Öyle ya da böyle, yaklaşan “Cumhurbaşkanı kim olacak?” noktasının bu davranışlarda önemli bir payı olması ihtimali yüksek herhalde. Başbakan, “herkesin başbakanı” olacağına dair teminat vermişti, bir konuşmasında. Bu söz yerine gelmedi. Böyle bir öfkeyle konuşmaktan kaçınmayan birinin bunu yerine getirmesi de zaten beklenemezdi. Cumhurbaşkanlığı, başbakanlığa göre, çok daha “herkesin” olunması gereken bir yer. Onun için, bütün bu şiddet ve celâlin bir cumhurbaşkanlığı hazırlığı sürecinde sergilenmesi iyiden iyiye şaşırtıcı.
“Başbakan, niye öyle yapıyor” sorusu üstüne yorumların çokluğundan ve çeşitliliğinden söz ederek başladım. Bu davranışların etkisi üstüne de yorumlar çok ve çeşitli. Bunlar iktidardaki partiye bir şeyler kazandırıyor mu, kaybettiriyor mu? Bunların ikisinin de olmakta olduğunu savunanlar var. Bence her ikisi de geçerli, ikisi de oluyor. Ama neyin kazanıldığı, neyin ise kaybedildiği önemli.
Örneğin şu dönemin “kahraman”larından İçişleri Bakanı’nın özgün üslûbuyla yaptığı konuşmaların bir şeyler kazandırdığı şimdiden görüldü (Başbakan’ın aynı doğrultuda konuşmaları da kazandırıyor olmalı, ama siyasî rekabetten dolayı bu öbürü gibi vurgulanmıyor): örneğin Devlet Bahçeli açık açık konuştu ve takdirlerini gizli tutmak gereğini duymadı. Hasan Celâl Güzel’in de pek memnun kaldığı anlaşılıyor.
Kazanılmak istenen bu muydu? Muhtemelen buydu. Ne zamandır, Başbakan’ın MHP oylarına göz diktiği konuşuluyor ve başta Kürt sorunu üstüne söyledikleri olmak üzere birçok davranışı buna yoruluyor. Durum buysa “maksat hâsıl oluyor” denebilir. Tabii siz birini kazanmak istiyorsanız, durduğunuz yerde kazık gibi durup “Gel bana! Gel bana!” demezsiniz; kimse o şahsiyet, siz de ona doğru birkaç adım atarsınız yoksa niye gelsin size? Bu “kazanma taktiği”nin kaç adım atmayı gerektireceği de duruma göre değişir. Başbakan ve yakınları (yani İçişleri Bakanı gibiler) bu adımları atıyorlar.
Peki, şimdiye kadar AKP’yi desteklemiş, ona oy vermiş, onun için çalışmış vb. bir yığın insan var; bunlar hepsi atılan bu adımlardan memnun mu? “Çok iyi oluyor. Haydi, biz de bu gidişe katılalım” diyorlar mı?
Durumun pek öyle olmadığı anlaşılıyor. Bildiri imzalayarak, yazı yazarak hoşnutsuzluğunu deklare edenler oldu ve belli ki olacak, ama böyle kamuya yansımayan bir düzeyde ve biçimde bu tavırlardan ciddi bir biçimde tedirgin olanların da varlığını, örneğin tanışıklığım olan bazı kamuoyu yoklama kurumlarından biliyorum.
Bu gibi “kazanç”ların ve “kayıp”ların niceliksel muhasebesi ne gösterir? Bunu bilemem. Kazanılan niceliklerin kaybedilen niceliklerden fazla olmayacağını tahmin edebiliyorum ama anacak tahmin edebiliyorum. Gelgelelim, bunun basit bir nicelik hesabı olmadığını görebiliyor ve düşünebiliyorum. “On kişi gitti, yirmi kişi geldi” diye içinden çıkılacak bir konu değil. Nicelik değil, nitelik önemli, uzun vadede. Giden kim, hangi niteliklere sahip, gelen kim, o neyi temsil ediyor? Kısa vadede nicelik önemli görünebilir, önemli olabilir de. Uzun vadede belirleyici olacak, “nitelik”tir.
Başbakan’ın bunu cömertçe harcadığını görüyorum. Taktik gereği mi böyle yapıyor, yoksa ruhunun derinliklerini mi konuşturmaya başladı, bilemem. Üslûbu, bunun pek öyle “takınılmış” bir tavır olmadığını gösteriyor.
Demek ki, bilerek ve isteyerek...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025