Mehmet Y. Yılmaz
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, CNN Türk canlı yayınında üniversite ve lise giriş sınavlarını kast ederek "sınava girenler içerisinde virüs taşıyanlar da olacak" dediği anda tesadüf bu ya canlı yayın kesilmiş! Nasıl bir bağlantıysa, bir daha da kurulamamış.
Belli ki kanala yerleştirilen siyasi komiser azıcık gecikmiş, asıl kritik cümleyi kaçırmış, ama devamının da gelmesini önleyebilmiş.
Prof. Dr. Ceyhan’ın konuşmasını keserek, vatandaşların uyanmasını bir süre için de olsa geciktirmek belki mümkün ama bu sorun, masa başında sansür komiserleri oturtarak çözümlenebilecek bir iş değil.
Hasta sayısı yine yükselmeye başladı ve bu bir sürpriz değil.
Ve bu sonucu yaratanlar sadece sorumsuzlukla suçlanabilecek vatandaşlar değil.
Unutmayalım ki Wuhan’da hasta sayısı sıfır olduğunda bile yapılan testlerde 300’den fazla hayalet taşıyıcı tespit edilmişti!
Şu anda aktif hasta sayısı 22 bin ve Prof. Dr. Ceyhan’ın tahminine göre asılında virüs tarafından enfekte edilmiş vatandaşlarımızın sayısı 220 bin civarında.
Mart ayında, Erdoğan yönetiminin Nasreddin Hoca’nın türbesini andıran tedbirleri açıklandıkça bu köşede bu tedbirlerin yetersiz kalacağına dikkat çeken yazılar yazdım.
Katı bir şekilde uygulanacak sokağa çıkma yasaklarını savundum.
Bunu yaparken de kendi aklımla hareket etmedim. Bilim insanlarının görüşlerini okudum, dünyadaki başarılı uygulamaları izledim, geçmişteki salgınlardan edinilen sonuçları dikkate aldım.
Erdoğan yönetimi, bilimin gösterdiği katı izolasyon, karantina ve zorunlu sosyal mesafe kurallarını uygulayamadı.
Çünkü Türkiye ekonomisi, salgına kriz anında yakalandı. Kapatılacak kentlerdeki vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılayabilecek maddi olanaklara da sahip değildi, bu organizasyonu becerecek yeteneği de yoktu.
Nitekim, Almanya’nın 1,5 ayda yaptığı açılımı bizimkiler bir haftada yapmaya kalkınca olan oldu, hasta sayısı yeniden 1500’lerin üzerine çıktı, çıkmaya da devam ediyor.
Erdoğan, yarım yamalak tedbirlerini açıklarken, Türkiye ekonomisinin durmaması gerektiğini savunuyordu.
Ancak son araştırmalar da gösteriyor ki Türkiye, ekonomisini tümüyle kapatsaydı dahi bugünkünden ekonomik olarak farklı bir durumda olmayacaktı.
Bunun dışında birçok vatandaşımız da halen yaşıyor olacaktı.
Bilim Akademisi üyesi Prof. Erol Taymaz’ın yaptığı mikro simülasyona göre bir aylık tam kapanma uygulasaydık, ekonomik maliyet aynı kalacak ancak vefat sayısı 4 bin 700’lere çıkmayacak, 2 bin 763’te kalacaktı.
Sözcü’den Yusuf Demir’in haberine göre Türkiye, Yeni Zelanda’daki gibi bir aylık tam kapanma uygulamış olsaydı, hasta sayısı ve vefat sayısı yüzde 40 oranında azalabiliyordu.
Türkiye mevcut uygulamasıyla yüzde 30 civarında bir iş gücü kaybı yaşadı. Bir aylık kapanmanın maliyeti de bu kadar olacaktı.
Prof. Dr. Taymaz’ın Türkiye için simülasyonla elde ettiği bu sonucu doğrulayacak başka veriler de var.
Suddeutsche Zeitung’da yayımlanan bir habere göre, Avrupa Komisyonu’nun ekonomik küçülme beklentileri şöyle: İsveç: Yüzde 6.1. Almanya: Yüzde 6.5. Danimarka: Yüzde 5.9.
Bunlardan İsveç ekonomisini kapatmadı, sıkı kurallar uygulamadı, sürü bağışıklığını hedefledi ve ekonomik küçülmesi, sıkı kapanma programları uygulayan ülkelerden çok da farklı değil.
Çünkü uluslararası tedarik zincirinde sorun devam ediyor ve İsveç’te sendikalar ek olarak yüzde 10 daha fazla işsizlik bekliyorlar.
Ölümlere gelince; 100 bin kişide ölüm sayısı Almanya’da 10,6; Danimarka’da 10.4 iken İsveç’te 48.9.
İsveç, ekonomisini koruyamadığı gibi vatandaşlarını da korumayı başaramadı.
Bütün ülkeyi bir ay süreyle kapatan Yeni Zelanda’da ekonomik küçülme yüzde 7.8 olurken, İsveç yüzde 6.1 küçüldü. Buna karşılık Yeni Zelanda’da 100 bin kişiye düşen ölüm sayısı 0,5! Aradaki farkı görüyor musunuz?
New York Times’ta 3 Nisan’da yayımlanan bir haber, 1918 yılındaki İspanyol Gribi salgınında, hızlı davranarak şehirlerini kapatanlar ile kapatmayanlar arasında ileriki yıllarda nasıl bir ekonomik gelişme farkı olduğunu gösteriyordu.
Missisipi Nehri’nin iki yakasındaki iki kentin durumu çarpıcı. Salgın ile birlikte şehri hemen üç haftalığına kapatan ve sıkı kurallar uygulayan Minneapolis ile sıkı tedbirler uygulamayan St. Paul kentleri arasında salgın sırasında önemli bir ekonomik fark gelişmemişti.
Ancak salgın sonrasında insan kaynaklarını korumuş olan Minneapolis’in ekonomik yükselişi daha sağlam ve sert olmuştu.
M.I.T. ve Federal Rezerv’in çalışması, sıkı yöntemler uygulayarak hayat kurtaran kentlerin, daha hızlı geliştiğini gösteriyordu.
Evet, sağlık sistemimiz sayesinde bu belayı en az ölümle atlatan ülkelerden birisi olacağız, bu bir gerçek.
Ancak bilime ve bilgiye kulak vererek akılcı politikalar uygulanabilmiş olsaydı, ölüm sayısı çok daha az olacaktı, bu da bir başka gerçek.
Not: İsveç ve Yeni Zelanda karşılaştırması için Prof. Dr. Mustafa Durmuş’un, T24’teki "Covid 19 ve Önplana Çıkan İki Ülke Deneyimi" başlıklı yazısını okumanızı öneririm.
* * *
Bakan çıldırmış olmalı
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ile İstanbul’da buluştu ve iki ülke arasındaki sınırların açıldığını söyledi.
Hatırlarsınız, Türkiye – İran sınırı, salgın henüz Türkiye’de resmen tespit edilmemişken, İran’da ölümlerin hızla artmasıyla birlikte kapatılmıştı.
Bakan Çavuşoğlu, uçuşların da 1 Ağustos’ta açılmasının planlandığını müjdeledi!
Şu anda İran’da aktif Koronavirüs hasta sayısı 30 bin 336.
Son 24 saatte İran’da virüs nedeniyle 113 kişi hayatını kaybetti. Sadece dün tespit edilebilen yeni vaka sayısı 2 bin 449.
BBC’nin haberine göre Haziran’ın ilk haftasında İran’da günde ortalama 3 binden fazla vaka tespit edildi. Bu, bir önceki aya göre yüzde 50 daha fazla hasta sayısına işaret ediyor.
Yani bir anlamda İran’da "ikinci dalga" da başlamış gibi.
Ve Dışişleri Bakanı İran’la kara sınırlarımızı açtığımız yetmiyormuş gibi şimdi de uçak seferlerinin başlamasından söz ediyor.
İran’ın virüsle mücadelede başarısızlığı ortadayken, hastalık yeni bir sıçrama yapıyorken bu kararın anlamı nedir?
* * *
Zevksizliğin böylesi kimin eseri?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "eserleri yarıştıralım" dediğinde, bunun CHP’li belediye tarafından "zevksizlik yarışı" olarak algılanacağını hiç düşünmemiştim.
İstanbul Valiliği, Adalar Kaymakamlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Adalar Belediyesi, ellerindeki yetkileri kullanmayı başaramadıkları için atlara eziyete dönüşen fayton taşımacılığını yasakladılar. Bunu biliyorsunuz.
Oysa sahip oldukları kanuni yetkiler ile bu işi hayvanlara eziyete dönüşmeden yaptırabilirler ve Adalar’ın doğal ve tarihi dokusuna uygun, geleneksel taşımacılıktan vaz geçmek zorunda da kalmazlardı.
Bizim kamu yönetiminde, "yönetemiyorsan yasakla" kuralı, her devirde geçerliliğini korur. Nitekim Adalar’daki fayton işi de böyle oldu.
Peki faytonların yerlerine getirildiği açıklanan ve önceki gün fotoğrafları her yerde yayımlanan zevksizlik timsali elektrikli "minibüsleri" kim seçti?
Kaportalarını alacalı – bulacalı boyayınca, "Adalar’a bu yakışır" mı dediler?
Adalar’ın doğal, mimari ve tarihi dokusuna yakışıyor mu bu ucubeler?
Zevksizlik demek ki siyasi parti ayırımı yapmaksızın hükmünü yürütüyor.
Bir açıklasalar da öğrensek: Bu modelleri kim seçti? Nasıl bir elekten geçti? Nasıl bir ihale yapıldı, kim ne önerdi, bu araçlar kaça satın alındı?
Yazarlar
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
26.06.2025
23.06.2025
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025