Mehmet Y. Yılmaz
Küba füze krizi çıktığında altı yaşındaydım ve doğal olarak ne Küba'dan haberim vardı, ne füzeden, ne de üçüncü bir dünya savaşının eşiğinden dönüldüğünden.
İlkokula yeni başlamıştım ve Fenerbahçe'den başka takımları tutabilen çocukların da olduğunu öğrenmek beni hayretler içinde bırakmıştı.
Küba krizi, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonrasının iki nükleer gücü SSCB ile ABD'nin kafa kafaya tokuşmasına ramak kala, füzeler ateşlenmeden sonuçlanmıştı.
O gün insanların yaşadığı dehşetin büyüklüğünün, iki kutuplu dünyada yumuşama (detend) döneminin başlamasına neden olduğunu 13 sene sonra siyasi tarih okurken öğrenecektim.
Trump'ın kimsenin beklemediği bir anda İranlı general ve Iraklı milis gücü komutanını öldürtmesi ve ardından İran'ın Irak'taki bazı ABD hedeflerini vurmasının ardından dün bütün gün bu konu tartışıldı: Yeni bir dünya savaşının eşiğinde miyiz?
Haber kanallarına filan baktım, maşallah ne kadar çok askeri stratejiste sahibiz!
Bunların onda biri TSK'da çalışıyorsa, her orduyu ezer geçeriz, kesin bilgi, istiyorsanız yayabilirsiniz.
İkinci Dünya Savaşı ile ilgili olarak bilinmeyen bir şey kalmadı. Kitap okumayı sevmeyenler de televizyon dizilerinden duruma vakıf oldular.
Büyük stratejist olmaya gerek yok: İkinci Dünya Savaşı'nın öncesindeki dünya ile bugünkü dünya aynı değil.
Eski kıtada, Avrupa'da savaşa hevesli görünen kimse yok. Savaşarak elde edilebilecek büyük çıkar gören de...
Avrupa'nın savaş çıkarma ve sürdürme kapasitesine sahip büyükleri, dünyayı zaten ekonomik olarak ele geçirmiş durumdalar, dengesiz ticaret nedeniyle cepleri dolu.
Kapitalist sistemin doğası nedeniyle elbette sorunlar yaşıyorlar ama bu sorunları çözmek için savaş çıkarmaya kalkışmak pek olacak şey değil.
Rusya ve Çin gibi iki büyük güç, şu anda kendilerini 'sıkışmış' hissetmiyor.
Rusya, yakın geçmişte hayal edemeyeceği bir konumda, büyük oyuncu olarak yeniden sahada.
Çin'in görünür vadedeki çıkarları da 'itidalin ve ticaretin' devamında yatıyor, savaşta değil.
İran, Irak'taki ABD üslerini vurdu ve ruhani lideri "bunun daha başlangıç olduğunu" söylüyor ama savaş kapasitesi sınırlı bir ülke.
ABD ile savaşı tırmandırmanın, İran'ı bölgeden silmek isteyenlerin aradığı fırsat olduğunu bilecek bir devlet aklına sahip olduklarını da var saymalıyız.
Yani Üçüncü Dünya Savaşı çıkacak diye endişelenmeyin.
Endişelenmemiz gereken çok daha önemli sorunlarımız var:
* İdlib'den kaçan cihatçı teröristlerin Türkiye'ye sızmalarını nasıl engelleyeceğiz?
* Yakın bir gelecekte işsiz kalacak ÖSO'yu ne yapacağız?
* Libya'da bütün paramızı tek bir karta basarak oynadığımız kumarı kaybetme olasılığı nedir?
Cehaletin ve altı boş kibrin yön verdiği dış politikamız duvara toslamış durumda. Bölgede Katar'dan başka dostumuz yok!
Halk olarak endişelenmemiz gereken şey bir Üçüncü Dünya Savaşı olasılığı değil.
Önemli kurumları çökertilmiş, sistemini kaybetmiş, iki kampa bölünmüş, kendisini büyük oyuncu zanneden ama taşra politikacısı çapında bir tek adamın yönetiminde rüzgarda savrulan bir gemideyiz.
Gemi doğuya da dönse, batıya da dönse biliyoruz ki rüzgar ve akıntı döndürüyor, kaptan değil!
İkinci Dünya savaşı başlarken Türkiye, böyle yönetiliyor olsaydı, acaba halimiz nice olurdu?
* * *
Davutoğlu'nun özeleştirisi
Bir saray darbesiyle istifaya zorlanan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisini kurdu.
Arkadaşımız Murat Sabuncu, parti kurulurken Davutoğlu'nun da bir özeleştiri yapması gerektiğini T24'te yazmıştı.
Davutoğlu, genel bir özeleştiriyi Murat Sabuncu ile gerçekleştirdiği sohbetinde yaptı. Dün okumamış olanlar, Sabuncu'nun T24'teki haberini buradan okuyabilirler.
Bizde özeleştiri daha çok kendini aklama anlamına geliyor.
"O vakit şöyle olmuştu ama ben de öyle olmaması için çalışmıştım" gibi bir yaklaşım oluyor.
Bizim toplumsal kültürümüzde 'günah çıkarma' geleneği yok.
Onun için özeleştiriler de deyim yerindeyse "günahını" itiraf edip, bunu neden bir daha yapmayacağını açıklamak şeklinde olmuyor.
"O gün şu olay karşısında şöyle düşünmüştüm, ama şimdi şu nedenle bu tutumumun yanlış olduğunu gördüm" gibi bir özeleştiriye rastlamak mümkün olamıyor.
Mesela Davutoğlu, Barış Bildirisi imzacısı akademisyenler için 14 Ocak 2016 günü şöyle konuşmuştu:
"Bildiriye yansıyan provokatif dil, fikir özgürlüğü olarak değerlendirilemez. Bildiriye imza atanlar bir kez daha kendilerini muhasebeye çekmeliler."
Dün de Murat Sabuncu'ya şunu söyledi:
"Barış Akademisyenleri bildirisi yayımlandı. Eleştirilerim oldu, diline, ifade tarzına. Ama sonuçta fikir özgürlüğü idi. Tayyip Bey beni davet etti. Gittim. Bana 'Bu bildiriye karşı niye daha sert tavır almıyorsun, adeta teröristleri savunuyorsun' diye çıkıştı. Ben de bu akademisyenlerin terörist olarak tanımlanamayacağını, esas onun yaptığının fikri ifade özgürlüğüne karşı bir tavır olduğunu söyledim. O adalet mekanizmasını işin içine sokmak istedi, ne yazık ki soktu da. Önünde bir liste vardı. 'Sizin de kurulmasında katkısı olduğunuz Şehir Üniversitesi'nden isimler de var' dedi. Ben de bunun onların doğal hakkı olduğunu söyledim."
Ancak şunu da eklemeliyim: Kimsenin burnundan kıl aldırmadığı, özür dilemenin bile nadir rastlanan tutum olduğu bir toplumsal kültürde, bu kadarının bile önemli olduğunun da farkındayım.
Yeter ki bundan sonra bu sözleriyle tutarlı davranabilsin.
* * *
İl başkanlarını tek tek atayan, tek adam
AKP Genel Başkanı, partisinin yönetimini topladı.
Yardımcısı Erkan Kandemir, yeni atanan il başkanları ile ilgili sunumu sırasında her biri için "Sayın Cumhurbaşkanımızın onayıyla atanmıştır" diyerek açıklayınca, Recep Tayyip Erdoğan espri yapmış:
"Niye bana yıkıyorsun, tek başına mı atıyorum ben il başkanlarını? Sen benim önüme getiriyorsun, ben çoğunu tanımıyorum bile. İstişare yapıp atıyoruz. Kılıçdaroğlu gibi bana 'tek adam' mı diyorsun yani?"
Gördüğünüz gibi sözünü ettiğimiz 'şey' bir siyasi parti. 17 yıldır iktidarda.
Ve il başkanları hâlâ atamayla gelip, atamayla gidiyor.
Parti demokrasisi 'istişare' ile sınırlı. Konuşmasından anladığımız kadarıyla istişare edenler de genel başkan ile yardımcısı.
Belki o aşamaya gelmeden önce genel başkan yardımcısı da daha alt düzeyde istişarelerde bulunmuş olabilir ama adı üzerinde 'istişare'.
Tüm üyelerin iradelerini ortaya koymayı hedefleyen seçim değil.
Ve parti içi demokrasi anlayışı istişare ile sınırlı olan genel başkan, espri yapıyor: "Bana tek adam mı diyorsun?"
Erkan Bey belli ki açıkça söylemeye çekinmiş ama daha nasıl anlatsın?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024