Mehmet Y. Yılmaz
New York’lu Louise Signore 107. yaşını 100 kişinin katıldığı bir parti ile kutladı.
Signore Teyze, uzun yaşamının sırrını CBS televizyonuna “bekarlık” olarak açıkladı.
Bunun yanı sıra düzenli egzersiz yapıyor, sağlıklı besleniyor, dans etmeyi de ihmal etmiyor.
Dansı tek başına mı ediyor, yoksa bir dans partneri var mı, daha sonra bu dans partneriyle romantik bir yakınlaşma yaşıyor mu, bunu bilemiyorum.
Önceki gün T24’te yayımlanan bu haberde bununla ilgili bir açıklayıcı bilgi yok.
Signore Teyze ile ilgili son bir not: Kız kardeşi de bu yıl 102 yaşına girmiş ve konu açıldığında ablasına “keşke ben de evlenmeseydim” diyormuş.
Ebediyete çoktan intikal etmiş bulunan eşinin bu konudaki düşüncelerini doğal olarak gazetecilik mesleğinin sınırları içinde kalarak alabilmek mümkün değil.
Belki bir ruh çağırma seansında alınabilecek bir yanıt bu ama şunu da kolayca tahmin edebiliriz ki adamcağızın ruhu, karısının olduğu bir yere kesinlikle gelmeyecektir, iddiaya bile girerim!
Yalnız şunu söylemeliyim ki Signore Teyze bu konudaki tek örnek değil.
Bir çiftlik kulübesinde 2 Ocak 1906’da doğan İskoçyalı Jessie Galan, 109. yaşını kutladığı yıl uzun yaşamının sırrını Daily Mail gazetesine şöyle açıklamıştı:
“Uzun yaşamamın sırrı erkeklerden uzak durmamdır. Erkekler, sahip oldukları değerden daha fazla bela açarlar.”
Jessie Teyze her gün spor yaptığını ve her sabah bir kase dolusu sıcak süt ile pişirilmiş yulaf lapası yediğini de söylüyordu.
Maalesef bu söyleşisinin yayınlanmasından üç ay sonra hayata gözlerini yumdu.
Kim bilir, belki de birilerinin nazarı değmişti!
Jessie Galan
İngiltere’nin en yaşlı kadını olan 112 yaşındaki Gladys Hopper da uzun yaşamasının sırrını “aptalca şeylerle uğraşmamak” diye açıklamıştı.
Gladys Hanım’ın “aptalca işler” tanımının içine erkekler de giriyor olmalı.
Doğrusunu isterseniz, kadınlar ile kıyaslandığımızda gerçekten aptal gibi görünüyoruz.
Gladys Teyze de artık aramızda değil, onun için bu soruyu kendisine sorup, yanıtını alamıyoruz.
Türkiye’de 100 yaş sınırını geçen kadınların, erkekler ile ilgili neler düşündüklerini bilemiyoruz.
Bizde böyle şeyleri konuşmak ayıp karşılanıyor, hele de yaşını başını almış bir kadın ile!
Bilmiyorum sadece benim takip ettiğim hesaplarda mı böyle, yoksa bir genelleme yapabilir miyiz?
Instagram, kız kıza çılgınca eğlenildiğini gösteren fotoğraflardan geçilmiyor.
Bir dönem çalışanlarının çoğunluğunu genç kadınların oluşturduğu bir yayınevini yönetmiştim.
Oradaki meslektaşlarımın önemli bölümü kadın kadına gezip eğlenmeyi, erkekler ile gezmekten daha eğlenceli buluyorlardı.
Bir erkek olduğum için kadınların tam olarak neden şikâyet ettiklerini her zaman anlayabildiğimi de söylemem elbette zor. Bunu bilebilsem “ermiş” katına çıkardım herhalde. Şurası bir gerçek ki erkek egemen bir toplumda yaşıyoruz.
Gerçi bazılarımızın evlerinde daha çok kadınların sözü geçer belki ama toplumsal alana çıktığımız zaman işler değişiyor.
Bir toplumsal cinsiyet olarak “erkek” denilen canlının, kendisini birinci sınıf bir varlık olarak gördüğünü, diğer cinse yaşam alanı açmak konusunda isteksiz olduğunu da biliyoruz.
İkili ilişkilere geldiğimizde de toplumsal cinsiyet rolünün etkileri ortaya çıkıyor.
İkisi de çalışan çiftlerden kadın olanının eve gelince yemek yapmak, mutfağı ve ortalığı toplamak gibi “ekstra” mesaiye kaldığını, erkeğinse o sırada elinde kumandayla uyuklayarak televizyona baktığını tekil örnekler zannediyorsanız yanılıyorsunuz.
Çocukların dersleri, okul aile birliği toplantıları, hatta öğretmenler gününde çiçek alıp okuya götürme işi hep kadınlara ait işler gibi görülür.
Oldukça yaygın bir “iş bölümü” bu.
30 yıl kadar oluyor, antropologlar Çin’de sadece kadınların konuştuğu, erkeklerin ise hiç bilmedikleri bir dilin varlığını keşfetmişlerdi.
Hunan eyaletinin Jiangyong bölgesindeki bir dağ köyünde tesadüfen keşfedilen bu dil sadece çok yaşlı bazı kadınlar tarafından anlaşılıyormuş.
Nu Şu adı verilen bu antik dilin geçmişinin bin yıldan eski olduğu tahmin ediliyor.
İmparatorluk döneminde Çin’de kız çocuklardan beklenen tek görev bir erkeğe eş olmaları ve çocuk doğurmalarıymış.
Günümüz maço toplumlarından farklı bir durum değil yani!
Ağır bir toplumsal baskı altında ezilen kadınlar, kendi aralarında konuştukları şeylerin erkekler tarafından anlaşılmaması için yeni bir dil geliştirmişler.
Bu dil kısa sürede Hunan bölgesinde çok yaygınlık kazanmış ve kentli kadınlar Nu Şu dilinde yazmak için bir alfabe bile geliştirmişler.
Çin alfabesinden bir hayli farklı olan bu alfabe kesik çizgili harflerle yazılıyormuş. Dilin unutulmaya başlamasının nedeni, Çin’de özellikle Mao’nun Kültür Devrimi’nden sonra kadınların da erkekler ile eşit olduğu anlayışının yaygınlaşmasından başka bir şey değil.
Ama Çin gibi kadınların toplumsal yaşamın her alanında önemli roller oynayabildiği bir ülkede bile özellikle kırsal yörelerde kız bebek kürtajı hala yaygın.
Erkekler, batıda da doğuda da, medeniyetin zirvesine ulaşmış ülkelerde bile “bir numaralı cinsiyet” muamelesi görmeye devam ediyorlar.
İslam toplumlarındaki durum ise hepten göz yaşartıcı. Suudi Arabistan’da kadınların tek başına otomobil kullanabilip, tek başlarına yurt dışına çıkabilmeleri için pasaport almalarına daha dün izin verildi.
Yani erkek cinsinin varlığı, kadın cinsi için bir mutluluk kaynağı olmaktan ziyade dert ve keder kaynağı olabiliyor.
Unutmayalım ki erkeklerin kötü bakış ve niyetlerinden korunmak bile kadınlara düşen bir görev olarak ortaya çıkıyor.
Canı istediği gibi giyinip, gece vakti dolaşmaya çıkan kadın, tecavüzcüsü kadar suçlu gibi algılanabiliyor birçok çevrede.
40 derece sıcaklıkta bile kadınların sıkı sıkıya örtünmesi gerekiyor ki erkekler günaha girmesinler.
“Bakma, günaha da girme” demek akıllarına da gelmiyor.
Tabii şimdi bütün bunları anlatıyorum diye, kadınlara, Signore Teyze gibi yapın, uzun ve sağlıklı bir yaşam istiyorsanız, erkeklerden uzak durum demek istediğim anlamı çıkmasın lütfen.
Düşünün hangisi iyi: Tek başınıza yüz yıl yaşamak mı? Yoksa, sizi görünce heyecandan eli ayağına dolaşan, isminizi söylerken içi titreyen, saçlarınızın rüzgarda savruluşundan şiirsel anlamlar çıkaran bir erkekle, daha kısa süre mesela 85 sene yaşamak mı?
Aşk, insanın yaşam çakralarını açtığı gibi hayatınızın sondan beş on yılını da götürüyor olabilir.
Beş on yıl kısa yaşamak mı, yoksa yüz yıl sürecek bir yalnızlığın esiri olmak mı?
Karar sizin hanımlar!
Ben yanıtımı birbirlerini seven kadınlar ve erkekleri anlatan çeyrek yüzyıl öncesinden neşeli bir şarkıyla vereceğim, yazının başlığı şarkının sözlerinden zaten:
Aykut Gürel’in bestesi, Şehrazat’ın sözleri ile Ayşegül Aldinç karşınızda: Alimallah!
Yeri geldi, 25 yıldır aklımda kalan soruyu da sorayım bari: Bu güzel kızı, klip çekiyorum diye onca ıvır zıvırın, tüllerin filan arkasına saklamak, kimin fikriydi?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024