Mehmet Y. Yılmaz
“Maiyet gazetecilerinin” AKP kulislerinden bildirdikleri haberleri okumayı çok seviyorum.
Kulis haberi diye bize iletilenler gerçekten yaşanmış şeyler midir, bu arkadaşların hayal gücünün ürünü müdür, yoksa temennileri bu yönde midir, bilmiyorum.
Bunu anlamak da o kadar kolay değil.
Kızılcahamam toplantısı ile ilgili kulis haberlerini okurken dikkatimi şu cümle çekti:
“Erdoğan, ‘içimize sinse de sinmese de YSK kararına uyacağız’ demişti.”
Bunu öyle bir bağlam içinde söylüyorlar ki hepimiz böyle söylediği için Erdoğan’ı alkışlamak zorundaymışız gibi bir anlam çıkıyor.
“Yaşasın, Erdoğan YSK kararlarına uyacak” diye el çırparak, dans etmemiz lazım gibi.
Peki, soralım bakalım: Erdoğan’ın sonuç ne çıkarsa çıksın YSK kararlarına uyacağını söylemesi bir haber midir?
YSK kararları, Anayasa’ya göre kesin kararlar, mahkemeye bile götürülemiyor.
Dolayısıyla “YSK kararlarına uyacağız” sözü bir anlam ifade etmiyor. Bu bir “haber” değil.
Zaten “YSK kararlarını tanımıyorum” demek, seçimlerde seçmenin ortaya koyduğu iradeyi de tanımıyorum demek.
Seçim sonuçlarını yok saymak, halkın seçtiği kişinin seçimi kazandığını kabul etmemek ne demek?
Af edersiniz ama buna kısaca “darbecilik” adını veriyoruz.
***
Milli Savunma’nın “kilij”i ve bir “Türk kılıcı” öyküsü
Milli Savunma Bakanlığı’nın yeni logosu ilan edildi.
Hürriyet’in sürmanşetten duyurduğu bu mühim habere göre logoda bir adet kırmızı zemin üzerine beyaz ay – yıldız, daha önce batırdığımız devletleri gelecek nesillere bir kez daha hatırlatmak için 16 kırmızı yıldız, Antik Yunan’dan bu yana zafer, gurur, başarı, onur sembolü defne dalları var.
Ama asıl mühim haber şu: “Yeni logoda bilinen en eski Türk kılıçlarından olan ‘kilij’ kullanıldı.”
Benim bildiğim gazetelerin yazı işlerine böyle haber bültenleri gelince, meraklı yazı işleri müdürlerinden ya da editörlerden biri şöyle der: “Madem bilinen en eski kılıç bu ‘kilij’, onu kim yapmıştı? Şekli neyi sembolize ediyor? vs.”
Bunun üzerine her gazetenin yazı işlerinde bulunan bilmişlerden biri atılır: “Yahu bu ‘kilij’ dedikleri, dilleri Türkçeye dönmeyen İngilizlerin yazış biçimi olmasın?”
Ama belli ki gazeteler de bu işlere kafayı takan pek kalmamış, zaten Milli Savunma Bakanlığı’nda da yokmuş.
Gerçi bakanlıkta bunun olmaması anlaşılabilir. Ne de olsa “savunma” bakanlığı. Askerlik işin içine giriyor, söylenene riayet esas, çıkıntılık yapmak doğru olmaz. Onun için bir amir “bilinen en eski Türk kılıcı kilijdir” derse, diğerleri sesini çıkaramayabilir.
Beyler bu “kilij” dediğiniz şey, bilinen en eski Türk kılıcının adı filan değil.
Evet, bu kılıç geleneksel Türk kılıcı ama böyle bir adı yok.
Bu vesileyle gerçek bir “Türk kılıcı” öyküsünü aktarayım.
Olay, 1615 yılında, o vakit Rus Çarlarının kullandığı Terem Sarayı’nda geçiyor.
Olayın kahramanları: Çar Mihail, Çarın uzak kuzeni ve silahtar Saltıkov ve Çar’ın evlenme kararı aldığı, sonradan adı Çariçe Anastasya olacak Marya Hlopova’nın amcası Hlopov.
Bu üçlü, sarayın silahhanesinde Türklerden alınmış kılıçları inceliyorlardı.
Saray silahtarı olarak aynı zamanda Silahhane yöneticisi de olan Saltıkov “böyle kılıçlardan biz de yapabiliriz” diye övündü.
Çar, inceledikleri kılıcı (yoksa kilij mi deseydim?) Hlopov’a uzattı. Böyle bir kılıcı gerçekten yapabilip, yapamayacaklarını sordu.
Hlopov “bu kadar iyisini yapamayız” diye yanıtladı. Bunun üzerine Saltıkov kılıcı Hlopov’un elinden kaptı, ağız dalaşı giderek sert bir kavgaya dönüştü.
Çar Mihail araya girmemiş olsaydı iki kelleden biri, ayaklarının dibine yuvarlanacaktı.
Yılı tekrar hatırlatayım: 1615!
400 yıl önce Türkler gibi kılıç yapıp yapamayacaklarını dert edinen Ruslardan şimdi S – 400 alma telaşındayız.
O kılıçları yapanlar da ecdadımızdı, daha sonra Rusya’ya karşı girilen her savaşı kaybedenler de!
Bunun nedenleri üzerine düşünmek, logoya uyduruk “kilij” koymaktan daha ilginç olabilir.
Yazarlar
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
26.06.2025
23.06.2025
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025