Murat BELGE
El Bağdadi’nin ölmesi/öldürülmesi konusu benzer konuların alışıldık kalıbına uygun biçimde devam ediyor. Bu olayın olduğunu dünya Trump’ın konuşması ve açıklamasıyla öğrendi. Trump önemli haberi, son derece önemli olduğunu hissettirecek şekilde, üstüne basa basa söylüyordu. Olayı bildiren nesnel kelimelerin ardında “Bunu benim yaptığımı sakın ola unutmayın” mesajının öznel havası ve üslubu fark ediliyordu.
Açıklamanın ardından sevinç beyanları geldi. Bağdadi’nin ölümü Bağdadi’nin öldürdüklerinin intikamı gibi görüldüğü için “sevinç” vardı. Nihayet adalet işlemişti. Ama ayrıca, önderin öldürülmesi örgütün başsız kalmış olduğunu anlatıyordu. Yani yalnız Bağdadi’nin olmadığı bir dünyada değil, büyük bir ihtimalle IŞİD’in de etkisiz kaldığı bir dünyada yaşayacaktık. Bu da şüphesiz “sevindirici” bir haberdi.
Olayın üstünden fazla zaman geçmedi ama bu birkaç gün içinde üçüncü evreye geçtik: Şimdi, “uyarı” yazıları yazılıyor. Yani, “Öyle hemen sevinmeyin; IŞİD kolay kolay bitmez” deniyor.
Bağdadi’nin Usame’den sonra geldiği hatırlatılıyor.
Evet, hem yalnız Usame bin Ladin’den sonra değil, IŞİD serüveni içinde Zerkavi’den sonra da gelmişti. Türk dilinin ve siyasi kültürel birikiminin yansımalarından olan “Gelen gideni aratır” bilgeliğini unutmamak gerekiyor.
“Kötümser” olmak değil, “gerçekçi” olmanın gereği olarak bu görüşü paylaşıyorum. Şu adlarını saydığım adamlar birtakım özel becerilere sahip kişiler olabilir (becerileri “şer” üretmekte parlak olsa da). Ama onların adları ve kişilikleriyle büyük ölçüde özdeşleşen İslamcı radikalizmi onlar yaratmadılar. Tersine, çok daha derinden işleyen bu radikalizm dalgasının üstüne oturarak marifetlerini yerine getirdiler. Usame’lerin, Bağdadi’lerin verdiği talimatı ifa etmeye hazır ve ifa edilişini seyretmekten zevk alan binlerce ve binlerce taraftar vardı. Bunlar bugün de oradalar.
El Kaide imzasıyla yapılan her şeyi Usame oturup planlamıyordu. Aynı şekilde IŞİD’in bütün eylemleri de Bağdadi’nin zihninden çıkmış değildi. Bunlar büyük ölçüde “desantralize” örgütlerdir. Bu hem korunma stratejisi açısından, hem de daha yoğun bir saldırı gücü elde bulundurmak için gerekli ve yararlıdır. Yani Ebubekir el-Bağdadi’nin altında çalışan bir yığın küçük el-Bağdadi var. İçlerinden birisi belirli koşullar içinde “büyük” olduğu için öbürlerine “küçük” diyorum. Onlar da kendilerini gösterme fırsatı buldukça “büyüyecek”lerdir. Usame Usame oluncaya kadar bir Usame olabileceğini aklımıza getirmemiştik.
Dediğim üçüncü evrenin “uyarı” yazılarını yazanlar bunları söylerken bunların yanı sıra “Tam da bugünlerde intikam eylemleri olabilir” uyarısında bulunuyorlar. Bu da yerinde bir uyarı. Böyle örgütlerde, olağan refleks budur. Düşmanlar önderi öldürmüşse, hemen dehşet verici bir eylemle cevap verilmeli ki sevinemesinler ve örgütün dimdik ayakta olduğunu, davanın kesintisiz devam ettiğini herkes görsün. Önderi öldüren Amerika olduğuna göre intikam eylemini orada yapmak en doğrusu olabilir. Ama bu zorunlu değil. Herhangi bir yer seçilebilir. Yeter ki eylem korkunç olsun ve yapanın kim olduğu bilinsin.
Bu gibi örgütler görece kolay kıyafet de değiştirebilirler. IŞİD içinde bol miktarda El Kaide kalıntısı olduğunu sanıyorum. IŞİD’in de ortaya çıktığı tarihteki koşullar ile bugünkü durum birbirlerine benzemiyor, değişen çok fazla şey var. Dolayısıyla “Irak ve Şam Devleti” gibi bir hedef o gün yarattığı heyecanı yaratmayabilir. Zaten orada toplanmış insanları bir araya getiren şey böyle bir devlet kurmanın erişilir bir hedef gibi görünebilmesi değil, bu ya da başka bir hedef için asıp kesme imkanının doğmuş olmasıdır. “Asabiye”yi yaratan bu imkân; “Ben bunları yapabiliyorum” deme fırsatının yakalanması. Onun için böyle örgütlerin amaçlarına ulaştıklarında neler yapabileceğini düşünmek gerekli değil—amaçlarına ulaşmaları söz konusu değil. Önemli olan “şimdi” yapacakları, “şimdi” yaptıkları. Bu zaten yeterince korkunç.
***
Ebubekir el-Bağdadi gibi bir adama sempati duymama imkân yok. Böyle adamların olmadığı bir dünyada yaşamayı elbette tercih ederim. Buna rağmen, Trump’ın haberi verme tarzından ve verirken kullandığı kelimelerden hiç hoşlanmadığımı söylemeden edemeyeceğim.
“Köpek gibi öldü” demek gerekiyor mu? Ağlayarak ve bağırarak öldüğünü söylemek onun bir “korkak” olduğunu, ölmekten korktuğunu ilan etmek anlamına geliyor. Adam kendi bombasını patlatarak çocuklarıyla birlikte öldüğüne göre bu ne kadar inandırıcı ve Donald Trump olayı seyrettiği yerde bu ayrıntıları ne kadar isabetle seyretmiş olabilir. Neyse, verdiği “bilgi”nin ne kadar doğru olduğunu tartışacak değilim; bilgiden çok aktarma tarzı ters geldi bana: O zafer havası örneğin. “Bu dünya büyük bir kötülükten kurtuldu” diyebiliyor olmanın sevincinden çok “Ben onu öldürttüm! Bunu ben başardım! Ben adamı fena ederim!” böbürlenmesi vardı genel edasında. Bağdadi’ye yas tutacak halim yok ama Trump’ın narsistik gururundan da hazzetmedim.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025