Yıldıray OĞUR
Türkiye tarihinde hiç de hayırla yad edilmeyen seçimler vardır. Hatta seçimler o hazımsızlık ve usulsüzlüklerle anılır.
Örneğin 1912 seçimleri dediğinizde kimse bir şey anlamaz. Ama “Sopalı Seçimler” derseniz, mürekkep yalamışlar muhakkak bir yerden duymuştur.
İttihat ve Terakki’nin ilk kez sandıkta muhalefetle sınandığı seçimler sırasında, Rıza Tevfik gibi muhalif Hürriyet ve İtilaf Partisi’nin adayları serserilere dövdürülmüş, sandıktan da doğal olarak 270 üyeli Meclis’e İttihatçılar 264, Hürriyet ve İtilafçılar ise sadece altı üye sokabilmişti.
1930 Yerel Seçimleri dendiğinde de çok kişi hatırlamayabilir. Ama Silifkeliler herhalde hiç unutmamıştır. Çünkü Serbest Cumhuriyet Fırkası, bütün baskılara rağmen Samsun ve Silifke il merkezlerinde seçimi kazanmış, Samsun’da Belediye Başkanı bir süre direndikten sonra görevden alınmış, Silifke ise iki yıl sonra kaza yapılıp, şehir merkezinin taşındığı Mersin’e bağlanmıştı.
1946 seçimleri zaten kötü şöhretli seçim tarihinin en bilineni. Bu yerel seçimlerde bile meydanlarda “açık oy gizli tasnif” cümlesiyle, CHP karşıtı bir argüman olarak kullanılmaya devam etti.
1947 muhtarlık seçimlerinde CHP’li muhtar yerine DP’li muhtarı seçen Mersin’in dağ köyü Arslanköylü kadınların aylarca tutuklu kaldıktan sonra çıkarıldıkları mahkemede söyledikleri “Oy namustur” sözünü bugünlerde oylar yeniden sayılırken yine sık sık duyuyoruz.
1954 seçimlerini de Kırşehirliler asla unutmaz. Güçlü DP iktidarına rağmen, gidip oylarını muhalif Osman Bölükbaşı’ya verince Kırşehir ceza olarak ilçe yapılmıştı.
94 yerel seçimleri, laiklerin İstanbul ve Ankara belediyesini vermemek için günlerce çöplüklerden oy fışkırıyor propagandaları yaptığı, YSK önünde mitingler düzenlediği bir seçim olarak hatırlanıyor.
Ve maalesef 31 Mart 2019 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri de şimdiden bu pek hayırla yad edilmeyen seçimler tarihindeki yerini aldı.
Bu seçim, İstanbul’da iki aday arasındaki oy makası kapanırken, Anadolu Ajansı’nın gece yarısı aniden veri akışını kesip, yüzde 2’lik kalan sandık sonucunu 11 saat Türkiye’ye bildirmemesiyle hatırlanacak.
Seçimin ertesi sabahı bütün İstanbul’a AK Parti adayının “Gönül Belediyeciliği kazandı. Teşekkürler İstanbul” afişlerinin asılmasıyla hatırlanacak.
Anıtkabir’e gidip fahiş bir hata yaparak ismini deftere belediye başkanı olarak yazan CHP adayına karşı “ismini vermeyen askeri kaynaklar rahatsız” haberi yapılmasıyla, askerin bir defter operasyonu düzenleyerek Anıtkabir defterini “oradan çekip almasıyla” hatırlanacak.
8.5 milyon oyun elle sayıldığı bir seçimde, her seçimde yaşanan, insan eliyle yapılmış yüzde 0.2’ye denk gelen maddi hataların, seçimin hemen ertesi günü itirazlarla düzeltilmiş olmasına rağmen, (AK Parti aleyhine 11 bin, CHP aleyhine 4 bin oy) maddi hataların yer aldığı tutanakların “hile ve kumpas” delili olarak ortalıklarda dolaştırılıp, düzeltilmiş 15 bin oy için gazetelerin attığı “büyük sabotaj”, “organize işler” manşetleriyle hatırlanacak.
Yeniden sayımlar sürerken “Sandık görevlileri tutuklandı” “YSK bütün oyların yeniden sayılmasına karar verdi”, “Seçim kurulundaki CHP’liler polise saldırdı” asparagaslarıyla, provokasyon yapmayı bile göze alan gözü karalıkla hatırlanacak.
İl seçim kurulu başkanı hakime hanıma FETÖ’cü iftirası atılması, seçim kurulları itirazları görüşürken, Devlet Bahçeli’nin “seçim görevlilerin FETÖ bağlantılarının ortaya çıkarılması gerekir” açıklamalarıyla kurulların üzerinde demoklesin kılıcını sallandırmasıyla hatırlanacak.
“Sandıkta darbe” manşetleri, “muhalifler seçimden önce zaten çok sessizdi, demek ki bu kumpası organize etmişler” akıl yürütmeleri, “CHP’lilerin AKP’li müşahitleri oyalayıp, hile yaptığı” haberleri, “kaos için çok ince hesap yapıp sonucu baş başa çıkardılar” köşe yazıları, bu sonucun uluslararası bir komplonun işi, Ekrem İmamoğlu’nun proje, seçimden sonraki durumun 15 Temmuz’dan daha tehlikeli olduğu yolundaki deli saçması tweetler, yenilgiyle yüzleşmemek için uydurulmuş bahanelerle hatırlanacak.
Daha göreve başlamamış, bu ülkenin şehirleri ve insanlarına hizmet edecek başkanların, belediye meclislerindeki çoğunlukla korkutulmasıyla hatırlanacak.
17 yılda 14 seçim kazanmış, bu seçimden de birinci çıkmış güçlü iktidar partisinin yöneticisinin bu seçimi “tarihin en şaibeli seçimi” ilan etmesiyle hatırlanacak.
Geçersiz oyların yeniden sayımı farkı kapatmayınca, bütün oyların yeniden sayımını zorlayan, o da yetmeyince seçimin yenilenmesinin yolunun yapılmasıyla, İstanbul’un sanki muhalif partinin seçimde halkın yarısının oyunu almış adayına değil de, Bizans’a teslim edilecekmiş gibi verilen aşırı tepkilerle hatırlanacak.
Umarım bu hatırlanacaklar listesi daha fazla uzamaz.
Türkiye’de hiçbir zaman unutulmayacak seçimlerden biri de 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimidir.
Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanı seçtirmemek için uydurulan hukuki içtihatlar, verilen muhtıralar, yazılan yazılar, komplo teorileri, milyonluk mitingleri bir kabus gibi hatırlıyorum.
O günlerden unutmadığım bir şey daha var.
Olan bitene, haksızlıklara kızıp, küçük protesto gösterileri için sokağa çıktığımızda elimizde tuttuğumuz esprili pankartlardan biri.
Şöyle yazıyordu o pankartta:
“Anayasa değişikliği önerimiz: CHP seçimlere girsin. Kazanmazsa seçimler tekrarlansın. Kazanamazsa seçimler tekrarlansın...”
12 yıl sonra 2019 yerel seçimlerinden sonra İstanbul’da olan biteni izlerken aklıma o pankart geliyor sık sık.
Nereden nereye...
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUOtoriterliğe dair bir hukuk manifestosu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Enflasyon düşüyor, müsterih olun’ 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUNe de çabuk unutuluyor… Hatırlatıyorum… 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKABD’nin “özeleştiri” yapacağı günlerden korkalım 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.06.2025
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025