Murat BELGE
29 Ekim'de Ertuğrul Özkök Atatürk ve onu eleştirenler üstüne bir yazı yazdı. Yazıda, bütün bu eleştirilere rağmen halk çoğunluğunun Atatürk'ten yana olduğunu söylüyordu. Eleştirenler bir tür İslamcılar ve Diyanet, ama bir de "Laik Liberal" dediği kimselerdi.
Bir süreden beri kimilerinin "liberal aydınlar", kimilerinin de "liboş" dediği bir kesimi suçlamak bir gelenek haline geldi. Bunların arasında ben de anılıyorum. Ayrıca, Atatürk'e eleştirel bakanlar arasında da varım. Onun için Özkök'ün düşünmeye davet ettiği kişiler arasında muhtemelen benim de olduğumu tahmin ettim. Ama bundan bağımsız olarak konu zaten yeterince önemli. Tartışılması zaten gerekiyor.
Önce "liberalizm"le ilişkim üstüne birkaç şey söyleyeyim: aşağı yukarı yirmi yaşıma kadar ben de siyasi görüş olarak liberalizmi tercih ettiğimi söyleyebilirim. Bu yaşlarda Marx'ı ve Engels'i okumaya başlayınca dünyaya bakışım da değişti, sosyalist oldum. Gelgelelim, "siyasi liberalizm"den de vazgeçmedim. Bundan Marx ya da Engels'in de vazgeçtiğini sanmıyorum.
Asıl alanım olan sanat/edebiyat konusunda hiçbir zaman Jdanov ya da Garaudy gibi daraltıcı yaklaşımlar benimsemedim. Sosyalizmin Sovyetler Birliği'ndeki seyrini okuyup öğrendikçe Stalin'le sosyalizmin bir arada olamayacağını anladım. Nitekim sonraki yıllarda "Birikim"i çıkarırken "Stalin Özel Sayısı" ve "Çin-Sovyet Kutuplaşması Özel Sayısı" çıkardık ve gene eleştirel tavır aldık. Bu yaklaşım o zaman da birilerine "liberal sapma" olarak göründü ama ben bu tavırlarımdan şikayetçi değilim. Galiba somut tarihi gelişim de şikayetçi olmamı gerektirecek yönde olmadı. Ancak, görüşüm sorulduğunda ben gene sosyalist olduğumu söylerim. Liberalizme (ekonomik değil, politik düzeyde) saygım var, ama ben liberal değilim.
"Liberal" denen ekonomiyle dünyada eşitlik sağlanacağına inanmıyorum (liberallerin de böyle bir derdi yok zaten).
Şimdi gelelim asıl konuya.
Oldukça uzun bir zaman önce Adenauer Vakfı Ankara'da bir "Atatürk Paneli" düzenlemiş, beni de çağırmıştı. Yakın tarihimizde rol almış insanlar arasında Mustafa Kemal'in niteliklerine sahip bir ikinci kişi tanımadığımı söylemiştim. Bugün de böyle düşünürüm. Büyük bir asker, olağanüstü bir stratejisttir; ama aynı zamanda bir insan olarak da "üstün" dedirtecek özellikleri vardır—örneğin kendini saklamaması.
Ancak, "üstün nitelikleri vardır" demek, "her dediğini, her yaptığını benimserim" demek değildir. Atatürk öncelikle bir milliyetçiydi. Bense, dediğim gibi, Marksizm'den gelen bir sosyalistim. "Milliyetçi" değil "beynelmilelci"yim. Bir "enternasyonalist" olarak milliyetçiliğe yönelteceğim her eleştiri Atatürk'e de değer.
Gelgelelim, Türkiye tarihinde oynadığı rolü kendimce titizlikle ölçüp tarttığımda bunu bu genellik düzeyinde doğru buluyorum. Atatürk milliyetçiydi ama gündeminin başında "Batılılaşma" hedefi vardı. Şimdiki iktidarın onunla baş sorunu sanırım bu. Erdoğan'ın bütün sözlerinde ve davranışlarında derin bir Batı düşmanlığı görüyorum. Bir "hınç" belki. Atatürk'ün böyle bir davası yoktu.
Atatürk'ün Batılılaşma kararının isabetini tartışmıyorum, ama bu hedefe ulaşmak için seçtiği yöntemleri tartışıyorum. Eleştiriyorum da.
En genel düzeyden başlayayım. Bir toplum, birtakım nedenlerle, olduğundan farklı bir toplum olması gerektiğine karar veriyorsa, dolayısıyla bir dönüşüm sürecine girecekse, bu sürecin "özne"si olmalıdır. Şüphesiz düşe kalka, yanıla düzelte bir gidiş olacaktır bu; ama son analizde toplum kendi kararlarını kendi verecektir. Türkiye'de böyle oldu mu? Böyle olmadı. Türkiye toplumu Batılılaşma sürecinin öznesi değil "nesne"si oldu.
Söz konusu tarihlerde toplumun böyle davranabilecek olgunlukta olmadığı söylenecektir. Bu da büyük ölçüde doğrudur. Ama böyleyse, ilk yapılacak iş de toplumu bu ağır misyonu yerine getirecek biçimde örgütlemektir.
Soyut bir örnek vereyim: Özkök, alfabe değişikliğinin "milli kültürümüze ihanet" olduğunu söyleyerek Atatürk eleştirisi yapanlardan söz etmiş. Evet, böyle düşünen ve konuşanlar var. Ciddi bir eğitim seferberliğinin başlamış olması her halükarda gerekirdi. Bu seferberlikte öğreten ve öğrenenlerin kendileri, bir aşamada, "Yahu, bu alfabe bize güçlük çıkarıyor! Olması gereken harfler yok, olması gerekmeyen harfler var! Ne yapacağız?" deselerdi, bunun üstüne alfabe değişikliğine gidilseydi, nasıl olurdu? "Milli kültürümüze ihanet" diyen birileri muhtemelen gene çıkardı. Ama sorunu yaşamış ve kendi kararını vermiş bir toplumda bunu kime dinletirlerdi? Aşağıdan yukarıya işleyen bir süreçte yaptığını niçin yaptığını bilerek yürüyen bir toplumda reformlar da eğreti olmaz. Sürecin "öznesi" olmaktan kastım bu. "Bu yapılamadı" demek doğru değil: bu denenmedi. Çünkü bu projede yer almıyordu.
Söylediğim son analizde sosyalizmle milliyetçiliğin yol haritalarında "mündemiç" olan bir şey. Ancak aşağı yukarı aynı yıllarda dünyanın başka bir yerinde de benzer biçimde "yeni" bir toplum, bir "sosyalist toplum" kurma çabası görülüyordu. "Orada toplum ‘özne' oldu mu?" diye sorulabilir. Cevabı belli bir soru…
Toplumsal dönüşüm ciddi zorlukları olan bir şeydir. Dönüşüm ihtiyacının önce okuryazar kesimlerde belirmesi doğaldır. Varolan örneklere baktıkça, bu ihtiyacın kitlelerce de anlaşılması ve benimsenmesinin ne kadar hayati olduğunu daha iyi anlıyoruz. Ama o örnekleri gerçekleştirenlerin önünde böyle ders çıkaracak deneyimler yoktu.
Dönüşümün önderi olaya aday kesimlerin ayarlaması gereken şeylerden biri "hız". Burada bu kadroların acelesi olması normal, anlaşılır bir şey. Ama "anlaşılır" olması "hak verilir" olmasını gerekmiyor. J-J. Rousseau bu deneylerden çok önce yaşamış biri ama "pedagoji" için "en verimli biçimde vakit kaybetme sanatıdır" diyebilecek bilgeliğe ermişti. Proje ne kadar radikal bir yöntemle yürütülürse yaratacağı "trauma"nın dozu da o kadar büyür. Yöntemi radikal tutarak kazanmayı umduğunuz zamanı başka yerlerde kaybedersiniz. Bizim durumumuz hakkında şöyle bir düşünelim. Cumhuriyet'in ilanından bu yana neredeyse yüz yıl geçmiş ve neredeyse yirmi yıldır halkımız "Cumhuriyet değerleri" diye benimsediğimiz şeylerden hiç hoşlanmayan bir ekibi oylarıyla iktidara getiriyor. Bu durum projede bir şeylerin beklendiği gibi işlemediğini gösteriyor olmasın! "Öyle mi?" sorusunu sormak gereksiz mi?
Bu konuya devam edeceğim, çünkü söylenecek çok şey var.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025