Murat BELGE
Pazar gününün yazısında “imparatorluk kaybetme”nin güçlükleri temasına girerken, İngiltere ile Avusturya örneklerine değinmiştim. Kendi durumumuzun, Avusturya’ya daha çok benzediğini de söylemiştim. Avusturya’daki Alman aydınların durumunu, Robert Musil Niteliksiz Adam romanında çok güzel özetler. Çek, Çek ulusunun erdemlerini, Macar, Macar ulusunun kahramanlığını bağıra çağıra anlatır; imparatorluk içinde Slovenler Sloven haklarını, Romenler Romen haklarını gene yüksek sesle savunur. Bir tek Almanlar, “Biz Almanlar...” diyerek ortaya çıkmaz, çıkamazlar. Çünkü içten içe bilirler ki aslında onlar “imparatorluğun” sahibidirler ve bu “imparatorluğun” devamı da onların böyle yapmamasına bağlıdır. Çükü bunu yaptıkları anda zaten heyheylenmiş olan ötekilerin ayağına iyice basmış olacaklardır. “Ne yani? Sen üstünsün, ben de senin at uşağın mıyım? Tamam, bu iş burada bitti!”
Avusturya’nın Almanlar’ı sussalar da, konuşsalar da, iş bitmişti. Çünkü dünya çoktan “milliyetler, ulus/devletler çağı”na girmişti. Bu imparatorluk da her imparatorluk gibi çok-ulusluydu; özelliği, bu ulusların oldukça topak biçimde, kendi bölgelerinde yaşıyor olmasıydı (tek istisna sayılabilecek Macarlar vardı). Onun için, araziyi ayırmak görece kolay oldu. Buna Almanlar da itiraz etmediler, çünkü sözgelişi X bölgesi gittiyse, orada zaten memurlar dışında yaşayan Alman yoktu; orası Hırvat ya da Sırp, İtalyan (bunun da istisnası İtalya’da Tirol bölgesi). Leh vb. bir halkın alanıydı. Kaybetmenin tepkileri Avusturyalı Alman’ın bilincinde ve bilinçdışında farklı biçimlerde tezahür etti: “Orası benim” demediler; “burası benim, buraya gelme” dediler, örneğin.
Osmanlı İmparatorluğu dağılırken Türk intelicensiya, için için “Ben bir Türk’üm” diye düşünse de, uzun zaman, ağzını açınca “Ben Osmanlı’yım” dedi. Ağzından öyle çıktı. Avusturya Almanı gibi o da, şirketin son analizde kendi şirketi olduğunun farkındaydı. Ama bunu telaffuz etmeye başlarsa, çevresindekilerin “Öyle mi? O halde bize müsaade” diyeceklerini de seziyordu. Bu bakımdan, “Osmanlı” nötr bir kavramdı, dini, etnisitesi ne olursa olsun, herkes Osmanlı olabilirdi. Bu toplumun entelicensiyasına “Ben Türk’üm” demeyi ısrarla öğretenler, Rusya’dan gelen Tatarlar ve Azeriler oldu.
Burada da durumu kurtarmak “Türk’üm” ya da “Osmanlı’yım” demeye bağlı bir şey değildi. Günü, saati gelince şirket dağıldı. Ama bu Avusturya’daki gibi net bir dağılma olmadı, çünkü burada herkes her yerdeydi. Osmanlı iskân politikası parçalı ya da hattâ yollu değil, benekli bir harita yaratmıştı.
Bu benekli harita Türk intelicensiyayı iki karşıt ideolojik formasyonu birarada taşımak zorunda bıraktı: imparatorluk resmen yıkılmıştı, ama nüfusta fazla değişen yoktu. Onun için bu konuda ihtiyat gerekiyordu. “... vatandaşlık bağıyla bağlı olan ‘Türk’ ıtlak olunur...” bu ihtiyatın sonucuydu.
Ama “ihtiyat”, belki biraz da kendi yapısı gereği, epey pısırık bir ihtiyattı. Aynı münevver (yakında “aydın” olacak) bir yandan da artık korkusuz kavuştuğu etnik kimliğinin tadını çıkarmak istiyordu: Türk büyüktür, kahramandır, zekidir, Türk gibisi yoktur, ötekiler ancak ona hizmet eder vb... Kısm-ı azamisi “hezeyan” mesabesinde bir övünme, övünerek güven kazanma süreci. Bu eğilimi hiç pısırık değildi. Zaten “Türklük” tanımı konusunda da, gerçeklik düzeyinde hiçbir şey değişmeden, anayasa ve resmî ideoloji düzeyinde her şey değişti. “İhtiyat”tan eser kalmadı.
Tabii şu âna kadar “imparatorluk kaybetme” fiilî durumunun “seçkinler” katında yarattığı etkilerden söz ediyorum. Alt tabakaların tepkilerine gelmedim. Onların bunlarla bir yakınlığı yoktu. Bu birkaç yazıda asıl önemli tema da bu örtüşmezlik olacak zaten: “Türk”lüğünü keşfetmiş “aydın”la hiç böyle bir şey kaybetmemiş olan “avam” arasındaki uyumsuzluk, bunun yarattığı hayal kırıklığı, öfke vb.
Ve bütün bunların toprakla karmaşık ilişkisi.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları






































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025