Mehmet Y. Yılmaz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, etrafındaki yalaka sürüsünü değil de mesela benim gibi her hangi bir çıkar beklemeden kendisini uyaranları dinleseydi, bugün çok daha iyi bir konumda olabilirdik.
Ama dinlemedi! Dinlemediği gibi bana çok kızdı da.
Mesela bu Fetullahçılar konusunda zamanında onu çok uyardım.
Asla dinlemedi. Dinlemediği gibi, ne dediysem tam tersini yaptı.
Gitti Zekeriya Öz’e otomobilini verdi, çetenin başına övgüler düzdü, ne istediyse verdi, devleti onlara teslim etti.
“Yapma, etme, bunlara uyma” dedim, dinlemedi.
Sonunda gerçeği gördü ama kaç vatandaşımız onun gerçeği geç görmesi nedeniyle tank paletlerinin altında ezildi, alçakların kurşunlarıyla hayatını kaybetti. Yazık olmadı mı?
Sonra çıktı, “Allah ve millet beni affetsin” dedi ama şehitleri geri getirebiliyor mu?
PKK konusunda da dinlemedi.
Kaç kere yazdım: Bu sorun demokratik zemin içinde çözülmeli ama bunun yolu PKK’ya göz yummak değildir diye.
Beni yine dinlemedi. Dinlemediği gibi gitti valilere, askere emir verdi: “Bulaşmayın” diye.
PKK bundan istifade kentleri cephaneliğe çevirdi ve sonunda olan gariban insanlara oldu.
Birçok can yitirildi, kentler yıkıldı. Bunun için af dilemedi ama “yanıldım” dedi.
Oysa beni dinlese, asla yanılmayacaktı.
Suriye işinde de böyle oldu.
“Camdan bir evde oturan, komşusuna taş atmaz” dedim, dinletemedim.
Beni dinleseydi, şu kadar milyon Suriyeli şimdi evini barkını kaybetmiş olmayacaktı. Sınırımızda çok yakındığı “terör koridorunu” konuşmuyor olacaktık.
Şimdi bir kez daha uyarıyorum: Devlet Bahçeli, sizi yanlış bir yola sürüklüyor.
Bunlar 12 Eylül’den önce de kendilerini birilerine kullandırdılar, Türkiye askerî darbeyle yıllarını kaybetti.
Neredeyse bir kuşak yetişmiş insanımızı kaybettik.
Bakın açık söylüyorum: Yanılma kontenjanınız doldu!
Lütfen bu kez kulağınızı ve gözünüzü açın.
Türkiye’deki insanları ikiye bölmekten, birbirlerine düşman etmekten kimin çıkarı olabilir?
Yarın sabah namazından sonra, bunu tekrar düşünmeye ne dersiniz?
***
Cumhurbaşkanı’na bu gecikme yakışmadı
Bir Cumhurbaşkanımız var. Seçimle işbaşına geldi. Seçildiği gece balkonda “herkesin Cumhurbaşkanı olacağına” söz verdi.
Sözü boş verin, Anayasa gereği göreve başlamak için de bunun üzerine yemin etti.
Milletin bölünmez bütünlüğünü koruyacak, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından yararlanması için çalışacak vs.
Uzun lafın kısası, o sıfatı taşıması, bu ülkede yaşayan her bireyi temsil ediyor olması demek.
Zaten savcılarımız da Cumhurbaşkanı’nı “dünyanın en çok hakaret edilen devlet başkanı”yarışmasında lider pozisyona sokan davaları bu gerekçeyle açıyorlar.
Ama bir sorun var ki Cumhurbaşkanı, görevinin bu yönüyle ilgili değil.
Partili bir Cumhurbaşkanı olarak kendisine oy vermeyenleri yok sayma eğiliminde sanki.
Önceki gün Türkiye’nin ana muhalefet partisinin liderine bir linç girişimi oldu.
Bekledim ki Cumhurbaşkanı, hemen ortaya çıksın, konuşsun!
Ki konuşmayı da çok sevdiğini biliyoruz.
Her fırsatta konuşuyor, bazen günde iki, üç yerde konuşuyor. Her konuşması televizyonlardan canlı yayınlanıyor.
Bekledim ki daha üç hafta önce Türkiye’deki seçmenin üçte birinin oyunu almış bir partinin liderinin uğradığı saldırıyı şiddetle kınasın.
Sevdikleri siyasi lider saldırıya uğradı diye üzülen, kalbi kırılan, ümitsizliğe kapılan insanlara el uzatsın.
Onların duygularını paylaştığını göstersin.
Heyhat!
Konuşmak için 24 saat bekledi, konuştuğu da incir çekirdeğini doldurmaz, lütfen yapılmış bir açıklama.
Ne diyeyim bilmiyorum? Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na yakıştı mı?
***
Milletvekilleri bir gün Meclis’e sahip çıkarlar mı?
Bugün 23 Nisan. Normal olarak çocukluğumdan beri bunu söyledikten sonra “neşe doluyor insan” diye devam ederdim. Niye bilmiyorum, zihnime öyle yerleşmiş işte.
İşin ilginci çocukluk yıllarımda gerçekten de neşe ile dolduğumu da hatırlıyorum.
Önemini tam olarak kavrayamıyor olsam da o yıllarda da bu tarihin çok özel bir anlamı olduğunu biliyordum.
Büyüdükçe daha çok idrak ettim.
Topyekun işgale ve çok uluslu bir saldırıya maruz kalmış bir halkın kurtuluş mücadelesini verirken, bu mücadelenin meşruiyetini bir halk meclisi ile araması çok rastlanır bir örnek değil.
Bugün de bir Meclisimiz var.
Meşruiyeti, serbest seçimler ile iş başına gelmesinden kaynaklanıyor.
Gerçi artık Kurtuluş Savaşı’nı yapan Meclis kadar güçlü değil ama yine de biz vatandaşları temsil eden bir Meclis var.
Milletvekili sıfatı, adı üzerinde çok önemli bir sıfat.
Peki seçilerek gelip, Meclis sıralarını dolduran milletvekillerimizden kaçı bu sıfatın öneminin farkında?
Kaçı kendisini seçmenlerine karşı sorumlu hissediyor?
Üzülerek yanıt vermeliyim ki çok azı!
Çünkü seçilip, o sıfatı kazanmalarını seçmenlerine değil, tek bir seçmene, partinin liderine borçlular.
Onun için kapalı kapılar ardında liderlerine, üyesi oldukları partinin politikalarına karşı her şeyi söyleyebiliyorlar ama seslerini açıkça yükseltemiyorlar.
Parlamenter sistemimiz varken de böyleydi, şimdi başkanlık sisteminde de böyle.
Sistemimizin doğru dürüst işleyemiyor olmasının nedeni, yasama organını oluşturan milletvekillerinin “emir eri” konumunda olmaları.
Bu durum, günün birinde değişecek ise yine o Meclis’teki milletvekillerinin oylarıyla olacak.
Bunun için ne kadar beklemeliyiz?
Hangi milletvekili, sahip olduğu sıfatın hakkını vermeye hazır?
Milletvekilleri aynaya bakıp şu soruyu sorsunlar kendilerine: Ben değilsem kim? Şimdi değilse, ne zaman?
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
26.06.2025
23.06.2025
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025